kültür etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kültür etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Haziran 2024 Pazartesi

Temizlik ve çöp 030624:

Çöp her türlü atıktır. Çöp ait olmadığı yere bırakılır veya atılırsa kirlilik oluşur. Aslında kirlilik deyince çöpün yanında ses, gürültü kirliliği de kapsama girer ancak bu yazıda o kısma yani ses ve gürültü kirliliği konusuna girmeyeceğiz. 

Çöp kültürü kalkınmanın göstergesi midir derseniz evet ederim. Pek çok şey gibi çöp kültürü de kalkınmanın bir göstergesidir. Esasında daha önceleri bu konuya ilişkin "çöp kültürsüzlüğü" ile ilgili bir yazı kaleme almıştık. O tarihten itibaren aldığımız notlar da birikti. Tekrar kaleme alma ihtiyacı doğdu. 

Bu kültürsüzlük, çöpü özellikle yanı başındaki çöp kutusuna atmamak şeklinde tezahür edebildiği gibi, araçtan çöp atmak, mesire yerlerini, deniz kıyılarını, ormanları çöpe boğmak şeklinde veya molozları yol kenarlarına dökme şeklinde veya camdan bir şeyler silkeleme yada deniz, göl veya akarsulara çöp atmak gibi türlü şekillerde tezahür edebilmektedir. 

Hatta basında, bazı ülkelerin çöp yüzünden Everest'e tırmanışı kapattığı, keza uzayda başta uydular olmak üzere çöp problemi başladığı yazılmaktadır. 

Çöp kapsamına her türlü artık ve atık girmekle beraber, çevresel anlamda büyük çoğunluğu plastiktir, poşettir, plastik şişe veya plastik eşyalardır. Bununla birlikte apartmanlarda sigara izmaritleri veya camdan yapılan silkelemeler, sokaklara bırakılan her atık bir problemdir.

İnancımız temiz olmayı emreder, ama kendini, aracını, işyerini veya evini temizlerken çevreyi kirletmemeyi, çevreye saygılı olmayı ve temiz tutmayı da emreder.

Esasında batılı ülkeler çöp olayını bir şekilde çözmüşler, en azından öyle gözüküyor. Belki kurdukları sistem yüzünden, ama biz niçin ahlaken bu problemi çözemeyelim. Tabii ki sistem de kurulsun ancak öncelikle inancımızın gereğini yapalım. Çöpü, yani artık ve atıkları her yere değil ait olduğu yere atalım, koyalım. İsraftan veya bilinçsiz tüketimden kaynaklanan atık ve artıklar, çöpler üretmeyelim. Asgari çöp üretmeye bakalım, sıfır atık projesine uyalım, katkı sağlayalım. Temizlik, çevre ve çöp konularında ilmihali okuyalım, empati yapalım, o zaman bu problem yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlayacaktır. Yok ben bunlara bakmam istediğim yere çöpümü atarım diyen olursa sistem, merkezi ve yerel otorite, tüm sorumlular yani devlet onlar hakkında da gereğini yapmalıdır.

(“Sıfır Atık”; döngüselliğe dayalı bir kaynak ve atık yönetimi yaklaşımıdır. Sürdürülebilir üretim ve tüketim alışkanlıklarını teşvik eder ve kaynakların verimli kullanılmasını destekler. Sıfır atık, israftan kaçınmayı ve atığın önlenmesini, azaltılmasını, yeniden kullanılmasını ve geri dönüştürülmesini savunur.)

Aşağıda konuya ilişkin bazı notlarımıza yer verilmiştir.

2024:
1.Çöp atma ve temizlemede şahit olduğumuz iki yanlış! İlk yanlış: Ankara Bilkent Şehir Hastanesinde oturakların birisine içilmiş ayran şişesi bırakılmış. İkinci yanlış: Temizlik görevlisi bir bayan anda geldi söylenerek ayran kutusunu aldı ama dökülen ayranı silmedi. (Sosyal medyadan yaptığımız bu paylaşım sonrası hastaneden arayarak ilgilendiler).

2.Teravih için camiye gelen bayanların cami ve cami bahçesini temiz bırakmaları ve gürültü için uyarıldığı bir ülkedeyiz! Oysa Müslüman temizdir çevresini temiz tutar! Ses kirliliğine sebebiyet vermez. Kur'an ayetlerini ve Peygamberimiz (sav) sünnetlerini hayatımıza niçin tatbik etmiyoruz! İlmihal'den başlayalım lütfen!

2023:
3."Temizlik imandandır." (HŞ). Ama, pencereden, balkondan; çarşaf, battaniye, vb silkeleyerek çevreyi kirletmek, komşu ve insanları rahatsız etmek, kul hakkına girmek temizlik olmasa gerek! İlmihalin "islam ahlâkı" kısmını tekrar okuyup uygulamakta yarar var.

4.Pencere veya balkondan bir şey silkelemeyi Din işleri Yüksek Kuruluna sorduk; "... başkasına zarar veriyorsa doğru değildir, hak ihlali varsa kul hakkına girer, kurallar belirlenmiş ise riayet etmek gerekir, ...".

5."Su, kaynağından temiz akarsa, bulanıklık çok sürmez, çabuk temizlenir" (La edri). 

Akan bir suyu temizlemek için kaynağı yerine, farklı noktalardan müdahale boşa çaba olacaktır. İşin kaynağı, işin can alıcı noktasıdır!

2022:
6.Ailelere duyurular yapılmalı ve evlilik öncesi adaylara iki şey öğretilmeli: 

a)Ekmeklerin dondurucuda muhafaza edilip, ihtiyaç kadar çıkarılarak tüketilmesi. Bu uygulama ekmek israfını önler! (zira sokaklar oraya buraya asılmış bayat ekmek poşetiyleriyle dolu).

b)Ev pencere ve balkonlarından hiç bir silkeleme yapılmaması, çöp (izmarit vb) atılmaması. Zira dışarıya silkelenen her toz ve çöpler, komşular ve sokaktaki her insan için zararlıdır, potansiyel tehlikedir, aynı zamanda kul hakkına girer. (Kaldı ki her evde en az bir elektrik süpürgesi vardır).

7.Beni de en çok rahatsız eden konulardan biri, gittiğimiz her yerdeki karşılaştığımız çöpler. Atanlara iade etmek gerekir. İnsana çöp eğitimi şart!

“Rize'nin deniz seviyesinden 3 bin 480 metre yükseklikteki zorlu tırmanış rotasına sahip Altıparmak Dağı'na çıkan dağcı Ömer Aydınoğlu (51), zirvede çöplerle karşılaştı. Çöpleri toplayan Aydınoğlu, "Bunları buraya bırakan insanlara ben dağcı demiyorum" dedi. (basından)

2021:
8.Daha az çöp üret! Çöpleri çöp kutusuna at! Geri dönüşümle değerlendir! Çöple tabiata, çevreye, canlılara zarar verme!

9.Çevre temizliğine katkısı olabilir!

1 Ocak 2022 itibarıyla uygulanmaya başlayacak depozito sistemi ile içecekler öncelikli olmak üzere belirlenecek diğer ambalajlı ürünler depozito yönetim sistemi kapsamına alınacak.” (basından).

10.İlginç! İnsana yarayacak sebzeler, çöp kamyonuna atılıyor! İnsanlara yaramayacak çöpler çöp kutusu, çöp konteynırına değil oraya buraya atılıyor!

11.Bu gün (070621) bir göl ve ormanda rastladığımız çöplere üzüldük. Üstelik çevrede onca çöp konteynırı varken! Marmara denizi; deniz salyası/müsilaj ile kaplandı, deniz canlıları öldü, deniz ise can çekişiyor! Ormanlara da aynı akıbeti yaşatmayalım. Çöpleri ait olduğu yere atalım.

2020:
12."Van Gölü sahillerinde 100 ton çöp topladı.” (Basından). 
Acilen manevi olarak ta kalkınmak şart.

13.Bütün yasak ve uyarılara rağmen, pencereden çarşafını silkelemekte ısrar eden bayan. Evini temizlediğini zannediyor ama çöpünü çevreye saçıyor. O çöpü, belki de kiminin camından içeri giriyor, kiminin kahvesine, saçına bulaşıyor, kim bilir?

14.Pencerelerden halı, kilim, çarşaf vb silkelemek, sarkıtmak komşuya ve topluma hakarettir, kültürsüzlüktür, veballi, kötü iştir. Tozunu çöpünü başkasına yönlendirmedir. Birazcık tefekkür.

