Aile etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aile etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Eylül 2025 Perşembe

GÖZLERİMİ KAPARIM, VAZİFEMİ (YAPAR GİBİ) YAPARIM.180925

"Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım" kavramı Ziya Gökalp ile yazı dünyamıza girmiş, ayrıca bir tiyatro oyunu ismi olarak da kullanılmış. 

Bu yazımızda bu kavramı, vazifesini yapıyor gibi yapıp yapmayanlar için "gözlerimi kaparım vazifemi yapar gibi yaparım" anlamında kullanılmıştır.

Maalesef pek çok insan tavrı böyledir. İşini, görevini, sorumluluğunu, vazifesini yapıyor gibi yapar, öyle gözükür ve gösterir veya öyle bir imaj oluşturur ama gerçekte fonksiyonel, işe yarayan, işi kotaran, faydalı, varsa problemi çözen, hiç bir icraat ortaya koymaz, ortaya konulan icraatlar da göstermeliktir.

Kendimizden başlayalım. Kendimize karşı, inanç ve dinimize karşı, ailemize karşı, akrabalarımıza, komşularımıza, çevremize, topluma millete karşı vazifelerimizi yerine getiriyor muyuz? Bize sağlanan imkanları doğru yerde, zamanda ve fonksiyonel olarak kullanıyor muyuz? Üzerinde tefekkür edelim. Ve gereğini yapalım.

Hatırlarsanız veya izlerseniz dikkat edin, Yeşilçam filmlerinde kavga hesaplaşma vs ne olacaksa olur, ölen ölür yaralanan yaralanır her şey biter sonra siren sesi duyulur polis aracı gelirdi, öyle bir yaklaşım olmaması gerekir. 

Anne ve babalar güzel ahlaklı iyi çocuklar  yetiştirmek, çocuklar hayata hazırlık eğitimini almak, eş dost, komşu ve toplum "neme lazım" demeden yapabildiği ölçüde iyiliği teşvik ve kötülüğü men etmek, kamu ve özel sektörde, askeri ve sivil bürokraside, yargı ve yasama da görevli her bir bireyin işini layıkıyla yapmak yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğü yerine getirmek kötü değil güzel örnekleri yarıştırır. 

Annede, babada, çocukda; okul, cami, belediye, devlet kurumları ve şirket çalışanlarında; esnaf, tacir gibi toplumun tüm fertlerinde; vazife, sorumluluk bilinci ile işini/yaptığını layıkıyla yapma kültürü geliştirilmelidir.

Bu çerçevede, "aman bana ne", "aman başıma bir şey gelmesin", "aman başım ağrımasın", "aman ağrımayan başıma iş almayayım", "yeni adet getirmeyelim", "böyle gelmiş böyle gider", "başkası yapsın" gibi vazife ve sorumlulukları layıkıyla yapmayı engelleyen düşünce ve tavırları terk edilmelidir.

İşini iyi bilen insan ne yapacağını ve nasıl yapacağını bilen ve yaptığı işten manevi haz alan insandır. Bu şekilde donanımlı ve liyakatli olanlar kendi görev ve sorumluluklarını yerine getirirken, bir zorluk veya bir problem ile karşılaştığı zaman onun etrafında dolaşıp durmadan, doğrudan problemin kaynağına yönelerek onu çözen bir görev anlayışını sahip olurlar. Kalkınmış insan, kalkınmış toplum olmak zaten işi savsaklamayı değil, hakikaten yapmayı gerektirir.

Aşağıda günlük hayatta karşılaştığımız "gözlerimi kaparım vazifemi yapar gibi yaparım, veya yapar gibi yaparım" bir kaç örnek verdik.

1.Çocuk, anne baba, cami, hoca, kurs hocası, cemaat: Çocuk yetiştirmede herkes herkese vazifesini hatırlatır da, bir türlü istenilen çocuk tipi yetiştirilemez! Çünkü hiç kimse "kendi vazifesini" yapmaz, yapmaya yanaşmaz. Eğitilmeyen ve bilmeyen bir çocuğun her yerde, ailede, okulda, camide, sokakta, iş yerinde yani bulunduğu her yerde problem olma veya problem çıkarma ihtimali yüksektir. 

