algı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
algı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ağustos 2025 Pazar

Bir İsrail yalanı; 07 Ekim 2022! 100825

İşgalci ve soykırımcı İsrail'in Filistin'de (Gazze'de, Batı Şeria'da, Kudüs'te) yaptığı; işgal, katliam, yıkım, tehcir ve soykırım gibi insanlık dışı uygulamalarını; "7 ekimde (2022) Hamas o operasyonu yapmasaydı" söylemi ile meşrulaştırmaya çalışanlar; 07 ekim (2022) gerekçesi Siyonist İsrail'in soykırımına gerekçe için oluşturduğu bir yalandır, bir algıdır, bir yanıltmadır, bir manipülasyondur. Maalesef sekülerler, İslam düşmanları, bir şekilde muhaliflik yapanlar da buna alet olmakta ve aynı nakaratı tekrarlamaktadırlar! 

Oysa İsrailin Filistin'deki işgal, yıkım ve öldürme faaliyetleri 07 ekim 2022 den sonra değil, çok önce 1947 başlamış ve devam etmektedir. 

GÖRMEK İSTEYENLER İÇİN İKİ DELİL; zulmün 1947 de başladığını gösteren bir makalem* ve 7 ekim öncesi işgalci ve soykırımcı İsrail'in Filistinlilere yaptığı zulümlerin durdurulması çağrılarıma yönelik kendi paylaşımlarım**  KAFİDİR SNIRIM! (A ve B ve resimler).

A.İsrail'in Fistilindeki İşgal ve zulüm politikaları 1947 den itibaren başlamıştır. 
*"Filistin'de İsrail Zulmü Hep Vardı! 160124"

B.Paylaşımlarım**:

1.08 Mayıs 2017 tarihli "İsrail Zulmü" başlıklı Instagram paylaşımımız: Fotoğraf yerde kanlar içinde yatan israil askerleri/eşkıyaları tarafından 20 kurşun ile şehit edilmiş 17 yaşında Filistinli bir kız çocuğuna ait! (1.no.lu resim).

2.08 Mayıs 2021 tarihli "İsrail'e Barış Gücü!" başlıklı Facebook paylaşımımız: Ramazan ayında siyonist İsrailin Filistinlileri bombalamasını sonrasında BM barış gücü çağrısı yapmışız. (2 no.lu resim).

3.11 mayıs 2021 tarihli "Kudüs...300120" başlıklı Facebook paylaşımız: Trump'ın Kudüsü İsrail'in başkenti yapma planına isyan açıklaması. (3 no.lu resim).

4.15 Mayıs 2021 tarihli "Acil! (150521) Filistin'e, İsrail zulmünü durduracak BM barış gücü gönderilmelidir!" başlıklı Facebook paylaşımımız: İsrail'in Filistin'deki zulmünden ve ve şehit sayısının 139'a yükseldiğinden bahisle, bu zulmün durdurulması için BM ve BM sekreterine, Batılı ülkelere, İslam devletlerine ve Müslümanlara çağrımız! (4 no.lu resim).

5.18 Mayıs 2021 tarihli "Filistin Sessizliği! 180521" başlıklı Facebook paylaşımımız: İsrail'in Filistinlilere uyguladığı keyfi işgal, bombalama, korumasız çocukları katletmesine sessiz kalan stk, kanaat önderleri, ünlü ünsüz sanatçılar, bildiri yayınlayan emekli askerler ve akademisyenler ile tüm dünyaya çağrı yapmış, her ramazan ayı ve Ramazan bayramında İsrail'in yaptığı katliamlardan bahisle, istediği binaları tank ile! istediği Filistinliyi sniper ile vurduğunu, 17 yaşındaki okula giden kızcağıza 20 kurşun sıktığını, işgalci Yahudilerin istediği Filistinlinin evine zorla el koyduğunu belirterek isyan etmişiz bunun durdurulması için çağrımız. (5 ve 6 no.lu resim).

İlgili yazımız: 
İsrail'in Filistin/Gazze Suçları! 170725 








25 Nisan 2025 Cuma

ÜLKE'DEKİ BAZI TEMEL PROBLEMLER 250425:

Türkiye kalkınmanın kulvarına girmiş ve epeyce yol almış iken, kalkınmanın tamamlanmaması için, geçmişte olduğu gibi yine birileri ve/veya bir takım görünmeyen eller devreye girmektedir. 

Geçmişteki kalkınma hamleleri; kimi zaman kalkınma yolunda ilerleme sağlanan sektörler/alanlar sekteye uğratılarak, kimi zaman girişimciler engellenerek, kimi zaman itibarsızlaştırılarak, kimiz zaman ticaret yasağı getirilerek, kimi zaman kaos ve anarşi ortamları oluşturularak, kimi zaman darbe yapılarak engellenmiştir. 

Bu engellemelere zemin oluşturmak için önce YALAN ve ALGILARA başvurulmakta akabinde ise fırsat bulunan her uygun ortam kaosa çevrilmek istenilmektedir. 

Şimdilerde de aynı yöntemler denenmektedir.

Peki ne yapmak gerekir

Devlet, kurumlar, halk ve vatandaşların bu durumların da farkında olmalıdır. 

Dünya siyaseti iyi izlenmeli, istihbarat, bilgi sahibi olma, ona göre tedbirler alma, yozlaşma hastalığına kapılmadan ilk günkü gibi işini şevkle yapma önceliklenmelidir. 

Kurum ve sistemde aksayan veya hastalıklı alanlar tedavi edilmelidir. 

Birlik şuuru ile hareket edilmeli, algı ve yalanlara, fısıltı haberlerine itibar edilmemelidir. 

İstihbarat yoluyla etki ajanlığı alanlarının oluşması engellenmelidir. 

Doğru haber kanalları rehavete kapılmadan, sürekli yenilenerek üstlerine düşeni yapmalıdırlar. 

Bazıları kamuoyunda da gündem olan ve dikkatimizi çeken, tekrar eden ve önemli gördüğümüz konulardan bazılarına dikkat çekmek isteriz:

1.Yalan! Algı! Dezenformasyon! Tarihte okuduk! Yalan haberler fısıltı gazetesi denen söylenti yoluyla çok çabuk yayılmakta algılar gerçeğin önüne geçebilmekte, pek çok hizmet ve başarıyı gölgeleyebilmektedir. 

Bu gölgeleme olduğu sürece, ne yapılırsa yapılsın bırak takdir etmeyi ağzıyla kuş tutanlar dahi eleştirilmektedir. 

Yalan ve algının gerçeğin önüne geçmesi üzüntü vericidir ve zarar vericidir. 

Özellikle yalan ve algı siyaseti boşa düşürülmelidir. 

Aksi takdirde ülke hatta İmparatorlukların felaketiyle sonuçlanabilmektedir. 

Yalan, algı ve dezenformasyonla etkili olarak mücadele edilmelidir. 

Bu mücadele yöntemlerinden bazıları; sağlıklı haber kanallarının oluşturulması, üretmektir, başarıya başarı katmaktır, özellikle belli merkezlerden yayılan yalan haberleri önleyecek istihbarat ve buna göre tedbirler almaktır!

2.Cezasızlık algısı! Yapanın yanına kalıyor algısı! Bu algılar, yasaların mutlak suretle uygulanması, cezalara indirim veya af getirileceği beklentisinin yıkılması, yani infaz ve uygulamanın tam yapılması ile  yok edilebilir.

3.Tedbirsizlik! Gelişmiş ülkelerde olmayan kazaların çokça olması! Tabii ki bunun sebebi yasal bir düzenleme varsa bunlara uyulmaması ve/veya tedbirsizliktir! 

Tedbir almayıp "nasılsa bir şey olmaz, bize bir şey olmaz" söylem ve düşünceleriyle hareket edip, bir kaza olduğunda da "ya böyle olacağını düşünmemiştik", "daha önce hiç olmamıştı" gibi tamamen boş bahane ve söylemler çare değildir

Çare olan; yasalara uyulması, yasaların uygulanması ve tedbirsiz iş yapmayacak bir zihniyetin oluşturulmasıdır.