2019:
15.Şişli'de neler oluyor?.... Şişli'nin sokaklarında çöp tepeleri oluştu! Gereği lütfen.

16.Aracından yola çöp atanın çöplerini misliyle iade etmek gerek. Yollar ve ortak alanlar kimsenin çöplüğü değildir!

17.Çöp yüzünden kapatılmış, sporcusu da, dağcısı da bunu yaparsa, çevreye duyarsız olursa!

“Çin, Everest Dağı'nı kapattı” (basından).

18.Olaylara; makro açıdan analitik yaklaşarak, araçtan çöp atmayarak, piknik yerlerini çöpe boğmayarak, çöpleri çöp kutusuna atarak, kalkınma yönünde; çalışarak, maddi, manevi, fikri vb her alanda üreterek, hoşgörü yanında nezaketi koruyarak, Ülkeye Bir Katkım Olsun.

2018:
19.Ülkenin neresine giderseniz gidin, genele açık her yer çöpten geçilmiyor. Ülke çapında çöp toplama seferberliği yapılmasını ve uygulanmasını öneriyorum.

“3 günde 30 ton çöp toplandı. “Kastamonu’muzu temizliyoruz” projesiyle yüzlerce vatandaş, doğadaki çöplerin toplanmasına yardım etti.”(Basından).

20.Çöpleri çöp kutularına atmaya başladığımızda, kalkınmaya başladık demektir. Anne-babalar lütfen çocuklarınıza çöplerini çöp kutusuna atmayı öğretiniz.

21.Çöp üretmede tasarruf ve çöp konusunda bilinç şart! Çöpün layık olduğu yer çöp kutusudur.

22.Taksiciler; şoför davranışlarının oto kontrolünü yapmalı, araçlarını temizlik, model, koku vb iyileştirmeli, mesafeyi değil hizmete öncelik vermeli, kaliteyi yükseltmeli, rekabete açık olmalıdırlar. Yapmazlarsa müşterileri azalır, hatta bitebilir.

23.Eymir gölü etrafında özellikle içki şişeleri olmak üzere etrafa atılmış çöpler çok fazla. Tabiatı kirletmemek, temiz tutmak gerek.

2017:
24."Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez." (A'raf/31).

2016:
25.Tokat-Almus orman işletmesinin piknik alanı, inanılmaz derecede çok çöp atılmış ve çok ağır ve kötü bir koku yayıyor.

26.Aracından çöp atanların çöplerini, misliyle araçlarına iade ediyorum.

2015:
27.Araç küllüğündeki tüm izmaritleri, kaldırımın kenarına boşaltan, yanına boş pet şişesi bırakan insan; temizlik yaptığını zannediyor! Oysa yaşadığı DÜNYAYI kirlettiğinin farkında değil. Ayrıca gizlice yapılan bu iş, anılan kişinin kimse görmediğinde her olumsuzluğu yapabilecek tıynette olduğunu gösterir. Rabbim ıslah eylesin.

2014:
28..İnsan Dünya'yı, en az evini temiz tuttuğu kadar temiz tutmalı.
...
Konuya ilişkin aşağıda başlıkları verilenler ile diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/
blog adresindedir.

1.Dışarıya bir şey silkelemek 150123
2.İnsana yatırım 030122
3.Analizler-IV (çevre, tavır) 151221
4.Sosyal ahlâk! 300921
5.Çöp Kültürsüzlüğünden, Çöp Kültürüne 140919




22 Kasım 2023 Çarşamba

Fonksiyonellik 2023:

Hayatımızdaki her bir şeyi misal bir eşyayı, bir aleti, bir giyeceği, bir yiyeceği, serveti, birikimi, menkul veya gayrimenkulü, bir fikri, bir düşünceyi fonksiyonel yani işlevsel hale getirmek insanı mutlu eder. Deneyiniz!

Ne yaparsak yapalım fonksiyonel olsun! Yapmış olmak için yapılmasın! Aksi takdirde yapılan her şey israftır, sadece maliyet yükler, bir fayda sağlamayabilir ve yapan veya yaptıran da vebaldedir!

Fonksiyonellik ile ilgili bazı notlarımız;

2023:
1.Trafikte fonksiyonel denetim! Sıla-i rahim dönüşünde iki kez kimlik kontrolü yaşadık, bir de trafik cezası bilgisi gönderildi! Trafikçiler her bayram ziyaretinde peşimizden ceza bildirimi göndermeyi ihmal etmiyorlar! Peki teröristler nasıl oluyor da Kayseri Develi'den sahibini öldürüp gasp ettikleri araçla Ankara'nın göbeğinde bomba patlatabiliyor? Lütfen RİSK esaslı fonksiyonel denetim, istihbarat ve tedbir!

Zira herkesi denetlemeye kalkışmak, hemen hemen kimseyi denetlememektir. Bu durumdan KÖTÜ NİYETLİLER yararlanır, normal vatandaşa ceza kesilir! Asıl denetleneceklere yönelinmeli! Trafikte de RİSK ANALİZİ esaslı denetime geçilmeli!

2. e-işlemler "kullanıcı/yaralanıcı dostu" ve "fonksiyonel" olmalı!
Unutulan bir vergiyi yapılandırma kapsamında, internet vergi dairesine, internet bankacılığı aracılığıyla  ödemek istedik.

Banka hesabından doğrudan aktarma/havale/ödeme imkanı tanınmadığından, tek seçenek kredi kartı ile ödemek olarak kalıyor.

Ancak, "O vergi çeşidiyle ilgili olarak tanımlı olmadığı" gerekçesiyle kredi kartı ile ödeyemedik. Tanımsız olunca komisyon talep ediliyor.

Gerek banka, gerekse vergi dairesi ile yaptığımız telefon görüşmelerinde, kendilerine gelinmesi halinde ödemenin gerçekleştirileceği söylendi.

Ve ancak bankanın bir şubesine giderek hesaptan ödeme yapabildik.

Lütfen! 
Gerek banka, gerek vergi daireleri gibi devlet kurumları ve gerekse özel sektör; elektronik ortama çektiğiniz hizmetleri, daha fazla "kullanıcı/yararlanıcı dostu ve fonksiyonel" olarak işlemesini sağlayacak tedbirler alınız!

Ayrıca, fiziki gidiş-gelişlere sebebiyet vermeyiniz!

2022:
3.Kıyafetlerde fonksiyonellik: Kıyafet ilk intiba açısından önemlidir. Kıyafet tercihleri insanın kişiliği, bilgisi, özgünlük, taklitçiliği hakkında bilgi de verir. Ama biz bu konu üzerinde değil, kıyafetin fonksiyonel olup olmaması üzerinde duracağız!

Türkiye'de herkes takım elbiseli ama yapılan pek çok işe bakınca, bu tercihte, bu elbisede, bu işte bir terslik, bir fonksiyonsuzluk var. 

Takım elbise ile yapılmayacak işi yapanlar, takım elbise değil, işini rahat yapmasını yapacak kıyafetleri tercih etmeli, işe göre fonksiyonel kıyafetler giymeli ve giyebilmelidir. 

Olmayacak işlerde, takım elbise kravat olmamalı, sahaya uygun kıyafetler giyilmelidir.

Kıyafetler fonksiyonel olmalı, kişinin yaptığı işi en rahat şekilde yapmasını sağlayacak cinsten olmalı, işini rahat yapmasına kısıtlama getirmemelidir. İşini yaparken kıyafetini düşünmemelidir.

Hatırlayın polis teşkilatının önceki kıyafetlerini, polis suçluyu kovalarken bir eliyle şapkasını bir eliyle de silahını tutardı düşmesin diye, dolayısıyla hızlı da koşamazdı ve belki kovaladığı da kaçardı! Neyse ki fonksiyonel kıyafetler giydiler de rahatladılar. Bu durum benzer üniformaları giyen güvenlik personeli için de geçerliydi.

Bunun gibi giyilen kıyafet yapılan işe uygun olursa fonksiyonel olursa, verimliliği arttırır, rahat ettirir.

Gerek günlük, gerekse iş kıyafetlerde gösterişi değil, insanı da rahat ettiren fonksiyonelliği gözetmek lazım! 

THY'nin yeni kabin kıyafetleri; yerli ve özgün durmuyor, taklidi gibi, diğer havayollarından farklı bir durumları yok, maalesef!

Başta gelinlik olmak üzere, düğünlerde giyilen kıyafetleri, kadın-erkeğin giyim kuşamına ilişkin ilmihal bilgilerini okuyarak tekrar gözden geçirelim, lütfen! Bilgi, gafleti yok eder!