Misal, cumanın farzı hutbeyi dinlemek ve cuma namazı kılmaktır. Grup halinde gelen çocukların camiye girişiyle uğultu başlar. Konusu çocuk yetiştirme olan ve bu konuda anne baba, öğretmen ve topluma hatırlatmalar içeren hutbe okunurken, uğultu artar. Uğultu arttıkça hoca sesini yükseltir ve adeta bir an önce bitirmek için okumasını hızlandırır. Bu durum yaşanırken ne çocukların hutbeyi dinlemeleri için bir uyarı yapılır ne de hutbeyi dinlemeyen çocuklar cumanın farzına uymuş olur. Hutbe bitirilip farz namaza geçinceye bu uğultu devam eder. Namaza başlanacağı zaman yapılan "çocuklar sessiz olun" uyarısı ise zaten farz namazla birlikte uğultu kesileceğinden, "yapılmış olmak için yapılmış bir uyarıdan başka bir şey değildir. Sonuçta ne çocuklar hutbenin farz olduğunu ve hutbe sırasında konuşulmayacağını öğrenmiştir, ne farz olan hutbeyi dinlemişlerdir, ne de cemaate huzur vermişlerdir. Ama bakarsan güya camiye gelen herkes; hoca da, çocuklar da, çocukları camiye gönderen anne babalar da, kuran kursu veren öğreticiler de, cemaat de cuma vazifelerini yapmışlardır! Şeklen evet, ama içerik olarak, manen veya hedeflenen olarak bakarsak pek de öyle gözükmemektedir. Tipik "gözlerimi kaparım vazifemi yaparım veya yapar gibi yaparım" hadisesi!

Bu gibi durumlarda namaz kılarken Peygamber efendimizin torunlarının sergilediği davranışları hemen dile getirenler olacaktır, bu durum çok farklıdır ve bu konuda İmam Gazalinin İhyasından "mescitlerin münkirleri" başlıklı bölümü veya bloğumuzdaki aynı başlıklı yazımızı okumaları önerilir. 

Bu ve bunun gibi durumları özetleyen bir kıssa vardır, herkesin etrafında dolaşıp konuştuğu ama fiilen adım atmadığı dolayısıyla ilerleme kaydedilmeyen durumları özetler. Birilerinin yapması gerektiğini konuşup durduğumuz ama yapmadığımız veya yapılmayan ve sonuçta ortada kalan pek çok iş, vazife, görevi ifade eden o kıssa şöyle; "Herkes, birisinin yapacağını umar, aslında herhangi biri yapabilir, ama hiç kimse yapmaz, birisi bu duruma çok kızar, çünkü herkes sorumludur, ama hiç kimse, herkesin yapmayacağını düşünmez!" 

Lütfen yaptığımız her bir işi yapmış olmak için değil, fonksiyonel bir şekilde, amaç gerçekleşecek bir şekilde, bir problem varsa onu görmezden gelerek değil, probleme müdahale ederek ve onu çözerek ve görevimizin vazifemizin gereğini tam olarak yapalım. 

2.Asayiş! Başka bir husus mahalle bekçileri, sadece asayişin berkemal olduğu mekanlarda değil, mahallenin özellikle gürültü, ses, tartışma yaşanan yani huzuru daha az sokaklarında da gezmeleri, oralarda gözükmeleri beklenir. Aslında tam da problem yaşanan sokaklara daha çok yol düşürmeliler ki oralarda da asayiş berkemal olsun, vazifelerinin hakkını vermiş ve aldıkları maaşı hakketmiş olsunlar! 

Yıllar önce Ankara/Ulus meydanında bir kavga yaşanırken, bulvar üzerinden gelen kolluk görevlileri köşeye gelip kavgayı görünce döndüklerini hayretle müşahede etmiş, şaşırmış ve kabul edememiştim.

Keza tüm mahalleyi inim inim inleten "DRİFT" "egzoz patlatma" seslerini duyan ilgililer, şikayete gerek kalmadan, gereğini yapıp bu problemlerden kurtaramazlar mı?

Bunlar "görmedim, duymadım, bilmiyorum"un özeti olan tipik "gözlerimi kaparım vazifemi yaparım veya yapar gibi yaparım" hadiseleridir! Oysa tam aksine görmek, ilgilenmek ve çözmek gerekir.