4.Uzun Dava Süreçleri! Mahkemelerde dava süreçlerinin çok uzun sürmesi! Süre uzadıkça dosyalar kabarmakta, savcı ve/veya hakim değişmekte, süreçler tekrar yaşanmaktadır. 

Adaletin gecikmeden tesis edilmesi için tedbirler alınmalıdır. 

Davaları azaltacak ve davaların kısa sürede adil bir şekilde karara bağlanması için tedbirler alınmalıdır. 

Belki de bu tedbirlerden biri de "adalet şurası" yapıp esaslı bir "yargı reformu" yapılmasıdır.

5.Vergi Adaletsizliği! Tüketim ile gelir beyanı arasındaki muazzam orantısızlık çok açık olduğu halde, vergi denetimleri ve uygulamaları ile bu konular yeterince ortaya çıkmamakta vergi olarak kamuya dönmemektedir. 

Bu orantısızlık mali denetim tarafından dikkate alınmalıdır. Ticari işletmelerde "biri gerçek biri resmi iki adet muhasebe sistemi işliyor" konusu olgu ise gereği yapılmalı, algı ise bu algı kırılmalıdır. 

Vergi reformu bir ihtiyaçtır. 

Bu reform yaygın ve gönüllü ödemeyi teşvik edecek düşük vergi oranları, vergi mükellefi ile birlikte muhasebecisinin müteselsilen sorumlu tutulması, risk analizi bazlı denetim gibi konuları da içermelidir. 

6.Liyakatsizlik! Liyakati olmayan kişilerin belli görevlilere seçilmesi veya atanması! Bunda seçenin ve atayanlar kadar, seçilenin ve atananın da vebali vardır! O halde çeşitli görev ve vazifelere talip olanlar ehliyetlerine göre talepte bulunmalı, bu talepleri değerlendirenler de bu hususu gözetmelidirler. 

Liyakat denince genelde bürokrasi akla gelse de siyaset ve her alanda söz konusudur. Sicillerinde hiç bir başarı olmayan kişilere bürokrasi, siyaset vb hiç bir alanda prim verilmemelidir. 

Bu kişiler de kendilerine beş on beden büyük elbise giymeye kalkmamalıdırlar. Yapamayacakları makamlara talip olmamalıdırlar. Önce olumlu yaptıkları işlerle kendilerini ispatlamalıdırlar.

Liyakatsizliklerini lobi faaliyetleri, sloganlarla vb bir şekilde kapatma, çeşitli kavram veya sloganları kendine kalkan yapma çabası güdenlere itibar edilmemelidir.

7.Gizli işsizlik! Maalesef çalışıyorum veya işe gidiyorum deyip çalıştığı kurum veya şirkete hiçbir katkısı olmayan sadece maliyet yükleyen kişiler az değildir. 

Bunlar mutlaka üretken hale getirilmelidir. 

Bunun için kişilerin vicdani muhasebe ve denetim yapmalarını sağlayacak farkındalık eğitimleri yapılabileceği gibi performans esaslı ücret verme gibi konular da düşünülmelidir.

8.Verimsizlik! Verimlilik konusu imalat, sanayi, tarım, bürokrasi (askeri, yargı, sivil), siyaset, gibi hayatın her alanında hayatımıza girmelidir. 

Şayet bir fabrika ise üretmek yetmez, sürdürülebilir olması için; üretim verimli mi, verimsiz mi ona bakmak gerekir. Siyaset te öyledir. 

Bürokrasi ise yapılan işler, vizyona ve çıktısına, tarım ise harcanan ile elde edilen ürüne, keza hayvancılık, keza sulama yatırımları her alanda maliyet fayda analizi mutlaka yapılmalıdır. 

Bunun için ölçülemeyenleri de ölçülebilir hale getirerek maliyet çıktı hesabı mutlaka yapılmalı ve verimliliği arttıracak adımlar atılmalıdır.

9.Ahlaki Yozlaşma! Maalesef eğitimsizlikten veya sorumsuzluktan veya yozlaşmadan veya şımarıklıktan veya şükürsüzlükten veya hasetten veya kıskançlıktan veya hırstan veya kibirden veya tamahtan veya bilmediğimiz bir şeyden kaynaklanan bir ahlak zafiyeti var! 

Bu zafiyet bireysel, aile, toplumsal, ticari, eğitim, siyasal vb hemen hemen her alanda bir şekilde tezahür ediyor. Ahlaki yozlaşma israfı, sorumsuzluğu, farkındasızlığı kısaca her alanda yozlaşmayı getirmektedir! 

Misal enflasyonist ortamı körükleyerek bundan rant elde etme çabasında olmak, keyfi zam yapmak, stokçuluk, fırsatçılık ticari ahlak zafiyetidir.

Keza Batının aparatı olan veya batının aparatlarının hamiliğini yapan siyasi partilerin veya siyasetçilerin ortaya çıkması yozlaşmanın işaretidir.

Her şeyden şikayetlenme ve şikayet döngüsü ahlaki yozlaşma belirtisidir.

Tekeri çevirmediği halde çeviriyormuş gibi yapmak üretmediği halde üretiyormuş gibi yapmak ahlaki yozlaşmanın tezahürüdür.

Ahlaki değerlerin tesisi aile, okul, çevre alanlarında ve bireysel anlamda ihmal edilmemelidir.

10.Öz güvensizlik! Yıllarca toplumun özgüveni; "biz yapamayız", "biz üretemeyiz", "biz başaramayız", "bizden bir şey olmaz" gibi algılar ile törpülenmiştir.
 
Oysa bir şey icat etmek, yapmak, üretmek, başarmak ve bir şey olmak kimsenin, hiçbir ülkenin, hiçbir devletin tekelinde değildir. 

Bir şey icat edenler, yapanlar, başaranlar, bir şey olanlar; çalışanlardır, çabalayanlardır, gayret gösterenlerdir. 

O halde ihtiyacımız olan her türlü akıl ve beden tembelliğini terk edip çalışmak, gayret etmek, çabalamaktır. Elde edilecek başarılar öz güveni yeniden getirecektir. Tarihi misyonu tekrar kazandıracaktır. 

Bütün bu olumsuzluklar maddi ve manevi kalkınma ile aşılacaktır. Kalkınma bu tür olumsuzlukları tümden yok etmese dahi minimuma indirecektir.

Konuya ilişkin aşağıda başlıkları verilenler ile diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir.

1.Terk edilmeli! 120225
2.Zamlara "Standart Oran" Önerisi! 170125
3.Sessiz Reformlar ve İtibarsızlaştırma Söylemleri 140824
4.Tasarruf tedbirleri 180524
5.SADELİK 031223
6.Fitnecilik, Fesatçılık, Psikolojik Harp! 090923
7.Çünkü KALKINMA gibi bir beklentimiz var 240723
8.Ahlâk 120723
9.Avrupa Birliği (AB)! 210423
10.Sanayide üretimleri engellenenler! 170323
11.Çözüm, çözüm odaklı olmak 131122
12.Adalet 041122
13.Kalkınma-II 271022
14.Liyakat (yine, yeniden, her zaman) 181022
15.Üretim! Üretim! Üretim! 061022
16.İstihbarat! 090822
17.Ekonomide zam terörü 020422
18.Değerlere yabancılaşma, yabancılaştırma! 110322
19.“Efendim Yukarısı İstemiyor! (mu?)” 250222
20.Zihinsel Dönüşüm 280122
21.Vergi reformu 271221
22.Verimlilik 231221
23.Kurum ve Liyakat (Yükselme, Duraklama, Gerileme) 121021
24.Yönlendirme ve Algılara Dikkat! 051021






14 Ağustos 2024 Çarşamba

Sessiz Reformlar ve İtibarsızlaştırma Söylemleri 140824:


Bu yazımızda Ülkede son yirmi yıldır gerçekleştirilen sessiz reformlardan bazılarından bahsedip, bunlar için yapılan haksız söylemleri örneklendirip son başlıkta da yapılması gerekli bazı reformlara değineceğiz.