Misal, pikniğe abiye kıyafetlerle giden insanı düşünün, ne kadar rahat edebilir ki!

Keza, dar pantolonlar da nesi? Nedir, bu dar pantolon furyası? Neredeyse satılanların tümü tayt gibi, daracık! Giyenlere de yakıştığını söyleyemem! Üstelik inanç ve kültürümüze de uyumuyor! Giyilebilecek normal pantolonların üretilmesi beklentimizdir! Tayt konusuna hiç girmiyorum! 

Giyilen kıyafetler fonksiyonel olması yanında gerektiği yerlerde özgün de olmalı!

4.Etkili ve fonksiyonel karar, tedbir, değerlendirme, denetim ve sonuç almak için, ilgili tüm bakanlık ve kurumlarda, "risk analiz birimleri" hayata geçirilmelidir!

5.Hiç bir alanda "istihbarat ve tedbir" zafiyeti yaşanmamalıdır! Kazakistan'da, Selçuklu'da (haşhaşiler), 15 temmuzda, darbelerde, spekülatif saldırılarda olan ve yaşanan tam da budur!

Her alanda, daha fonksiyonel; bilgi, istihbarat, analiz ve tedbir lütfen!

6.Devletin tüm kurumları fonksiyonel ve verimli çalışmalıdır!

2021:
7.Denetimde fonksiyonellik. Kağıt üzerinde her şeyi kontrol ediyorum iddiası yerine, analiz esaslı, fonksiyonel denetim yapmak gerekir.

Hatayı önlemek, yapılmış hatayı denetlemekten öncelikli olmalıdır. Yani önleyici, eğitici ve yol gösterici denetim öncelikli olmalıdır.

Denetim sistemi, sadece üreteni veya üretirken hata yapanı değil, üretmeyeni de ciddi manada sorgulamalıdır.

2019:
8.Bizim camiye de kuş evi yapmışlar, sitedeki ağaçlara da kuş evleri asmışlar, ama 10 yıldır bu evlere kuşların girdiklerini/yuva olarak kullandıklarını görmedim.Kuşlar bu evleri niçin tercih etmiyor? Kullanıcı, yararlanıcı dostu değil mi?

2018:
9.Çağımızın önemli bir problemidir, “iletişimsizlik”. İletişim araçlarını doğru ve fonksiyonel kullanıyor muyuz? Kurum, kuruluş, şirket vb nin ilan ettikleri iletilişim bilgileri ile niçin kimseye ulaşılmaz?

10.Fonksiyonel abdesthane için Diyanet İşleri Başkanlığına mimari proje yarışması yapmasını öneriyorum.

11.Aile hekimim işini iyi yapmıyor. Hastayla iletişimi yok. İşini zorla yapıyor gibi, gereksiz ilaç yazıyor, çatışmacı vs. Aile hekimleri daha fonksiyonel olmalılar. Mecburen hekim değişikliği talep ettik.

2017:
12.Fonksiyonel, inanç ve kültürüme uygun ve dönemi yansıtan mimari tarz ihtiyacı had safhada!

13.Konuşmalar, şematize edilmiş, az, öz, rafine bilgilerle yapılmalı. Ki, fonksiyonel ve akılda kalıcı olsun. Dinleyen de kendine bir şeyler alabilsin.

2016:
14.Yerli ve fonksiyonel bir mimari tarzımız olsun. İnanç değerlerimiz ve yaşantımıza uygun projeler geliştirilsin. Taklidi mimarı tarzlar terk edilsin!

Konuya ilişkin aşağıda başlıkları verilenler ile diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir:

1.Trafik, kazalar, tedbir 230822
2.Gelin Elbisesi, Gelinlik 220118
3.Hizmet ve denetim...261113







15 Ocak 2023 Pazar

Dışarıya bir şey silkelemek 150123:

Her konuda olduğu gibi galiba temizlik konusunda dinimizin gereklerini tam olarak yerine getirmiyoruz. Ya ilmihal bilgilerini bilmiyoruz, ya da, biliyoruz ama yerine getirmiyoruz. Bilmiyorum ama, temizlik, davranış, ahlak, komşu ve kul hakkı konusunda ilmihal bilgilerini bilen bir insan çöp konusunda bu kadar fütursuzca davranabilir mi? İslam inancı ve ahlakı, vicdanı buna engel olur, olması gerekir. Öyleyse ilmihali öğrenmeyi ve öğretmeyi ve bu bilgileri hayata geçirmeyi ihmal etmeyelim.

İnsanlara bakıyorsun kimse kendi çöpünü kendi alanında (evinde, aracında, kapısında vb) istemiyor. Çöp kutusunun kendisinin değil başkasının kapısında olmasını ve çöpünü oraya atmak istiyor. Market önleri ve sokaklar "ıvır zıvır" diye tabir edilen yiyeceklerin atılmış ambalajları ile dolu. Kimse bu konularda çocuğunu veya torununu yeterince eğitmiyor. Evindeki her türlü sergiyi dışarıya silkeleyenler var. Uyardığınızda silkelemesini daha kuvvetli yapmaya başlıyor. Esasında bu davranışın yasak olduğu tüm yönetim planlarında yazılıdır, kabahatler kanununa göre ceza gerektirir. İslam dinine ve İslam ahlakına göre hiç doğru değildir.  

Bunun gibi insanımızın yaşadığı ve ayak bastığı her yerde çöp problemi olduğunu, önceki bazı yazılarımda örneklendirerek yazmaya çalıştım ve  çöp kültürsüzlüğüne değindim. Herkes kendisinden, eşinden, çocuğundan mesul olduğuna göre, gereğini yapmak gerekir düşüncesindeyim.  
...
Camdan silkeleme konusunu bir kez de Din İşleri Yüksek Kurulundan sordum (10.01.2023), sağ olsunlar hemen cevap verdiler (14.01.2023), soru ve cevabı şu şekildedir:

Soru: S.A. Camdan bir şey silkelemek dinimizce doğrumudur? Bu davranış temizlik yapmakmıdır? Yoksa aksine çevreyi kirletmek, ve/veya komşu yada kul hakkına girmek değilmidir?

Cevap: Bir arada yaşamanın belirli kuralları vardır. Her bir fert bu kurallara uygun hareket etmek zorundadır. Zira bu kuralların gerektirdiği şekilde hareket etmemek, kul hakkının ihlaline sebep olur. Kul hakkının da mağdur edilenler tarafından affedilmedikçe Allah tarafından da affedilmeyeceği belirtilmiştir. Dolayısıyla pencereden veya balkondan halı, kilim, sofra bezi vb. herhangi bir şeyin silkelenmesi, başkasına zarar veriyorsa bundan uzak durmak gerekir. Ayrıca böyle bir davranış sebebiyle daha önce bir hak ihlali olmuşsa mağdur kişiden helallik alınmalıdır. Ayrıca apartmanda bu konuda belli kurallar konulmuşsa onlara da riayet etmek gerekir.

Bu konuda Hz. Peygamberin şu hadisleri de unutulmamalıdır: “Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mümin) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.” (Buhari, İman, 7; Müslim, İman, 71), “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse, komşusuna eziyet etmesin.” (Buhari, Edeb, 31, 85; Müslim, İman, 74,75).





16 Ekim 2022 Pazar

Aile üzerine 161022:

Bu yazımızda aile kavramından karı koca ve çocuklardan oluşan birimi dolayısıyla, sözlükteki tanımlarından; "evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik; ev, familya" tanımını esas aldık. 

Konuya ilişkin muhtelif notlarımız:

1.Evliliğin hal ilmi bilinmeden evlilikler yapılıyor, mesainin çoğu sağlıklı aile kurma çabası yerine, maalesef düğün ritüellerine harcanıyor gibi! Aksi olmalı. Yani hal ilmi öğretilmeli ve asıl çabalar sağlıklı aile kurma yönünde sarf edilmeli.

2. Aile kuruyoruz ama eş seçiminde başarılı değiliz! Eğitimde güzel ahlak, adalet, merhamet, yardım, nezaketi vb öğretmiyoruz! Dini öğrenmiyoruz, ya taklidi yaşıyoruz, ya bilmeden reddediyoruz! Kazanmadan harcıyoruz! Siyaseti sihirli değnek gibi görüyoruz!

3.Evlenecek gençler/bekarlar; evlilik konusundaki önceliklerinizi gözden geçiriniz, esasa taalluk etmeyen, sonradan anlamı olmayacak hususlara takılıp kalmayınız, sağlıklı aile kurmayı öncelikleyiniz.