3.Belediyeler veya bunlar özelinde resmi veya özel kurumlar! Maalesef buralarla ilgili aslında işin normalinde yaşanmaması gereken ancak bir şekilde karşılaşılan problemlerle ilgili pek çok müracaatla ilgili olarak da; yine oyalama, fonksiyonel olmayan, yapmış olmak için yapılan  ve işe yaramayan eylemlerle karşılaşılabilmektedir. Misal sokakların temizliği iletiliyor ama burasının genişliği 15 mt yi aşıyor sokak değil cadde dolayısıyla büyükşehir belediyesi ilgileniyor deniyor ve büyükşehir belediyesine iletiyorsun cevap yok. 

Çevreyi çöpe boğan bir tadilatı iletiyorsun, tadilat bittikten bir ay sonra el cevap geldik baktık olumsuz bir durum görmedik!

Eğlence mekanını tüm mahalleyi gürültüye boğan ses kirliğini iletiyorsun, geldiklerinde nasıl oluyorsa mekan sesi kısıyor, ses ölçümü yapılıyor ve ses düzeyi normal sınırlarında cevabı veriliyor. Tipik "gözlerimi kaparım vazifemi yaparım veya yapar gibi yaparım" hadiseleri!

4.Devlet okullarındaki ses düzeyi! Okul yönetimine sabah törenlerindeki veya resmi bayram provalarındaki ses düzeyini tüm mahalleye değil sadece okuldakilerin duyacağı düzeye getirmesini rica etmek için yönetimi arıyorsun nedense telefonlara çıkan yok! Ve yine her nedense okul yöneticileri mutlaka toplantıda oluyor, telefona bakan kişi bana söyleyin ben iletirim diyor, ulaşmak güç, bin bir güçlükle bulduğunuz iletişim kanallarından e-posta veya cimer kanalıyla yazılı hale getirince, zabıtaya bildir diyor, zabıta ben onları uyardım ama o vazife ilçe milli eğitim müdürlüğünün diyor, kaç kurumla kaç yazışma zaman israfı! Oysa okul müdürünün bu sesi biraz kısın demesi veya sesi açan empati yapıp sesi biraz kıssa iş çözülmüş olacak! Liyakat, sorumluluk, görev bilinci, devletin sağladığı imkan ve kaynakları israf etmemek doğru yönde kullanmak gerekir. Tipik "gözlerimi kaparım vazifemi yaparım veya yapar gibi yaparım" hadiseleri!

Örnekleri çoğaltmak mümkündür. 

Adalet sistemin hızlı çalışması, sağlıkta fonksiyonel tedavi, bürokraside bu gün git yarın gel veya bu gün de yarın da gel yerine işin çözülmesi, sistem bozuk yarın gel, ilgililerin ulaşılabilir olması, muhatap bulunması, bulunan muhatabın işi problemi çözmesi, vatandaşın dürüstlüğü şiar edinen bir davranış içinde olması konularının aksini gösterir pek çok örnek verilebilir, herkesin yaşadığı tecrübeler de vardır. Ancak maksat hasıl olacağı için bir kaç örnek vermekle yetiniyoruz.  

Temennimiz ve dileğimiz; annelerin, babaların, çocukların, kamu özel tüm kurum çalışanlarının, toplumun tüm sivil yapı çalışanlarının, tüm fertlerin yapması gereken iş, görev, sorumluluk ve vazifelerini yapmış olmak için yapmak değil de, işi, görevi, vazifesi neyi gerektiriyorsa o şekilde ve gerçekten yapmak kültürünün en kısa sürede gerçekleşmesidir. 

Konuya ilişkin aşağıda başlıkları verilenler ile diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir.
1.Kadının aile ve iş hayatı 070825
2.ÜLKE'DEKİ BAZI TEMEL PROBLEMLER 250425
3.ÇOCUKLAR ve EĞİTİM 280325
4.Delaletten Çıkış Yolu 191024
5.Temizlik ve çöp 030624
6.Fonksiyonellik 2023
7.İŞ HAYATI, 200823
8.Ahlâk 120723
9.Liyakat (yine, yeniden, her zaman) 181022



7 Ağustos 2025 Perşembe

Kadının aile ve iş hayatı 070825

Bu yazımızda toplumda çalışan kadınların erkeklere nazaran ilaveten üstlendikleri yükler ve bu yüklerin yıpratıcı etkisine dikkat çekilmek istenilmiş ve yazının çerçevesi bu konu ile sınırlı tutulmuştur.