Son yirmi yıldır yapılanları kimileri takdir etti, kimileri itibarsızlaştırma gayretinde oldu, kimileri görmezden gelmeyi seçti.

Üreten, ürün ortaya koyan herkes (insan, kurum, hükümet, devlet vb) eleştirilir. Ürünleri ve yaptıkları eleştirilmeyenler hirç bir şey üretmeyenler, hiçbir şey yapmayanlardır. Bunların sadece tembellikleri, üretimsizlikleri, vizyonsuzlukları eleştirilebilir.

Haklı eleştirilere kimsenin bir diyeceği olmaz. Ancak her şeyi olumlu ve çok iyi olan uygulamaları, ürünleri eleştirmek vicdana sığmaz, haksızlık olur, zulüm olur. Ki bu durum insan oğluna “Ağzınla kuş tutsan yine eleştirirler” sözünü dahi söyletmiştir. 
...

1.Sessiz reform ve üretimlerin bazıları:

-Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi. Geçmişte birbirleriyle didişen kurumlar artık daha fazla eşgüdüm içinde çalışır oldu. İstikrar geldi. Ülke insanına özgüven geldi.

-Darbe girişimleri önlendi. Vesayetçi sisteme, darbe yaptıranlara ve yapanlara artık yeter, dur denildi. Ordu asli işlerine döndü.

-Ülke içinde terör bitirildi. Hatırlayın her gün onlarca şehit haberini duyardık, çok şükür artık bu haberleri duymadığımız gibi, kaynağında kurutulmaya çalışılıyor. Terör olaylarının yaşandığı bölgeler artık güvenli üretim alanları oldu, petrol dahi çıkarılıyor, turizm faaliyetleri arttı, artık güvenlik problemi kalmadı.

-Başörtüsü, anadil serbestliği geldi, değerler ve inançlarımızla tekrar buluşma çabaları arttı, Ayasofya camisi tekrar açıldı, Taksim camisi yapıldı.

-Otomobil (togg), tank (altay), iha, siha (bayraktar vb), uçak (hürkuş, kızılelma), helikopter (atak), çeşitli silahlar, gemiler, denizaltılar, lokomotif gibi yerli ve milli ürünler üretildi.

Kim ne derse desin İha ve Siha'lar savaşların kaderini değiştirmiştir. Terörün bitirilmesinde katkıları, Karabağ'ın işgalden kurtarılması, Ukraynalıların SİHA şarkısı yapması, Ülkelerin envanterine almak için sıraya girmeleri gibi hususlar görmezden gelinmesine imkan vermemektedir. Bu üretimler havacılık ve uzay alanında geçmişte yapılmayanların veya üretimleri engellenenlerin rövanşıdır. 

Havacılık alanında üretilenlerin bazıları: Atak, Gökbey, Hürkuş, Kaan, Hürjet, Kızılelma, Türksat (3A-4A-4B-5A) Göktürk (1-2), İmece, Gözcü, Akıllı bomba, Bayraktar, Anka, Füzeler (som, umtas, kasırga, trg-300, hisar, cenk),

Kara kuvvetleri için üretilen bazı ürünler: Altay tankı, Arma, Kirpi, Kobra, Pars, Toplar (fırtına obüsü, MPT (milli piyade tüfeği), Bora (keskin nişancı tüfeği), Karaok.

Denizcilik alanında bazı üretimler: Milgem, TCG Anadolu, Atmaca (gemisavar), İDA, Meltem, Akya (torpido).

-Sosyal devlet alanında önemli adımlar atıldı. Hatırlayın geçmişte yaşlı ve özürlü vatandaşlar sokaklarda dilendirilir, aileleri ilgilenmez, sokaklara atılırdı. Evde bakım parası, dul, yaşlılık, yetim aylıkları bu problemi temelden çözdü. Sadece bu uygulama bile tek başına uygulamaya sokanlara sevap olarak yeter!

-Sosyal güvenlik alanında emekli sandığı, ssk ve bağ-kur SGK adı altında tek çatı altında toplandı. Bu birleşme ile özellikle sağlık alanına; özellikle randevu, muayene ve hastane hizmetleri alanına olumlu yansıdı ve çok büyük iyileşmeler yaşandı.

-Çeşitli unvanlardaki denetim birimleri birleştirildi. Bu alandaki yetki ve görev sürtüşmeleri bitirildi.

-Ulaşım alanında büyük adımlar atıldı. Bölünmüş yollar, otoyollar, köprüler, Marmaray gibi geçitler yapıldı, havalimanı sayıları arttırıldı, YHT seferleri başlatıldı.

-Baraj ve sulama alnında önemli ilerlemeler sağlandı. Gidin Anadolu'yu gezin neredeyse ekilmeyen tarla yok gibi. Tarım ve hayvancılık alanında teşvik ve destekler arttırıldı. Üretim arttı.

-Petrol ve doğalgaz keşifleri arttı. Karadeniz'den doğalgaz çıkarıldı ve kullanıma sunuldu. Akdeniz'de mavi vatanda doğalgaz arama çalışmaları devam ediyor.

-Eğitimde ücretsiz kitap dağıtımı başlı başına bir reformdur. Yine her ile açılan üniversiteler yüksek eğitimde daha fazla fırsat eşitliği sağlayacak olan uygulamalardır.

-Konut alanında TOKİ’nin uygulamaları konut ihtiyacının özellikle sosyal konut ihtiyacının karşılanmasında önemli katkı sağlamıştır. Son depremlerde TOKİ nin yaptığı konutların yıkılmaması da kaliteyi göstermektedir.

-Dış politikada bağımsız ve önemli başarılara imza atılmıştır. Karabağ meselesi çözülmüş, Magosa konusunda adım atılmış, Filistin ve Gazze konusu başta olmak üzere dış politika da dik duruş sergilenmiştir.

-Batıya tabi, batı endeksli dış politika terk edilmiştir. Rusya-Ukrayna savaşında barış diyen nadir ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Hatta barışı tesis etmiş ama yine batı İngilizler tarafından bu barış bozulmuştur. Dikkat edilirse İngiltere ve ABD bu savaşın devam etmesi konusunda ellerinden geleni yapmaktadır.

-Türkiye, Gazze konusunda dik ve kararlı bir tutum sergilemektedir. Diplomatik çabaları üst seviyededir. BM den ateşkes kararı çıkmasına rağmen ABD ve batı ülkeleri bu konuya sessiz kalmaktadır. Türkiye İslam ülkelerine daha aktif olmaları konusunda çağrılarını sürekli tekrarlamasına rağmen yeterli karşılık bulmuş değildir. Oysa ABD ve Batıya rağmen kararlı bir İslam birliği, Gazze’deki soykırımı bitirebilir.
...

2.Sessiz reformlara getirilen haksız eleştirilerin bazıları:

Bu haksız eleştirilerde, yurt içinde hatta birbirine zıt kişi, grup, siyasi oluşum vb.nin adeta tek kaynaktan sufle alıyormuş gibi aynı sözcük ve cümleleri kullanmaları dikkat çekicidir. Hatta zaman zaman yurtdışından bazı ülke sözcü ve yetkililerinin de aynı söylemleri kullanması işi daha da ilginçleştirmektedir.

Bu eleştirilerin bazıları:

- “Parlamenter sistem daha iyiydi”. Oysa bu sistemde siyasi istikrar yoktu, olan zamanlarda da darbe ile sonlandırıldı. Ülkede siyasi istikrar isteniyorsa Cumhurbaşkanlığı sistemi bunu sağlamıştır.