4. Evlilik öncesinde, gençlerin ve bekarların; sağlıklı evlilik ve sağlıklı aile konusunda "ön hazırlık yapmaları", ciddi bir ihtiyaçtır. 

5.Aile içinde muhabbetli olabilmek ve evliliği güzel sürdürebilmek için evlilik öncesine daha çok yoğunlaşıp, gerçekçi tercihlerde bulunmak lazım.

6.Dürüstlük, samimiyet, kalite, edep, kısaca güzel ahlâk her bir birimi (aile, şirket vb) uzun ve sürdürülebilir kılar.

7.Ailelerin ve eğitim kademesindeki her bir kurumun/birimin birinci vazifesi iyi insanlar yetiştirmek olmalıdır.

8. İnsan ve ahlak düzelirse her şey düzelir, bunda ailenin, okul ve öğretmenlerin payı önemlidir.

9. Ailelere bakın, sanki eşler arasındaki merhamet azalmış sabır, sevgi ve saygının yerini, hemen tepki göstermek, öfke göstermek, sözle veya psikolojik ya da fiziki şiddet göstermek yer almış!

10.Güzel aileler kurulmalı. Güzel ahlak, adab-ı muaşeret kuralları öğretilmeli ve hayata geçirilmeli.

11.Nezaket (adab-ı muaşeret) kurallarına göre davranmaları için; çocuklara aile ve okullarda... büyüklere de üyesi oldukları STK lar aracılığıyla kurslar verilmeli... kamu spotları olmalı.

12.Sağlıklı bir toplum için; sağlıklı aile kurmayı ve evliliği kolaylaştırmak, teşvik etmek, aileyi korumak, gereklidir. Sağlıklı aile yapısını zedeleyen programlar, diziler, filmler ve varsa yasal düzenlemeler de ıslah edilmelidir.

13.Aile değerlerini istismar eden artist, sanatçı, program yapımcısı vb sevimli gösterilmemeli, yaptıkları da!

"Pis şeyler pis olanlar içindir, pis olanlar da pis şeylere layıktır. Temiz şeyler temiz olanlar içindir, temiz olanlara da temiz şeyler yakışır..."(Nur/26).

14.Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Kanunun kendisine tanıdığı yetki, görev ve sorumlulukları içerisinde görevlerini yürütmelidir. Bakanlık aileyi korumaya yoğunlaşmalıdır.

15.Topluma yön veren; aile, eğitim, din, ekonomi, siyaset, hukuk, spor, sanat, gibi alanlarda, a).fertler nasıl davranmalı? b).bunlar toplumda nasıl şekillenmeli? sorularına yol gösterici cevaplar bulunması için sosyal bilimlere önem verilmeli. Bu konularda sosyologlar yetişmeli!

16.Kitap okumayan insanın bahanesi de (devlet, aile çevre şu bu) çoktur! Oysa bir kitap alıp okumayı engelleyecek insanın kendisinden başka hiç bir engeli yoktur.

17.Evinde çocuk yetiştiren anneleri sigortalı yapacak projeler geliştirilse ya!

18.Yardımlar; çalışan anneye mi, evde çocuğu yetiştiren anneye mi yapılmalı? Esasında asıl ihtiyaç/amaç iyi çocuk yetiştirmek değil midir?

19.Öncelik sağlıklı aile kurulmasına verilmelidir. Sağlıklı aile=sağlıklı birey=sağlıklı toplum.

20.Karı veya koca, her biriniz, eşinizi; huzur ve mutluluk bulduğunuz varlık olarak görüyor musunuz? 
Veya Karı veya koca her biriniz, kendinizi, eşinize huzur ve mutluluk veren biri olarak görüyor musunuz? 
Menfi ise telafi etmeye bakınız.

21. İşinize yaramayacak, kullanmayacağınız, fonksiyonel olmayan düşünce, iş, eşya ve boş uğraşlardan kurtularak kendinize özel, eşinize ve ailenize ise ortak bir yaşam alanı oluşturun.

22.Galiba kadirşinaslığı ve şükrü; kendimiz, ailemiz, akraba, komşu, iş-okul-arkadaş çevresi ve tüm sahip olduklarımız, zenginliğimiz için biraz ihmal ediyoruz!

23."Arkadaşlarının ve aile efradının kusur ve eksikliklerini söylemek gıybettir. Gıybeti iki şey önleyebilir; a)kendi halini, kusur ve eksikliklerini düşünmek. b)kusursuz insan olmadığını bilmek" (İhya).

24.Uzun vadede de ticaret, davranış, tüketim gibi her bir alandaki ahlaki yozlaşmanın önlenmesi ve yaşanmaması için, ailede, eğitim hayatında, insana esaslı yatırım yapılmalıdır.

25.Kültürümüzde, aile, iş ve sosyal hayatımızda, taklitçilik ve yozlaşma ile mücadele edelim, değerlerimize uygun bir medeniyet inşa edelim.

26.Fert, aile, toplum, devlet, stk, üniversite, belediye, iktidar, muhalefet olarak çalışmak, maddi ve manevi alanda üretmek, kalkınmak zorundayız! 

27. "Evlilikte gayret, aileyi korumaya yönelik bir duygu iken, onun vesvese ve hastalık hâline getirilmemesi lâzımdır. Çünkü bu hâlde, aileyi koruyucu değil, yıkıcı bir his durumuna gelir ve hem erkeğin psikolojisini bozar, hem de kadına haksızlık ve saygısızlık yapılmasına sebep olur. Bu itibarla erkek, İslâm’ın namusu koruma konusundaki emirlerini uygulamalı, ondan sonra da kesin olarak yüz kızartıcı bir şey ortaya çıkmadıkça kuruntulara dayanan ihtimallere yer vermemelidir."(İhya).

28.Bazı sermeye çevrelerinin gündemi; nüfus planlaması kampanyası, gezi olaylarına destek ve şimdi İstanbul Sözleşmesi! 

İstatistikler sözleşme sonrası kadına şiddetin arttığını gösteriyor. Bırakın kadını ve erkeği ayrı ayrı gündem yapmayı, hep birlikte aile kurumuna sahip çıkalım, destek verelim.

29.Geliniz suçları hep beraber önleyelim, nasıl mı? Aile olarak, toplum olarak, devlet olarak bir ucundan tutalım ve; İNSANA ve güzel AHLAKA maddi ve manevi alanda yatırım yapalım, iyi bir SİSTEM kuralım ve caydırıcı YAPTIRIM getirelim.

30.Her türlü şiddete hayır, fiziksel ve psikolojik şiddete hayır. Aile içi şiddete hayır. Sadece kadını veya sadece erkeği değil tüm aileyi, koruyalım, o zaman ailenin tüm üyelerini de korumuş oluruz.

31. Anneler, babalar, aileler, okullar, kurumlar, bakanlıklar, kısaca tüm toplum; insana maddi ve manevi yatırım yaparak, her türlü şiddeti önlemek mümkündür.

32."Her bir yerde (ülke yönetiminde, iş yerinde, aile içinde, dernekte, kooperatifte, şirkette vb) işleri bir veya bir kaç kişinin üstüne yıkacağımıza, geliniz bir işin ucundan da biz tutalım".

33.Boşanmayı teşvik eden yasal düzenlemeler düzeltilmeli... sağlıklı aile kurmaya yönelik programlar uygulamaya konulmalı.

34.Yok olmanın eşiğinde olan toplumlar (övünerek, kasılarak, oynayarak) kendilerini kandırmaktan vaz geçmeliler! Hayat felsefesi ve tarzlarını gözden geçirmeliler. Gündemlerinde; aile kurmak, çalışmak, üretmek ve böylelikle medeniyet ve kültürü yaşatmak olmalı.

35. "595. Milli ve manevi değerlerimiz ile sağlıklı nesillerin devamını ve aile kurumunu tehdit eden yönelimleri özendirecek tüm faaliyetlere karşı mücadele edilecek ve bu alanda toplumsal bilinç güçlendirilecektir." (11.kalkınma planı).

36.Çok marjinal olayları ve garibanları günlerce TV ekranlarında tutan; bayan sunucuların yaptığı programlar son bulmalı. Zira; Kötülüğü yayar halleri var! Ahlak, aile ve toplumun değerlerine zararları var!

37.İstanbul Sözleşmesi; aile, toplum ve inanç değerlerimize aykırı hükümler de içeriyordu ve bu ön plana çıkarıldı, fonlandı. Bu toplumun değerlerini gözeten ve özellikle aileyi koruyan daha güzel düzenlemeler pekâlâ yapılabilir.

38.Çevre temizliği konusunda yapılabilecekler; kamu spotu yapma, aile ve okul eğitimleri, kendi kirlilikleri ile yüzleştirme, temizlik bilinci oluşturma, çevre temizliği genel müdürlüğü kurma, bu konuda etkin STK'lar kurma, ... .

39. Beş adet çöp kutusunun yanında çöplerini masada bırakıp gitmek! Bu nasıl bir kültürdür? Bunu yapan insanlar, aileden, çevreden, okuldan nasıl bir eğitim alıyor veya almıyor? Nedir bu çöpü kutuya atmama direnci! Çevreyi kirletme, başkasına yük bindirme kültürsüzlüğü! (2018).

40."Ailelerde huzuru bozan en önemli eksiklik, aile üyelerinin evlilik ve aile ile ilgili hak, yükümlülük ve sorumluluklarını bilmemeleri, bilenlerin ise bildiklerini hayata geçirmemeleridir veya unutmalarıdır yada ihmal etmeleridir!"

41.Sağlıklı Aile Kampanyamız (Bir Sosyal Deney) 2020: Sağlıklı aile ve toplum için bir kampanya başlattık. Bu bir sosyal deneydi. Eposta, messenger, whatsapp, telefonla arama, mesaj, grup paylaşımı şeklinde ilettiklerimin 20 de birinin imzası yeterdi. Ama maalesef destek çıkmadı! 

Yani şikayet eden ama çözüm için bir imza dahi atmayan bir toplumuz!

Aile ile ilgili önceki bazı yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresimizdedir.
1.Ailede huzur-2022
2.Ev hanımları, sigorta, emeklilik-2022
3.Huzur! (kişi, aile, toplum, dünya...) 2022.
4.Kadınlar-2022:
5.Evlilikte Tavır!-2021
6.Evliliğin hal ilmi-2021
7."Hayatın İçinden Analizler"-2021
8. “Adıye Kültürü”-2021
9.Sağlıklı aile Kampanyamız (Sosyal Bir Deney)-2020



11 Ekim 2022 Salı

Evlilik üzerine 111022:

İnsanın evlenmesi dinimizde ayet ve hadislerle teşvik edilmiştir. Evlilik öncesi ve evlilik sırasında yapılması gerekenlerle ilgili muhtelif yazılar yazdık. Bu yazılara bloğumuzda ulaşılabilir. Bu yazılar dışında kalan, muhtelif zamanlardaki not, gözlem, analiz ve önerilere aşağıda yer verilmiştir. 

1."İçinizden evli olmayanları, köle ve cariyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler, Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir."(Nur: 32).

2."Kişi evlendiğinde dininin yarısını tamamlamıştır. Diğer yarısı için de Allah'tan korksun" (HŞ).

3.Hayatın üç önemli evresi; doğum, evlilik ve ölümdür. Dinimizde evlilik teşvik edilmiştir. Evlilik sünnettir. Dini ve sosyal bir vecibe olarak evlenmek gerekir. Toplumun geleceği için de gereklidir. Bir görevdir. Sağlıklı evlilik için sağlıklı tercih gereklidir.

4.Sağlıklı evlilik için; evliliğin hal-ilmini, ilmi-halini öğrendikten sonra evlenmek ve evlendikten sonra da uygulamak gerek!

5.Evliliğin ilmihal bilgilerini bilen bekarlıkta ısrar etmez. Sağlıklı tercih, kendi şart ve gerçeklerine göre, denklik gözetilerek yapılan tercihtir. Bekarlık sultanlık değildir, sağlıklı evlilik huzurdur. (Evliler, bekarlara nazaran daha mutludur-2018-Tüik).

6.Sağlıklı ve sağlam toplum için, sağlıklı ve sağlam aileler ve sağlıklı ve sağlam evlilikler şarttır.

7.Dilin yaşaması için çocuklar yetişmeli, Çocukların yetişmesi için aileler kurulmalı, Ailelerin kurulması için evlilikler artmalı, Evliliklerin artması için sağlıklı evlilikler kolaylaştırılmalıdır.

8.Evlilikte nasip ve kısmet gayrete bağlıdır. Niyetli ve cesaretli davranmak gereklidir. Unutmayalım, sağlıklı toplum sağlıklı ailelerden oluşur.

9.Evlenin zira; evlilik biterse ahlak biter, evlilik biterse aile biter, aile biterse çocuk biter, çocuk biterse toplum biter! Fıtrata uyan evliliktir. Evlenmeyin diyenlere boş verin. Sünnete uyun ve sünnete uygun evleniniz.

10.Evlilik prosedürlerini zorlaştırmayalım, sadeleştirelim, kolaylaştıralım.

11.Eş adayları, aileler ve toplum evlilikleri zorlaştırmamalıdır. Düğün formaliteleri azaltılmalı, düğünler sadeleştirilmelidir. Nikah ve bir ana yemek yeterlidir. Düğünlerdeki israfı önleyecek (yasal düzenlemeler dahil) gerekli tedbirler alınmalıdır.

12.Sade törenleri tercih eden gençler de var onları tebrik ediyorum. Gençler! Siz istemez iseniz anne-babanız da yap(a)maz. Anne-babalar farkında olmadan uygulamalarınızla evliliği zorlaştırmayın, kolaylaştırınız.

13.Sade düğünler tercih edilmelidir!

14.Evlilik öncesinde asıl çabalar; törenler/ritüeller yerine evliliği sağlam temeller üzerinde inşa etmek için gösterilmelidir.

15.Maalesef yakın zamanda düğünlerde çoğunlukla müşahede ettiğim husus; evlilik törenlerinin kolaylaştırılması yerine; düğün ayarında salonda nikah, düğün ayarında salonda nişan, iki ayrı şehirde düğün, iki tarafın yarıştığı alış-veriş gibi gereksiz uygulamalardır.

16.Evlilik sırasında çok gereksiz harcamalar yapılıyor. İsraftır.

17."Adalet" eksenli hayat! Adalet eksenli/temelli; her bir iş, evlilik, arkadaşlık, şirket, kurum, devlet uzun vadede, sağlıklı, sağlam, güvenilir ve sürdürülebilir olacaktır.

18.Evliliği Allah'tan korkan ile yapınız, anlaşırsanız mutlu olursunuz, anlaşamassanız Allah korkusu zulmü engeller!

19.Evlilik için statü, etiket vb'ne takılmamalı. Hayata bakışta uyum aranmalıdır.

20.Toplumun aklıyla dalga geçen "Evlilik Programları" kaldırıldı çok şükür. Stilim vb toplum değerlerine ters tüm programlar için sıra RTÜK'te.

21.Evlilik öncesine daha çok yoğunlaşıp, gerçekçi tercihlerde bulunmak lazım. Aile kurunca da, aile içinde muhabbetli olma ve evliliği güzel sürdürme derdinde olmak lazım.

22.Gözle görünen güzeli, beğenip tercih etmek kolay olanıdır, sen gönlü güzel olanı gönülden ara ve tercih et.

23.Boşanmayı teşvik eden yasal düzenlemeler düzeltilmeli... sağlıklı aile kurmaya yönelik düzenlemeler uygulamaya konulmalıdır.

24.Bir kişinin yalnızken çevreye davranışı, evlilik için bir karine olabilir. Çevreye nasıl davranıyorsa karşısındakine de öyle davranacaktır!

25.Evlilik ve aile... "593.6. Evliliklerin artmasını ve devamlılığını teşvik edici eğitimler ve danışmanlık hizmetleri yaygınlaştırılacaktır." (11kalkınmaplanı).

26. Evlilikte insanın kendine kıymet verene değil, kıymet vermeyene yönelmesi hatadır. Çünkü mutsuzluk üzerine yatırım yapmıştır.

27.Niçin evlenmek gerekir? Allah'ın emri, Peygamberimizin sünneti, Sorumluluk, ev idaresi, Evlat (salih) yetiştirmek, Akraba, yakınları çoğaltmak, Nefis mücahedesi yapmak, Şehveti teskin için evlenmek gerekir.

28.Eş adayları, olmayacak beklentilerle, gönüllerine zulmetmemeli ve denkliği gözetmelidirler.

29. a).2020 yılında; evlenmeler son on yılın en düşük seviyesinde kaldı. Boşanmalar önceki son iki yıla göre azaldı. (TÜİK).

b). 2021 yılında, 561 bin 710 çift evlenirken,174 bin 85 çift boşandı. Önceki yıla göre evlilikler %15, boşanmalar ise %27 arttı. 165 bin 937 çocuk velayete verildi. (TÜİK).