- “Askerler bu işten rahatsız” söylemleri. Vesayetçi bir söylemdir. Demokrasi hazımsızlığıdır. Oysa asker asli işiyle uğraşmalıdır.

- “Terörle böyle mücadele olmaz”. Oysa ABD ve Batı desteğine rağmen profesyonel asker, JÖH ve PÖH, İha ve Siha ile Obüslerle terör bitirilmiştir.

- “Başörtüsü siyasi bir simgedir, bir metrelik bezdir, kamusal alanda olmamalıdır, laikliğe aykırıdır” söylem ve uygulamaları ise din, inanç ve vicdan hürriyetine aykırıdır. Kaldı ki geçmişteki baş örtüsü yasağı gereksiz acılara sebebiyet vermiş, baş örtüsü serbestisi inanç hürriyeti gereği yapılmış ve bu alanda barış oluşmuştur.

- “Anadile serbestlik verilirse Ülke bölünür”. Böyle bir durum yaşanmamış aksine ülke kültürüne zenginlik katmıştır.

- “Ayasofya müze kalmalı, Taksime cami yapılamaz”. Ayasofya tekrar cami hüviyetine kavuşturulmuş, Taksime cami yapılarak bu bölgedeki önemli bir eksiklik giderilmiştir.

- “TOGG Türkiye’de üretilmiyor, fabrikası yok” söylemlerinin tamamen yalan olduğu, TOGG otomobillerinin trafiğe çıkmasıyla ortaya çıkmıştır.

- “İha kalorifer peteği gibi, oyuncak” gibi itibarsızlaştırma söylemlerini, savaşların kaderini değiştirmesi, terörün bitirilmesindeki rolü, yabancı ülkelerin ithal talepleri çürütmüştür. İha’da israil ve abd bağımlılığını bitirmiş tamamen bağımsız üretimler yapılmıştır.

- “Silahlar yerli değil” gibi söylemler ise yukarıda isimlerini verdiğimiz üretimler ile çürütülmüş, Türkiye’ye uygulanan ambargolar yerli ve milli üretimleri arttırmıştır.

- “Paradan altı sıfır atılısın Taksimde ...”, “SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur tek çatı altında toplanırsa ...” şeklinde, adeta bu işlerin yapılamayacağı imasında bulunanlar, bunların gerçekleştirilmesine rağmen iddialarının gereğini yapmamışlardır.

- “Türkiye-Çin Demir İpek yolu treni yalan” söylemi, her istasyondan canlı yayın yapılarak çürütülmüştür.

- “Yolmu yieceğiz?” itibarsızlaştırma söylemi, lojistik, taşıma ve ulaşımda sağlanan konfor ile hava da kalmıştır.

- “Türkiye Karadenizde doğalgaz bulmadı, konutlara verilen gaz Rus doğalgazı” söylemleri, batı esiri zihniyetin kötü niyetli söylemi değilse, özgüvensizliğin zirve halidir, kendi güç, kaynak ve imkanlarının farkında olmama halidir.

- “Türkiye, Ukrayna-Rusya savaşında batının yanında yer almalıdır” söylemi ise kendine güvenmemenin, Ülkesine güvenmemenin tezahürü olabilir. Çünkü Türkiye dengeli bir dış siyaset uygulayarak ülke çıkarlarını maksimize etmiş ve bu konuda Dünya barışına Birleşmiş Milletlerden çok daha fazla katkı sağlamıştır.

- “Filistinliler toprak sattı, Hamas terör örgütüdür” söylemleri ise, siyonist israil kaynaklı söylemlerdir. Asıl terörist; 40.000 sivili öldüren, katleden, şehit edenlerdir, okul, cami ve evleri bombalayanlardır, Gazzelilere düzenli soykırım uygulayanlardır, BM’in ateşkes dahil hiçbir kararına uymayanlardır.
...

3.Acil atılması gereken bazı adımlar ve yine acil yapılması gereken bazı reformlar:

Öncelikle rölantide çalışan tüm bakan, bakan yardımcıları ve atamayla gelen bürokratlar ile siyasi parti teşkilatları gözden geçirilmelidir. Liyakat, adalet ve performans önceliklendirilmelidir. Lobi ile bir yerlere gelen varsa gereği yapılmalı ve bu tür girişimlere prim verilmemelidir. 

Kalkınma süreci; belki ekonomik saldırılarla, belki ilgililerce zamanında gerekli adımların atılmaması, gerekli tedbirlerin alınmaması sebebiyle yine baltalanmak isteniyor! Oysa Ülke kalkınma sürecini tamamlamak zorundadır. Ülkenin son şansı olabilir. 

Bunun için Vergi ve Yargı reformları mutlaka yapılmalı, insana yatırım ve üretimle büyüme ayakları da ihmal edilmemelidir. Yapısal reformlar ihmal edilmemelidir. Bu konuda muhtelif zamanlarda yazdık, tekrar etmeyeceğiz. Aşağıda başlıklarını vermekle iktifa edeceğiz.
...

Konuya ilişkin aşağıda başlıkları verilenler ile diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir.

1.TERÖR!!! 271123
2.Ön Yargılı ve Müzmin Muhaliflik Tavırları 301023
3.Çünkü KALKINMA gibi bir beklentimiz var 240723
4.Kalkınma-II 271022
5.Liyakat (yine, yeniden, her zaman) 181022
6.Üretim! Üretim! Üretim! 061022
7.Kalkınmak bağımsızlıktır? 190422
8.İnsana yatırım 030122
9.Yargı reformu 010122
10.Vergi reformu 271221
11.Üretim 251221
12.Verimlilik 231221
13.Muhalefet ve muhaliflik 151121
14.Enflasyon, Vergi, Reform, 010421
15.Üretim düşmanları 010121
16.Ön Yargılar (Ezber, kalıplaşmış, kopya yaklaşımlar) 201020
17.Yapısal değişimler gerçekleşti mi? 091020
18.Acil Yatırım ve Reform Önerileri 091115




9 Eylül 2023 Cumartesi

Fitnecilik, Fesatçılık, Psikolojik Harp! 090923:

Ara buluculuk varken niçin ara bozuculuk yapılır? Güven ortamı yerine niçin kargaşa ortamı istenir? Gerçekten bunları mı istiyoruz? Bundan kim yarar sağlar, kim zarar görür? Bu davranışı sergileyenlerin sorumlulukları yok mudur?
 
Maalesef fitnecilik ve fesatçılık geçmişte olduğu gibi günümüzde de, bazen bilerek, bazen de bilmeyerek sergilenmektedir. Bu davranışlar geçmişte genellikle münafıklık olarak, günümüzde ise kısmen mobbing, psikolojik savaş, mahalle baskısı gibi yeni kavramlarla ifade edilebilir. Zira bu faaliyetlerin amacı muhatabını yıpratmak, kargaşa çıkarmak, bozgunculuk yapmaktır. Bu yönüyle fitneciliği ve fesatçılığı bir nevi, insanları psikolojik olarak baskılama ve yıpratma, moralleri bozma, iyi şeyleri olumsuzlaştırma, güvensizlik ortamı oluşturma, münafıklık şeklinde tanımlayabiliriz.

Sözlükte fitne; "insanları birbirine düşürerek oluşturulan kargaşa, ara bozuculuk yapan", fesat ise; "bozukluk, karışıklık, kargaşalık, ara bozuculuk, herhangi bir konuda iyimser olmayan, kötü yorumlayan, karıştırıcı, ara bozucu" olarak tanımlanmıştır.(TDK).

Fitneci veya fesatçıları, kendileri dışında seveni yoktur. İnsanlar bazen iyi bir şey yaptığını zannederek fitnecilik yapabilirler. Bilinçli fitne-fesat denince ilk önce münafıklar gelir. Münafıklık nifak ehli demektir. Münafıklığın alametleri de bellidir. Ancak gerek bu alametleri gösteren, gerekse söz ve davranışları ile fitneye sebep olanlar kendisini münafık ya da fitneci olarak kabul etmez, hatta alametlerinin tanımladığı münafık veya fitneci kelimelerini dahi hatırlatınca buna kızarlar!