30.Sulh yapmak; boşanmaktan, aileyi yıkan en kutsal bağlardan birini koparan itilaf ve anlaşmazlıktan, daha hayırlıdır.

31. Anadolu medeniyetleri müzesindeki M. Ö. 19-18 yy da Asurlu "İdi-Anan" ile Anadolulu "Anana"nın evlilik belgesi, evlilik sözleşmesine tarihten bir örnektir.

32.Dünyanın farklı yerlerindeki toplumlar benzer adetlere sahip olabiliyor. "Kendi kabilesinden evlenmeyen Afrikalılar var".

Evlilik ile ilgili aşağıda balıkları verilen yazılar ile diğer  yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir.

1.Ailede huzur-2022.
2.Evlilikte Tavır-2021.
3.Evliliğin Hal İlmi-2021.
4.Geç Evlenme-2020
5.Gelinlik (fonksiyonel, sade, tekrar giyilebilir) -2018
6.Bekar kalmak veya evlenmek-2017.
7.Sağlıklı Evlilik, Sağlıklı Aile-2017
8.Evliliği Zorlaştıran İnsanın Kendisi mi?-2017
9.Evlilik Süreci 2015 (Gözden Geçirilmiş-2020).
10.Evlilikleri Kolaylaştırmak (Adıyeler) 2015.

(Not: Evlilik ile ilgili muhtelif tarihlerdeki notlarımızdan derlenmiştir)






17 Eylül 2022 Cumartesi

Sevgi ve saygı 170922:

1.Sevgi, saygı, nezaket, teşekkür, özür, merhamet, adalet vb insani davranışlar en güzel hediyelerdir. Peki, hak eden insanlara, bu hediyeleri vermekten alıkoyan nedir? Unutmayalım! hakkı teslim etmemek zulümdür.

2. İnsan ne ister? İnsan; biraz medeniyet, biraz sevgi, biraz saygı, biraz paylaşım, biraz huzur, muhabbet barındıran, içten, samimi, dürüst, istikamet üzre olan bir hayat ister!

Bunlar insanın kendisinde ve muhataplarında da bulunursa âlâ olur, huzurun, hatta mutluluğun yolu açılır!

3.Asgarileri dahi, evlilikte huzuru arttırır; tebessüm, yumuşak başlılık, tatlı dillilik, sevgi-saygı, içtenlik, samimiyet, merhamet, hoşgörü ve empati, yerini bilmek, mesafeyi korumak, hak ve görevleri gözetmek.

4.İnsanlar hayallerini bağdaştırdıkları kişi ile evleniyor, peki niçin mutlu olamıyorlar? Çünkü mutluluğun reçetesi; sadece hayalleri değil, mantık, kültür, denklik, beklenti, sevgi, saygı, gerçekçi olmak gibi pek çok faktörü de içerir.

5. Bir işi sevgiyle mi, bir çıkar için mi ya da korku ile mi yapıyoruz? "Sevgi ile çıkar veya korku arasındaki sınır kalplerde gizlidir" Onun için niyete bakar Rabbimiz. "Ameller niyetlere göredir..."(HŞ).

6."Bir şahıs hakkında hüküm verirken; akrabasını gözetmesini, öfkesini yenmesine, komşularına, dul ve yetimlere karşı muamelesine, din kardeşlerine ve arkadaşlarına davranışlarına, sevgi ve saygısına bakın" (Fudayl bin İyaz).

7.Sevgi, sevginin kaynağına, yani Allah rızasına dayandırılırsa, çok daha asil, anlamlı ve değerli bir hale gelir. İki cihanlık olur.

8.Birbirinizin ömrünü tüketmeyin, törpülemeyin! Aksine sevgi ile, muhabbet ile, hoşgörü ile, tebessüm ile, anlayış ile, paylaşarak ömrüne ömür katın.

9."Benim için çok iyi biri, onu seviyorum" ifadesinde, bencillik, çıkar yok mudur? Makbul sevgi, Allah (cc) için, kardeşlik hukuku içinde sevmek değil midir?

10.Huzur vermek ve huzur bulmak için; çatışma, rahatsız etme, huzursuz etme, iğneleme dilini terk edelim! Sevgi, muhabbet ve samimiyet dilini kullanalım!

11.Muhatabına zülüm yerine, sevgi, huzur ve muhabbeti sun.

12.Sevgi, maddi olanı sevmekle başlar, manevi olanı sevmekle kemale ulaşır.

13.Maliyeti ölçülemeyen değerler de vardır; sevgi gibi, can gibi, mutluluk gibi. İktisat bu alanlarda; yetersizdir, geliştirilmelidir.

14.Selâmlaşmanın asıl amacı; karşılıklı sevgi, dostluk, iyi niyet ve güzel dileklerin açıklanmasıdır.

15.İnsan kin ve nefret dolu olmamalı! Bunları kalbinden, sözlerinden, hayatından söküp atmalı! Çünkü kin ve nefret huzur ve mutluluğa engeldir. Sözünde, kalbinde ve hayatında sevgi olan huzur ve mutluluğu bulur.

16.İnsan; samimiyetle kullandığı; sevgi dili, yapıcı dil, toparlayıcı dilin, kendisini ve çevresini mutlu ve huzurlu kılacağını unutmamalıdır.

17.Samimi, muhabbetli ve sevgi dolu söz ve davranışlar sergilemeliyiz! Kendimizi ve muhatabımızı mutlu kılar.

18.Bir üniversite hastane kliniğindeyiz, dr hanım çağırdı, koridorda bekliyoruz, koridorun ucunda üç hemşire telveli üç kahve fincanı, koyu muhabbet. En kıdemlisi; "dışarıda bekleyin". "dr hanım çağırdı", "olsun dışarda bekleyin". Nezaket, mantık, saygı hiç yok, üstelik buyurgan.

Fesuphanallah çekiyoruz. İşini iyi yapan, işini seven, nazik, kibar, saygılı tüm çalışanları seviyoruz.

19.Saygı, hoşgörü, nezaket kalkınmışlık göstergelerindendir, İslam'ın emirlerindendir, Danimarka'nın da maddi ve manevi alanda kalkınması şart! (Danimarkalı siyasetçi polis korumasında Kur'an'ı ayağının altına aldı, ülke karıştı http://bit.ly/2Zi29eb).

20.Seçimlerde fayda, maliyet analizi yapılırken pay kısmına; referans (yapılan işler), projeler (planlanan işler), samimi çabalar, liyakat, dürüstlük, inanç ve değerlere saygı gibi hususlar konulmalıdır.

Siyaset; proje fakiri birine en çok projesi olan, keza başörtüsüne bir metrelik bez diyene değerlere saygılı dedirtebiliyor ve gerçekdışı söylem, algı ve rol çalana methiye dizdirebiliyorsa bırakın kalsın, inanın değmez!

21.“Antalya’da bir otelin ahşap bandı, 60 caretta caretta'yı öldürdü.” (Basından-2021). Çok üzüldüm! Rahat bırakın şu kaplumbağaları! Çevreye doğal hayata saygı lütfen! O kumsallar insanlara kapatılsın.

22.Maddi olmayan ürünlere de, ürün sahibine de saygı duymalı, kullanınca kaynak belirtmeli değil mi? Hak, hukuk bunu gerektirir.

23.İnsan kaynaklı pek çok kazalar yaşanıyor. lütfen ama lütfen herkes işini iyi yapsın, işine gereken ihtimamı göstersin, işine saygı duysun ve sadece işini yapsın.

24."Mü'minun Suresi'nde, müminlerin sayılan bazı özellikleri; “namazı derin saygı ile yaşarlar” (2), “anlamsız ve yararsız şeylerden uzak dururlar” (3), “zekatı verirler” (4), “iffetlerini korurlar” (5), “eşleri ile yetinir” (6).

25.Bir çorba yapıp ikram edin, eminim ki çorbanız eleştirildiğinde çok üzüleceksiniz. O halde sürekli çorba yapanları düşünün, empati yapın. Emeğe, çabaya, iyi niyete saygı gösterin lütfen.

26.Çocuklarımıza sevgi ve saygıyı da öğretelim. Sevgi ve saygı acizlik değildir, sevgisizlik ve saygısızlık da öz güven veya kahramanlık değildir.

27.Bu futbol ve taraftarlığı çok abartılıyor. Bu işi yapanlar daha profesyonel olmalı, rakip taraftarlar ise birbirlerine nazik ve saygılı davranış sergilemeliler.

28. Yalnız fertler ve yalnız ve kuru kalabalıklar yerine, biri yek diğerine karşı; samimi, saygılı ve dürüst bir toplum özlemi.

29.Tabiata saygılı olmazsanız, #mütekabiliyet kuralı çerçevesinde size karşılık verir! (deniz salyası, müsilaj-2021).

30. Etiketi ne olursa olsun her bir birey, toplumun inanç ve değerlerine saygı duymak zorundadır. Kalkınmışlık bunu gerektirir.

Selam, sevgi ve saygı ile...

(Not Muhtelif tarihlerde sevgi ve saygı konusunda alınmış notlarımızdan derlemedir).



23 Ağustos 2022 Salı

Trafik, kazalar, tedbir 230822:

İşini iyi yapmak tedbirdir!

Gaziantep ve Mardin'de yaşanan trafik kazaları, birilerinin işini iyi yapmadığını gösteriyor, bunlar:
-ya şoförler!
-ya araç bakımını yaptırmayan veya eksik yapanlar!
-ya denetleyenler!
-ya kaza mahallerinde gerekli tedbiri almayanlar!
-ya kurallara uymayanlar!
-ya ...!
...
Gaziantep'teki kazada, kaza yapıp emniyet şeridinde duran ve uyarıcı işaretler koyan, kazazedeler, yardıma gelen sağlık ve teknik ekip ve araçlara çarpan bir otobüs söz konusu.

Bundan otuz beş yıl kadar önce ehliyet için gittiğimiz trafik kursunda, hiç unutmam, üzerinde ısrarla durulan şey, “yolda bir kaza arıza olursa mutlaka uyarıcı tedbirler alınız, asıl ölümlü kazalar kaza sebebiyle duran araçlara çarpma şeklinde oluyor” uyarısı olmuştu. Bu uyarı muhtemelen tüm kursiyerlere yapılıyordur!

Bu kazada uyarıcı tedbirler alınmış! Ama kazayı önlemeye yetmemiş! Çünkü sizin tedbirli olmanız yetmiyor!

Bakınız “emniyet şeridi”; "otoban veya duble yollarda acil durumlarda kullanılmak üzere ayrılmış olan, yol eksenine paralel bir şekilde sürekli çizgi ile çizilmiş yolun en sağında kalan bölüm" olarak, “acil durumlar” ise, "kanunlarda belirtilmiş olup trafik kazası, arıza halleri, acil yardım, kurtarma veya kaza incelemesi" olarak tanımlanmıştır.

Emniyet şeridinde gerekli tedbirleri almış insan ve araçlara çarpmak kaza değil, çok büyük bir kural tanımazlık, çok büyük suistimal ve hatta kasıtlı bir hareket şeklinde değerlendirilebilir. Çünkü emniyet şeridi normal yol değildir. Girilmesi kısıtlamıştır. Ama bu şeridi maalesef normal şerit gibi kullananlar var!
...
Tanıdığımız bir Erol eniştemiz vardı. Yurtdışından emekli, çocukları yoktu, malını ve evlerini hayır işlerine bağışlamıştı. İşte o Erol enişte de, yıllar önce, emniyet şeridinde aracının patlamış lastiğini değiştirirken gelen bir aracın çarpması ile vefat etmişti!

Yine bir komşumuzun oğlu. Ankara’da, yine yıllar önce, düğün öncesi bakım için aracını servise verip dönmek için otobüs durağında, otobüs bekler iken, yarışan iki toplu taşıma (belediye-halk) otobüsünden birinin çarpması ile durakta bekleyen diğer iki kişi ile birlikte vefat ettiler. Çok acı bir olaydı!

Bu iki örneği kazalardaki insan faktörünün çok fazla olduğunu belirtmek için verdim. Emniyet şeritlerinin, hatta durakların, kural tanımazlar sebebiyle güvenli olmadığını belirtmek için verdim.

Trafikte sizin dikkatli olmanız, gerekli tedbirleri almanız yetmiyor! Trafikte herkesin dikkatli olması, kurallara uyması gerekiyor.

Kaza olunca; “her şey bir saniyede oldu!”, “nasıl olduğunu anlamadım!” gibi ifadelere sığınılır. Çevreden de failleri korur şekilde "olan olmuş" denir. Geçiniz! Kaza zaten saniyeler içinde olur biter! Trafik dikkat ister! Trafik sorumluluk ister!
...
Diğer taraftan Mardin’deki kazada freni patlayan TIR kalabalığa dalıyor. Burada da birilerinin işini iyi yapmadığı kesin. Bu araçların bakım ve muayene periyodları var. Yapılmamış ise ihmal vardır. Yapılmış ise gereği gibi yapılmamış, ihmal var demektir.

Bizler, daha yeni bir otomobilin muayenesi ve egzoz kontrolünde karşılaştığımız titizlik, acaba kaza yapan bu araçlara gösteriliyor mu? Şehir içinde veya şehirlerarası yollarda öyle araçlar görüyorsunuz veya öyle bir egzoz salınımları var ki, hayret ediyorsunuz, bunlar nasıl muayeneden geçebiliyor veya trafikte nasıl olabiliyorlar diye!

Hakikaten herkesin işini iyi yapması gerekiyor.

Hakikaten kurallara uyulması gerekiyor.
...
Trafik denetimlerinin, kazaları önlemeye yönelik, daha fonksiyonel olması hususu değerlendirilebilir, mutlaka çalışılıyordur. 

Mesela bütçede öngörülen trafik cezası tutarını tutturmak için para cezası kesmek yerine, örneğin trafik ekiplerinin bölgelerinde zaman zaman tur atmaları kazaları önleme de daha etkili olur gibi geliyor. 

Denetleyen ve denetlenen zıtlaşmadan daha yakın işbirliği içinde, kazalar konusunda farkındalık oluşturulabilir.
...
Tabii ki en önemli unsur insan, sürücüler: “görmedim”, “dalmışım”, “fark etmedim”, “fazla hız yapmışım”, “uykusuzdum”, “çalışma şartları ağır” gibi söylemlere sığınmamak gerekir. Zira bu söylemlerin hiç biri ölenleri geri getirmemektedir.

Keza trafik kurallarını hiçe sayan, kırmızı ışıkta geçen, alkollü veya benzer madde alarak araç kullanan, makas atan, yarışan, drift yapan, tek teker sürüş yapan, hele hele emniyet şeridini emniyetsiz hale getiren kişilere de kuralların çok katı bir şekilde uygulanması gerekir ki kazalara ve ölümlere sebebiyet vermesinler! 

Gece yarısı keyfi korna çalan kamyon sürücülerini, gereksiz egzoz öttürenleri, gece yarısı driftle çevreyi rahatsız edenleri saymıyorum bile.
...
En güzeli, ideali, trafik kurallarına gönüllü olarak uymaktır. Kazaların yıkıcı etkisi göz önüne alındığında ve empatinin yolu açıldığında bu gönüllülük artacaktır.

Burada insana yatırım ile manen, fikren ve zihnen kalkınması ile verilen eğitimlerin algılanması ve uygulanması çok önemli.

Kazalarda ölenlere, Rabbimden rahmet, yaralılara şifa diliyorum.

İşini iyi yapmak tedbirdir.

Herkes işini iyi yaparak tedbir alsın lütfen!

Kazasız günler dileklerimle...




19 Ağustos 2022 Cuma

Merhamet 190822:

Merhamet kelimesi sözlükte, “bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma” şeklinde bir anlam daralması ile tanımlansa da, merhamet, rahmet kelimesinden türetilmiş bir kelime olup, sadece acımaya değil, vefalı ve fedakar olmayı, adaleti, dürüstlüğü, empati kurmayı, hoşgörüyü, paylaşmayı, onurlu olmayı, ne pahasına olursa olsun hakkı savunmayı ve daima haklının yanında olmayı ifade eder.

Bir rahmet eseri olan Dünyaya şöyle bir bakalım! Sanki merhametin, yani vefanın, hoşgörünün, empatinin, paylaşmanın, sevginin ve acımanın olmadığı, hak, adalet ve dürüstlüğün eksik olduğu bir hayat yaşıyoruz gibi.

Bakınız trafiğe, acele ve tahammülsüzlük had safhada, pek çok insan ateş topu gibi ve birbiriyle kavga etmeye hazır.

Ya sosyal medya, çok iyi niyetle yazılmış bir mesaj bile yanlış anlama ile taarruza ve hakaretlere maruz kalabiliyor!