"Nerede bir fitnefesat, karışıklık, haset, riya, yalan, sözünde durmamak, vaadini getirmeme, aldatma, kibir, cimrilik, gösteriş, kötülüğü yaygınlaştırma, iyiliği engelleme, müminleri alaya alma, günah, kötü haber yayma vb söz konusu ise münafıklara dikkat etmek gerekir! Akla gelmesi gerekir, mücadele etmek gerekir, engellemek gerekir. Münafıkların sergilediği davranışlardan da sakınmak gerekir. Nifak ehli dün olduğu gibi bu gün de İslam dünyasına ve Müslümanlara zarar vermektedirler. Her türlü yıkıcı faaliyetin içinde olabilmektedirler." (Münafıklık-2022, A.Nural)

O halde önce fitne ve fesat işlerin neler olduğu konusunda bilgi sahibi olmak (bu konularda bilgilenmek için ilmihal kitaplarından yararlanılabilir) gerekir. İnsanların arasını bozacak her türlü davranıştan, söylem ve paylaşımlardan kaçınmak gerekir. Yapılan güzel işleri takdir etmek gerekir. Aklı, eksik olarak değil, tam anlamıyla kullanmak gerekir. Algı ve dolduruşlara gelmemek gerekir. Hakkı hak edene teslim etmek gerekir. Güzel ahlakı bilmek gerekir. Takvalı olmak gerekir. Nerede ayrılığa düşeriz veya düşürürüze değil, nerede birleşirize bakmak gerekir. 

Fitne-fesat davranışlarıyla her düzeydeki kişiler eliyle ve hayatın her alanında karışılabiliriz. 

Örneğin; İslam ve müslümanlara ilişkin sataşma içeren paylaşımlar, İslam'ı yaşamadığı halde müslümanların yaşayışlarını müdahale çabasına girmeler, kalkınma hamlelerini, deprem yardımlarını, bağımsız dış politikaları, yerli üretimleri itibarsızlaştırma ve engelleme çabaları bu kabildendir. 

Keza, Müslümanım diyen ve söz, davranış, sosyal medya paylaşımları ile Müslümanların inancı ve değerleri ile dalga geçmek amacıyla sataşmalar yapanlar, aslında kendisini ayrı bir yerde konumlandırıyor zannederler. Oysa ki bunlar değerlerine yabancılaşmış ve farkında olmadan kendi öz değerleriyle güya dalga geçen kimselerdir. Aslında kıt akılları ile sergiledikleri fitneye sebebiyet veren, cahilce bir tutumdur.  

Bu tutumu sergileyenlerin en çok başvurduğu yöntem ise, (mal bulmuş mağribi gibi) İslam'ı güya kötü göstermeye yönelik, çalışılmış ve algı içeren, yazı, video, karikatür gibi paylaşımlardır. Bu paylaşımlar ise tam bir fitne örneğidir. Medyada sadece İslam değil, her konuya ilişkin çokça fitne malzemesi vardır. Önemli olan, erdemli davranış bunlara itibar etmemektir.

İhtiyacımız olan fitne ve fesat işlerine reddetmek, birlik, beraberlik sergilemek ve kalkınmaya odaklanmaktır. 

Kur'an-ı Kerimde İslam dinini alaya alanlarla, fitne fesatçılık, bozgunculuk yapanlarla ilgili pek çok ayette uyarılar, akıbetleri, dünya ve ahirette hakkettikleri cezalar belirtilmiştir! Bir kaç ayet meali;

"Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan dîninizle alay edip eğlenenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Eğer gerçekten mü’min iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının."(Maide/57).

"Kâfirler de birbirlerinin dost ve yardımcılarıdırlar. Eğer siz aynı şekilde birbirinize arka çıkmaz ve destek olmazsanız, yeryüzünde ne götürüp ne getireceğini kestiremeyeceğiniz büyük bir fitne, kargaşa ve büyük bir bozgunculuk patlak verir. (Enfal/73).

"Yeryüzü düzene konduktan sonra orada fitne fesat çıkarıp bozgunculuk yapmayın. Azâbından korkarak ve rahmetini umarak O’na dua edin. Hiç şüphesiz Allah’ın rahmeti, iyilik eden ve işini güzel yapanlara pek yakındır." (A'râf/56).
...

Aşağıda fitne ve fesat konusunda not, gözlem, tespit, değerlendirme ,analiz ve önerilere yer verilmiştir. Yazının sonunda ise İhya'dan bu konuya ilişkin alıntılar yer almaktadır:

2023:
1.Allah (cc), devlete ve millete zeval vermesin! Afetler konusunda devletin ve milletin çabası takdire şayandır. Ama bütün bunları görmeyip, itibarsızlaştırmak için fitne, fesat, algı, yalan, dezenformasyon peşinde koşmak KIT AKILLILIKTIR!

2.Ölüm gerçeği; haset, fesat, fitne, gıybet, dedikodu, uzun emel, kanaatkârsızlık, maymun iştahlılığı terk ettirmeli değil mi?

3.Kur’an-ı Kerimi yakanlar tam fitne başı. Buna izin veren devletler de hamisi. İsveç, Danimarka ve buna izin veren ülkeler hakkında, tüm İslam ülkelerince gereği yapılmalı, mesafe konulmalı ve ticaretleri gözden geçirilmelidir.

2022:
4.Zaman zaman yoldan çıkmışların birilerinin fitne fesat paylaşımları ile sosyal medya toz duman oluyor! Birileri mal bulmuş mağribi havasında çullanıyorlar. Derler ki; “Herkesin günahı alnında yazılı olsa kimse kimsenin yüzüne bakamazdı.”

5.Türkiye'ye; okyanus ötesinden, Kıta Avrupa'sından, batısı, doğusu ve güneyinden ve bunların iç uzantılarından saldırılar var! Ülkenin istihbarat birimleri çok daha etkin ve fonksiyonel çalışmalı, fitne odakları bertaraf edilmelidir!

6.İslam Dünyası; Batı, ABD ve fitne prangalarından kurtulmalıdır. Filistin, Yemen, Myanmar, Suriye, Irak, Libya vb problemlerin çözümünde ortak hareket edebilmelidir! Politika ve önerileriyle dünya politikasında belirleyici olmalıdır!

2021:
7.Dikkat dikkat! Endülüs neden yıkıldı? İngiliz ajanı Hempher; "Hatıratım" isimli eserinde "800 yıllık Endülüs'ü şaraba alıştırarak, aralarına fitne, fesat sokarak, Kur'an-ı kerim ve diğer İslam kaynaklarını tartışır hale getirerek ve dinlerinden kopararak yıktık”dedi.

8.İstihbarat, bilgi, veri, analiz eşittir güçtür, tedbirdir, caydırıcılıktır. Büyük Selçuklu dizisinde, istihbarat noksanlığı, Hasan Sabbah ve diğer fitne işleriyle uğraşanların, Devlete ve topluma verdikleri zararı göz önüne seriyor. Ders alınmalı ve benzerlerinin tekerrür etmemesi için zafiyetiz bir istihbaratla tedbir alınmalıdır!

9.Unvanı ve görevi ne olursa olsun, terör örgütlerine destek mesajları atan, fitne, fesat ve ucuz kurnazlıklarla talebeleri bunlara ortak etmeye çalışanlar hakkında gereği yapılmalıdır.

10.Kurumların, üniversitelerin; üretimin, iyinin, huzurun, kalkınmanın ve halkın düşmanı, keza fitne, fesat ve algı üretim merkezi olmaması gerekir. Bu zihniyetle, en iyi mücadele yöntemi üretimdir, kalkınmadır, refahın arttırılmasıdır.-

2020:
11.Sosyal medyada, fitne-fesat kokan başlıklar ve gerçek dışı algı paylaşımları gırla. Yoldan çıkmışlara ve bunların paylaşımlarına itibar etmeyelim. Hucurat suresinin 6’ıncı ayetini hatırlayalım.