Pek çok insan bütün enerjisini iğneleme kelimelerini geliştirmekle harcıyor gibi.

Ailelere bakın, sanki eşler arasındaki merhamet azalmış sabır, sevgi ve saygının yerini, hemen tepki göstermek, öfke göstermek, sözle veya psikolojik ya da fiziki şiddet göstermek yer almış!

Dostlar, akrabalar, arkadaşlar birbirlerinden şikayetlenir, herkes birbirini vefasızlıkla suçlar olmuş. Merhametin yerini kin, haset, kıskançlık, koğuculuk, vefasızlık, kızgınlık, hiddet alır olmuş.

Oysa merhametin bir anlamı da empatidir, empati yapan yani merhametli olan biri bu şiddet faaliyetlerde nasıl bulunabilir ki?

Üstelik merhametli davranmak hem dünyada hem de ahirette kazandırır. Bakınız alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimizin (sav); “Merhamet etmeyene, merhamet edilmeyeceği” hadisi, bu durumu açıklıyor.

Ayrıca, merhametli olmak için, merhametle davranmak için önümüzde nice sayısız fırsatlar var!

Hiçbir şey yapmasak bile insanları merhametle dinleyebilir, söz ile de olsa onlara moral verebiliriz.

Anlaşılmadığından kimsenin kendisini anlamadığından yakınan insanın problemlerini dinlemek bile onlara ilaç gibi gelir.

Kaldı ki, merhametli olmak ve iyilik yapmak için illa paramızın olması da gerekmez. İyilik yapmak için pek çok yol ve vesile var; tebessüm etmek, çevremize merhametle nazar etmek, merhametle bakmak, bir ağaca, bir çiçeğe, bir bitkiye, bir hayvana incitmeden, kırmadan, dökmeden sevgiyle, bakmak merhamettir, iyiliktir.

Merhamet görmeyen insan yalnızlaşır, katılaşır, betonlaşır ve mutsuz olur!

Nitekim, merhamet ve sevgi eksikliği, insanları duygusuz duyarsız bir meta haline getirir. Bu da insanların manen çöküşü, çürümesi yok olması anlamına gelir. Bu gün Batı da olduğu gibi merhametten yoksun olan toplumlarda, iyilik ve kötülük kavramı, menfaatler ve beklentilere göre şekillenir.

Hatta böyle bir toplumda insanlar merhamete yabancılaştığı için, kendisine gösterilen merhamete bile şüpheyle bakacak hale gelir. Sevgi ve merhamet maneviyattan beslenir. Bir toplumda maneviyat zayıfladığında, kimsenin kimseye karşı sevgi saygı ve merhamet duygularını taşıması için bir neden kalmaz.

Neticede, merhamet ilaçtır, şifadır. Merhametin öyle bir tedavi etme özelliği vardır ki bazen onun verdiği mutluluk ve rahatı hiçbir ilaç veremez. Merhamete her zaman hepimiz muhtacız. En zengin insanlar bile kendisine merhametle bakılmasını ister, amir, memur, patron, işçi, baba, evlat, abi, kardeş, eş, dost ve komşular yani genel olarak ifade etmek gerekirse herkese her can taşıyana merhamet etmek gerekir.

Merhametli bir ömür dileklerimle...
...

Merhamete ilişkin bir kıssa:

Merhamet sahibi bir ayakkabıcı yeni getirdiği ayakkabıları vitrine dizerken, dışarıda vitrin önünde, bir ayağa olmayan, koltuk değnekli bir çocuk görür. Çocuğa biraz dikkatli bakınca onun ayakkabıları imrenerek seyrettiğini ve iç çektiğini fark eder. Bir süre daha çocuğu süzmeye devam eder, derken göz göze gelir, çocuk utanır ve boynunu bükerek ayrılmak için yürümeye başlar. Ayakkabıcı dışarı çıkar:

- “Bakar mısın yakışıklı” diye seslenir.

Çocuk durup döner ve:

- “Buyur amca” der.

Adam:

- “Çok güzel ayakkabılarım var, bu seneki modeller de bir harika almak istemez misin?”

deyince çocuk üzgün bir yüz ifadesiyle:

- “Ama benim bir ayağım yok” diye cevap verir. Ayakkabıcı:

- “Bu dünyada herkesin bir şeyleri eksik, tam olan insan yok ki, zaten kiminin eli, kiminin bacağı, kiminin aklı ya da vicdanı eksik, ama anladığım kadarıyla sen herhalde çok şanslı birine benziyorsun” der. Çocuk:

- “Nasıl yani” diye sorunca, adam:

- “Keşke vicdanımız eksik olacağına ayaklarımız eksik olsaydı” şeklinde cevap verince, çocuk şaşırarak,

- “Anlamadım” deyince, adam:

- “Çok basit evlat, bunu anlamayacak bir şey yok, eğer vicdanımız yoksa cennete giremeyiz ama ayaklarımız yoksa o kadar da problem değil, zaten orada bütün eksiklikler tamamlanacaktır.” şeklinde cevap verir. Çocuk buna çok sevinir, ayağını falan unutur, adam vitrini işaret eder:

- “Malımı övmek için söylemiyorum, ama şu biraz önce baktığın ayakkabılar, çok güzel duruyor, sana da çok yakışır, satın almak ister misin?” deyince, çocuk,

- “Evet, gerçekten güzeller, fakat herhalde benim param yetmez, üzerinde 30 lira yazıyor, benim bu kadar param yok” diye cevap verir. Adam:

- “İndirim sezonunu senin için biraz öne alırım, bu durumda ayakkabının fiyatı 20 liraya düşer, zaten sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder” deyince, çocuk:

- “Ayakkabının diğer tekini ne yapacaksınız, onu kim alacak ki?” der. Adam:

- “Amma da yaptın ha, delikanlı, onu da sağ ayağı eksik olan bir çocuğa satarım” der. Bu cevap küçük çocuğun aklına yatar. Adam devam ederek,

- “Üstelik de öğrencisin değil mi?” diye sorar.

- “Evet” deyince, adam:

- “Tamam işte, 5 lira da öğrenci indirimi yaparsak geri kalır 5 lira. O da zaten pazarlık payı olur, bu durumda ayakkabıyı alabilirsin herhalde?” der ve çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkana girer içerideki raflar onun beğendiği ayakkabılarla dolu olmasına rağmen, adam vitrinde olanı çıkarır. Bir tabure alıp döndükten sonra çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirir. Çocuk şaşkın bir vaziyette tebessüm eder. Adam çocuğun çıkardığı eski ayakkabıyı göstererek:

- “Ben satışımı yaptım sen de bana bunu satar mısın?” diye sorar, çocuk:

- “Amcacığım sen şaka mı yapıyorsun, bunu sen ne yapacaksın ki, eski bir ayakkabı para eder mi?” diye şaşkın bir eda ile sorar. Adam da:

- “Sen de çok cahil kalmışsın be arkadaş antika eşyalarından haberin yok galiba. Bir antika ne kadar eskiyse o kadar pahalı olur. Ayakkabın 40 lira eder ama ben sana ancak 30 verebilirim, daha fazla veremem, senin de bana ikramın olsun” der. Adam çocuğun avucuna 30 lira sıkıştırır. Çocuk hayatının şokunu yaşamıştır. Avucundaki paraya bakar ve biraz düşündükten sonra 10 liralık banknotu geri vererek:

- “Bana 20 lira yeterlidir, indirim sezonunu başlattınız ya” der. Adam onu kırmayıp 10 lirayı geri alır. Çocuk gitmek için kalkar, sıcak bir eda ile teşekkür ederek:

- “Babam haklıymış sakat olduğum için üzülmeme hiç de gerek yokmuş” der ve sevinçten uçarak oradan ayrılır. Adam da onun arkasından öyle mutlu bir şekilde çocuğu seyreder ki, onun sevincini dünya malı ile kazanabilecek ve dünya dili ile ifade edebilecek bir mutluluk yoktur. İşte hiçbir menfaat gözetmeden, sevabını sadece Allah'tan bekleyerek gösterilen merhamet sahnesi, ancak bu kadar saf temiz, zarif ve asil olabilir.

(Not: “Allah'ı Bilmek ve Tanımak” isimli kitaptan yararlanılmıştır.)



TRUMP’ın Sözde Gazze Barış Planı (!) 290925:

Trump'ın 29 eylül 2025 günü açıkladığı Gazze'deki barış için açıkladığı süreç barış planından ziyade tehditler içeren, adil olmayan,...