12.Bir SM paylaşımında; fitne, koğuculuk, gıybet, iftira, isnad, hakaret, küfür VAR İSE itibar etmeyiniz, şüpheyle yaklaşınız.

13.Dünya üzerindeki; mülteciliğin, terör olaylarının, gelir adaletsizliğinin, açlık ve fakirliğin, savaşların, işgallerin, fitne ve fesat işlerin, enformatik cehaletin, yalan ve algı haberlerinin müsebbibi olan devletler ve milletler; Batılılar, emperyalistler ve onların uydu yöneticileri değilmidir?

14.Kendi değerlerine yabancı, beyinleri Batı veya yozlaşmış kültürlere hayran yetişmiş veya yetiştirilmiş, fitne-fesat ile koğuculuk yapan insanlar az değil! Bu tür zihniyetlerden kurtulmak için daha çok çalışmalı, üretmeli, maddi ve manevi alanda kalkınmak zorundayız.

2019:
15.Muhtemelen farkındasınız, sosyal medyada; yalan haber, yalan bilgi, sahte hesap, sahte takipçi, fitne fesat işleri, ayrımcılık çabaları çokça! Bunlar kalkınmanın önüne set olmak isteyenlerin işleridir. Dikkat edelim, bunlara prim vermeyelim. Enerjimizi kalkınma için kullanalım.

16.Etiketimiz ne olursa olsun, konuşma ve davranışlarımızda yapıcı olalım, fitne/fesat işlerine sebebiyet vermeyelim, maddi ve manevi alanda kalkınmaya odaklanalım, enerjimizi kalkınmaya kanalize edelim.

17.Batı kaynaklı veya onların uzantıları olan yerli medyanın pek çok haberi, İslam ve toplumun değerlerine karşı algı oluşturmaya yönelik ve fitne fesat ağırlıklı. Bunların haberlerine ihtiyatla yaklaşın. Hucurat sureinin 6'ncı ayetini hatırlayın ve uygulayın.

18.“Örtülü hanımlara saldıran kişi gözaltında.” (Basından-2019). Nedir bu fitne, kimdir bu provakatörler? Haklarında gereği yapılmalıdır.

19.Taa uzaktaki ülkeler; orta doğuyu rahat bırakın, huzursuzluk çıkarmayı bırakın, fitne-fesat politikalarınızı terk edin.

2018:
20.Bilin ki; SM'da Toplumun ve Ülkenin faydasına olmayan "başlıklar ve paylaşımlar", paylaşılıyorsa, bunlar güdümlüdür, planlıdır, maksatlıdır, fitne-fesat amaçlıdır. Enerjimizi bunlara değil, kalkınmaya harcayalım.

21.Birileri, bir yerlerden, toplumun bir kesimini rahatsız edecek "başlık" (hashtag) açıyor veya bir paylaşım yapıyor, yine aynı kişiler, bu başlığa karşı diğer kesimi rahatsız edecek başka bir "başlık" açıyor ya da paylaşım yapıyor. İki kesimi kıyasıya kapıştırabiliyor. Fitne fesat kokan başlık ve paylaşımlara itibar etmeyelim.

22.Problem varsa, yüzleşmek ve çözmek en doğru yoldur. Sürüncemede bırakmamak gerekir. Aklıselim; fitne ve fesata galip gelecektir inşallah.

23.Payitaht Abdülhamid, Diriliş Ertuğrul, Mehmetçik Kutul Amare gibi dizilerde, fitne-fesat, ihanet vb karakterlere ve sürekli savunma halleri çokça, ve tekrara biniyor gibi. Oysa senaryolarda belirleyici olma halleri, analizler, ufuk açıcı konulara çokça yer verilmesi daha çok fayda sağlar.

24.Ülkede fitne ve fesat çıkarmak isteyenleri ve onlara hizmet edenleri istemiyoruz. Biz huzur istiyoruz. Andrew Craig Brunson ne papazmış ama, papazlık! yanında yapmadığı iş kalmamış!

2017:
25.Film ve dizilerde, gerçek hayatta fitne ve fesat işeri görmekten gına geldi artık tedbir gerek insanlık insana emanet!

26.Fitneci, fesat, sinsi ve samimiyetsiz insanlara karşı her zaman dikkatli olmak gerekir. Rabbim şerlerinden korusun.

2016:
27.Kimse kalemini fitne ve fesatın emrine vermemeli, bu Ülkenin kalkınmasını geciktirmeye çalışmamalıdır. Uzun vadede hiç şansınız yok.

28.Rabbim ülke içinde ve dışında tüm fitneci ve fesatçıların, fitne ve fesatlıklarını kendilerine çevirsin.

29.Fitne ve fesat çok mu yaygınlaşıyor? Rabbim fitnecilere, fesatçılara fırsat verme!(âmin).
...
30.Fitnefesat, algı, yalan, koğuculuk, iftira vb davranış sergileyenlerin; cehalet (itikat, ahlâk, vb) problemi vardır! İlimle tedavi etmek gerekir!
...

İhya'dan fitne iligili bazı alıntılar; 
"ALLAH Rasûlü (sa) şöyle buyurmuştur: "Sizden kim bir kötülük görse, onu eliyle değiştirsin; buna gücü yetmez (veya bu uygun olmazsa) diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmez (veya bu da uygun düşmezse) kalbiyle tepki (rahatsızlık ve huzursuzluk) duysun. Bu üçüncünün ötesinde zerre kadar iman yoktur."
.
ALLAH Rasûlü (sa) şunu da söylemiştir: "Fâsık kimse demirci körüğü gibidir; yakın olduğu zaman kıvılcımlarıyla insanı yakar, yakmasa bile kötü kokusuyla rahatsız eder. Sâlih kimse ise, misk satıcısı gibidir; yakın olduğu zaman insana misk sürer, sürmese bile miskin güzel kokusu insanı hoş eder." (Müttefekun aleyh)
.
"Bir kimse dinlemekten ziyade konuşmaktan lezzet alırsa, o kimse fitneye maruz kalmış demektir." (Yazid İbni Habib).
.
Husumet fitne kapısıdır. O kapıdan giren bir kimse, din ve dünyasına ait ciddî şeyler kaybeder.
.
Nemime (kovuculuk) yeryüzünde fitne ve fesat için çalışmaktır. Bir âyette şöyle buyurulmuştur: "ALLAH'a verdikleri (veya ALLAH adına verdikleri) sözü bozan, O'nun bağlanmasını istediği ilişkileri koparan ve yerde fitne ve fesat için çalışan kimselere lanet ve kötü yurt (cehennem) vardır." (Ra'd, 25).
.
Günah ve kötülüklere karşı uyarı görevini yapamayan veya bunun fitne koparmasından korkan bir kimse, bu şeylerin olduğu yerden uzaklaşmak mecburiyetindedir. Böyle bir durumda, sorumluluktan kurtulmanın yolu günah ve kötülük işleyenlerle bir araya gelmemektir.
.
Kişi dinini tam olarak yaşayabildiği, fitne ve günahlardan uzak olduğu yeri tercih etmelidir.
.
"ALLAH Rasûlü (sa) ileride olacak fitneleri haber verince, ben "Ya RasûlULLAH! Bu fitneler dönemine yetişirsem ne yapmamı tavsiye edersin?" diye sordum. ALLAH Rasûlü (sa), "ALLAH kelâmındaki ilimleri öğren ve onlara göre hareket et. Bunu yaparsan, o fitnelerden kurtulursun." buyurdu. (Ebu Dâvûd, Nesâî/elKübrâ).
.
"Sizden her hangi birisi, dine aykırı çirkin bir şey gördüğü zaman onu eliyle değiştirsin; eliyle değiştiremezse, diliyle gerekli uyarıyı yapsın; bunu da yapamazsa, kalbiyle tepki göstersin." (H.Ş). Kalple tepki göstermek, kötülüğün olduğu veya işlendiği yeri terk etmektir.
.
Evet son söz olarak; Fitnecilik fesatçılık istemiyoruz! İş dünyasında, siyasette, sporda, medyada, kısaca gündemimizde fitne ve fesada sebep olacak; hal, tavır, söylem ve paylaşımlar istemiyoruz. Fitne ve fesadın çaresi birey açısından ilimdir. Bu yolu tercih etmeyen ve fitne ve fesat işlerine devem edenler için ise yasal olarak gereğinin yapılmasıdır. İlahi makam da zaten karşılığı olacaktır.
....

Aşağıda ilgileri dolayısıyla başlılıkları verilen ve diğer yazılarımıhttps://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir:

1.Münafık!(lık!)(lar!) (Nifak ehli!)110222
2.Etiket Hakaret Ve Yasaları Çiğneme Özgürlüğü Vermez-2019
3.Fitne-Fesat Kokan Başlıklar ve Paylaşımlar 131118
4.TAA UZAKTAKİ ÜLKELER! 131217
5.Sosyal medyada fitne ve fesat işiyle uğraşanlara 260816




6 Haziran 2023 Salı

BOŞ! DOLU! 060623:

BOŞ ve DOLU kelimelerini kullandığımız bazı notlarımız!

2023:
1. 
28 Mayıs 2023 tarihli seçim sonrası da beklentim aynıdır, yani kalkınmanın tamamlanmasıdır.

2Yalancılara, algıcılara, demagoglara, lafazanlara, ahmaklara, kendince kurnazlık yapanlara, BOŞ insan ve BOŞ söylemlere itibar etmeyiniz, zira bunlar sadece zarar verir, maliyet yükler, yük yükler!

3. Sosyal karnesi sıfır olan biri, Ülke kalkınması için gece gündüz çalışan ve bunda başarılı olan kadar oy alacaksa, o zaman insanlar niçin çalışsın?

Bu zihniyet değişmeli; BOŞ insanlar ve BOŞ söylemler değil, çalışmak, üretmek, liyakatli olmak, faydalı olmak, kalkındırmak prim yapmalı! 

4. Tam, çok büyük ölçüde imkanı olan bazı; holding, şirket, bilmem kaç harfli marketler, şu bu, depremzedelere niçin yardım etmiyor diye düşünüyorum, sonra BOŞ ver, sen kendi nefsine bak, sen ne yaptığına bak diyorum! Yapanlardan Allah (cc) razı olsun.

5. Güzel konuşmak susmaktan, susmak ise, BOŞ ve kötü konuşmaktan iyidir! 

6. Ücret zamlarını aşan fiyat artışları konusunda ilgili bakanlık ve bürokratları çok gayretli olmalıdır! Zira, DOLU bir havuza, dolum borusundan daha kalın boşaltım borusu takılırsa, havuz hiç dolmaz, kısa sürede birikmiş su da boşalır.

7. Bayilerde sıfır otomobil bulunamamasından şikayet var! SM'da zula yerlere, etrafı çevrili BOŞ araziler veya depo gibi yerlere stoklanmış sıfır oto resimleri paylaşılıyor! Kaldı ki, bunların, ihbar, fiziki araştırma yanında, sektör (muhasebe/ticari kayıtların) incelenmesi ile de tespiti mümkün! İlgili bakanlıklar gereğini yapmalıdır.

2022:
8Bir şikâyetlenme kültürü/algısı oluşturuluyor! Ama bakıyorsunuz bir kesimde lüks tüketim fazla! Tatil yerleri DOLU! Lüks telefonlar için kuyruklar oluşuyor! Düğünler farklı değil! Lüksten vaz geçilmiyor! Sanki hem ağlarım, hem lüksten vazgeçmem kültürü oluşmuş gibi!

9. Algılarla, her iyi şeyi itibarsızlaştırma ve "ama" deyip bir şikayet kültürü oluşturma çabası var! Hatta mahalle baskısı var! Çevrenize bakın, birileri inanıyor ve baskı yapıyor. Oysa test ettiğim olgular; yazın oteller DOLU, YHT DOLU, restoranlar DOLU! Yani refah düzeyi iyi! Algılar!

10. Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinin fiyatları yüksek. Dile getirmeye çalıştık, zira 3 harfli marketlerin fiyatları çok daha ucuz, kooperatif marketinde bir müşteri varsa diğerleri DOLU oluyor, rekabet etmeleri için tedbir gerek! İyileştirilebilir! 

11. "Başörtülü psikolog, psikiyatrist olmaz. Danışanla empati kuramazlar." (Üstün Dökmen-basından).

Anılan şahıs, bakanlıklarca çokça program yaptırılan biri idi! İlk dinlediğinizde ilginç bilgiler veriyor gibi geliyor ama sonrası tekrar!

Başörtüsü için olumsuz ve mesnetsiz değerlendirme yapıyor; kravat, şapka, hatta giydiği ceket vb kıyafetler aynı mahiyette değil mi? Programları gibi BOŞ!

12. Gündemde, yalan, algı, tehdit, hakaret, dış sufleler, terör örgütü söylem, iğneleme ve dedikodular değil, projeler olmalı!

İktidar ve muhalefetin enerjisi, topluma faydası olmayan BOŞ konulara değil, Ülke kalkınmasına harcanmalı!

2021:
13. Düşüncelerimizi ve kastımızı, kelimelere ne kadar yansıtabiliyoruz? Dinleyen veya okuyan kastımızı anlıyor mu? Dilimize ne kadar hakimiz?

Kelimeler; konuşurken ve yazarken, açık ve net, anlam DOLU olmalı, tam yerini bulmalı, kullananı da, yararlananı da yormamalı! 

2020:
14. Çok isabetli öngörüler yapsanız dahi, dikkate alınmaz ise bir fayda sağlamıyor. Bir kez daha ifade etmek isterim ki "kıymetli fikirlerin ve analizlerin değerini, onu kim anlar ve yararlanırsa, o kazanır". Okçular Tepesi boş kalmamalı.

15. Tüm şehitlere Rabbimden rahmet diliyorum. Teröristler ve sosyal medya teröristleri, maalesef BOŞ durmuyorlar, terörü bitirmek lazım. 

16. Ankara'nın çevresinde, şehirle arasında çok geniş BOŞ arazileri var ama bir yerlerde ise, sıkışık ve çok katlı binalar. Bu şehir planlaması ne kadar doğru?

17. Asgari ücret konusunda kuyuya bir taş atan kişi, hiç bir şey üretmemiş, olumlu icraatı olmayan, sosyal karnesi sıfır olan biri! Ülkeyi BOŞ gündemlerle işgal ediyor! Bu tavırlardan yeminle bezdik! Çalışmak, üretmek, korkmadan Hakk yolunda yürümek lazım.

18. AB bir takım ekonomik imtiyazlar dışında, Dünya politikalarında son derece etkisiz, içi BOŞ bir balon! Galiba; krizlerde Avrupa Birliği (AB) Türkiye'ye değil, Türkiye AB'ye model oluyor. 

2019:
19. Daha az konuşup, daha çok üretmemiz lazım! Gereksiz ve BOŞ muhabbetleri/konuşmaları terk etmemiz lazım!

20. İstanbulun Eyüp semti inanç turizmi açısından bir cazibe merkezi haline getirilmeli... Semt elden geçmeli, özellikle metruk binalar temizlenmeli... 37 yıl öncesine göre Haliçin temizlenmesi dışında pek bir gelişme olmamış...BOŞ alanlar ise bina dolmuş.

21. Arkolojik bilgilerde, müzelerde ezber bozmak lazım... Batılıların/Almanların gerçek olmayan bilgileri ile DOLU gibi.

22. Peki ömür, sağlık, BOŞ vakit, gençlik ve zenginliğin kıymetini bilip değerlendiriyor muyuz?

“Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin; Ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık gelmeden önce sağlığın, meşguliyet gelmeden önce boş vaktin, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin.” (Buharî Rikak 3; Tirmizî Zühd 25)

2018:
23. Gündem başlıkları... kabak tadı veriyor... çoğu da faydası olmayan BOŞ konular... o sebeple dahi kalkınmak şart.

2017:
24. Ülke, tüm enerjisini kalkınmaya kanalize etmelidir,... BOŞ gündemlere değil.

25. 16 Nisan 2017 seçimleri sonrası beklentim; imalata dayalı büyüme, ağır sanayi yatırımları ve kalkınmanın gerçekleştirilmesidir. BOŞ gündemleri terktir.

26. BOŞ söz, BOŞ uğraş, BOŞ gündemlerden uzak, her anlamda verimliliğin zirve yaptığı, kalkınmış bir toplum özlemimiz var! 

27. Kurumlar çalışıyor görünmek veya BOŞ durmamak için değil, üretmek için, fonksiyonel olmak için çalışmalı... BOŞ işlerden kurtulmalıyız.

28. Lütfen kalkınmaya yoğunlaşalım. Özellikle SM’da kimseye fayda sağlamayan BOŞ gündemlerden gına geldi artık.

2016:
29. İşinize yaramayacak, kullanmayacağınız, fonksiyonel olmayan düşünce, iş, eşya ve BOŞ uğraşlardan kurtularak kendinize özel, eşinize ve ailenize ise ortak bir yaşam alanı oluşturun.

30. Makyajlı ama sağlıksız binayı, makyajlı ama BOŞ insanı, makyajlı ama BOŞ hayatı, makyajlı ama lezzet sunmayan yeme-içme mekanını, kısaca göründüğü gibi olmayanı sevmiyorum.

31. Rabbim; lüzumsuz soruları, gereksiz cevapları ve tüm BOŞ söz ve işleri hayatımızdan ırak eylesin.

32. Acele etmeyeceksin, DOLU yaşayacaksın her mevsimi. Hakkını vereceksin her birine. Kışa, ilkbahara, yaza ve sonbahara.

33. Elin İsveç'inin İkea mağazası, İsveç ev eşyası ve aksesuarlarıyla hıncahınç DOLU. Bizde ise kafeler. Sanki üretenler ile oturanlar yarışıyor.

34. Beyazıt meydanı....günümüzde seyyar satıcı DOLU, meğer Osmanlı zamanında da öyleymiş.

35."Emanete 'benim' diye bakarsın
BOŞ kalınca suya kazık çakarsın
Sırat köprüsünde yatar kalkarsın
Ateşe düşersin haberin olmaz."
A. Karakoç.

Konuya ilişkin aşağıda başlıkları verilenler ile diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir.

1.Ailede yaşam alanını genişletmek 060816
2.Bir müzenin düşündürdükleri 170919
3.AB İçi Boş Bir Balon (mu?) 170320




22 Mayıs 2023 Pazartesi

14 Mayıs 2023 seçim sonuçları 220523:

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri 14 Mayıs 2023 günü yapıldı, sonuçları hayırlı olsun. Her ikisinde de çoğunluğu cumhur ittifakı aldı. Ancak yüzde elli artı bir oranına ulaşılamadığı için Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde icraat ve performans ile algı yarışmıştır. Algı siyasetinin şaşırtıcı şekilde, azımsanmayacak oy aldığını söylemek gerekir.

Zira Cumhur ittifakı adayı Cumhurbaşkanı Sn Erdoğan'ın vesayet rejimini bitirmesi, dış politikadaki bağımsız ve isabetli duruş, savunma sanayindeki gelişmeler, alt yapı yatırımları ve ulaşımda sağlanan konfor, terörle etkili mücadele ve terörün bitme noktasına getirilmesi, sosyal devlet uygulamalarındaki başarı, EYT gibi geçmişten gelen problemlerin çözülmesi, sağlık alanındaki iyileştirmeler, gibi pek çok başarılı uygulamada imzasının olduğu açıktır. Hatırı sayılır icraat yapılmıştır. Daha yapılacak veya eksik olan yokmudur elbette vardır. Kalkınmanın tamamlanması için özellikle piyasalar, ekonomi, spekülatif saldırılar için tedbir, enflasyon, zam psikolojisinin kırılması, vergi ve yargı reformları bunlardan bazılarıdır.

Ancak, Millet ittifakı adayı Sn Kılıçdaroğlu'nun gerek geçmişte, gerekse vaatlerinde başarı sayılacak icraat ve projeler olduğunu söylemek mümkün değildir. Kaldı ki millet ittifakında yıla yakın bir süre, adayın kim olacağı ve aday belirleme tartışmaları ile geçmiştir. Algı çalışmaları çokça yapılmıştır. Yurtdışından ve yurt içinden genellikle emperyal devletlerin ve terör örgütlerinin destek açıklamaları reddedilmemiştir.

Seçim söylemlerinde özelikle millet ittifakında ve altılı masada terör desteği, dış destek, bağımsızlık, LGBT gibi konularda çelişkiler ve çatışan açıklamalar izlenmiştir. 

Anket firmalarının büyük çoğunluğu millet ittifakını sürekli önde ve kazanan olarak lanse etmişler, bu yönde algı oluşturmaya çalışmışlardır. Yine millet ittifakının başkan yardımcı adayları bu algıyı sürdürmüşlerdir. Algı ve yalan siyaseti yapanlar rakiplerini bununla suçlamışlardır. Hatta yalan konusunda kendi seçmenimizi kandırdıysak biz kandırdık mealinde itirafları gelmiştir. 

Sosyal medya ve eş dost sohbetlerinde muazzam bir mahalle baskısı oluşturulmuş ve yaşatılmıştır. TOGG, uçak, iha, siha, tank, gemi gibi yerli olarak üretilen ne varsa dalga geçilmiş, itibarsızlaştırma derdine düşülmüş, bunları gündeme getirenler adeta linç edilmeye çalışılmış, bu konularda da algı ve yalan söylemlerle suçlamalara rücu edilmiştir. Hatta daha ileri gidilerek bunların üretimlerinin durdurulacağı dahi ifade edilmiştir!

Millet ittifakındaki küçük partiler milletvekili seçimlerinde en kazançlı çıkan partiler olmuştur (Deva;14, Gelecek;10, Saadet;10, Demokrat;3 olmak üzere toplamda 37 milletvekili). Bu konuda millet ittifakı adayının ve/veya kurmaylarının pek de öngörülü oldukları söylenemez. Maazallah uluslararası müzakere yürütülse olsa ne olur?

Ülkenin ve toplumun yararına olan performans ve bunun sağlayacağı kalkınma ve refahtır. Zira hatırlayınız, İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlığı çalışmalarında da icraat ve performans ile algı yarışmış, algı tercih edilmiştir. Sonuçları ortadadır ve bu kentlere hizmet ve refah olarak yansıdığını söylemek güçtür.

Seçimin ikinci turunda yapılacak tercihler, kalkınma konusunda da belirleyici olacaktır. Belki de biz yaştakilerin göreceği kalkınma için bir şans yada son şanstır. Temennimiz 28 mayısta halkın tercihinin kalkınma yönünde olmasıdır. Herkesin yararınadır.

Ülke maddi ve manevi olarak kalkınınca, adayların geçmiş performanslarını gösteren sosyal karneleri, gerçek gündeme ilişkin proje, gayret, icraatları ve liyakatlerine göre tercihlerin yapılacağı seçimler yaşanacak, gerçek dışı söylem, yalan ve algı siyaseti itibar görmeyecek, liyakat ön plana çıkacaktır.



TRUMP’ın Sözde Gazze Barış Planı (!) 290925:

Trump'ın 29 eylül 2025 günü açıkladığı Gazze'deki barış için açıkladığı süreç barış planından ziyade tehditler içeren, adil olmayan,...