Çalışan kadınla ilgili bazı sorular soralım:

Bir eş veya anne olarak kadının kendisinden, eşinden ve çocuklarından beklentisi nedir?

Erkeğin eşinden beklentisi nedir?

Çocukların annelerinden beklentisi nedir?

Toplumun eş veya anne olarak kadından beklediği nedir?

Evli bir kadın çalışmak zorunda mıdır? Çalışmak isterse nasıl bir işte çalışmalıdır?

Kadının ve erkeğin fıtratlarına uygun olan nedir?

Bu konuda dinimiz, örfümüz ne söylüyor? Bunları biliyor muyuz, dikkate alıyor muyuz?

Bu soruların cevaplarını düşünürken çalışan evli bir kadının ev işleri olarak evde yapması gereken veya yapması beklenen iş görev ve sorumluluklara göz atalım:

Öncelikle sadece kendisinin değil ailenin tüm bireylerinin ortak yükü olan; ev işleri, evin temizliği, yemek yapmak, sofra kurmak, sofrayı toplamak, bulaşık, çamaşır, ütü, evi süpürme, silme, bebeği emzirmek, onunla ilgilenmek, onu beslemek, onu uyutmak, ağlamasını teskin etmek gibi işler, vazifeler, görevler kadından beklenir. Evin diğer üyeleri kocası, erkek çocukları ve hatta kızları bu işlere pek el atmazlar! Sadece annenin vazifesiymiş gibi görülür. Çalışan kadının kocasına nazaran bu kadar daha ilave iş yükü vardır.

Bu ev işlerini yapan çalışan kadın, çalıştığı iş yerine duruma göre servis, toplu taşıma veya aracıyla işe gidecek ve dönecek; yolda, trafikte veya iş yerinde iş arkadaşları veya amiri yada çalışanı yada müşterisi vb ile yaşayabileceği muhtemel olumsuzlukları, görünmeyen psikolojik bir yük olarak sırtlanacaktır. 

Bu psikoloji ile akşam eve dönen kadın yukarıda belirttiğimiz ev işlerinden bir kısmını yapmak durumunda kalacak, aile üyelerinin anne veya eş olarak beklentileri olacaktır.

Bu döngüde ev halkı ve işyerindekiler veya muhatap olduğu kişiler çalışan kadından, diğer yükleri göz ardı edilerek, belki de hiç düşünülmeyerek verimlilik ve performans beklenecektir.

Böyle bir ortamda çalışan kadının kendi görev ve sorumlulukları yanında eşinin evi geçindirme görev ve sorumluluklarını da üstlendiği en azından paylaştığı açıkça görülmektedir.

Evli olmayan çalışan kadın ise gerek kendi gerekse de erkeğin yapması gereken tüm işleri üstlenmektedir.

Emeklilik sonrası ise kadının ev ile ilgili yaptığı işler devam ederken erkek için bu söz konusu olmamaktadır.

Şimdi denilebilir ki; çalışan kadınlar, ekonomik özgürlüğünü kazanıyor, kendi ayakları üzerinde duruyor, kadın eve hapsolmuyor, ayrıca ev işlerini yapmıyorlar bu işleri yapacak birilerine ücretle yaptırıyorlar! Olabilir ancak bunun maddi ve manevi bir karşılığı da var. Tercih meselesi! Bilinçli bir fayda maliyet analizi yapılarak tercihte bulunulabilir.

Şimdi başta sorduğumuz sorulara dönelim:

Bir eş veya anne olarak kadın, güvenli ve huzurlu bir ortam ister. Bu ortamı aile ortamının sağlaması beklenir.

Erkek eşinden tatbikî güzel huyluluk yumuşaklık güzel geçim ister. Eşine sevgi ve muhabbet beslemek ister. Bunları yok edecek davranışlarla karşılaşmak istemez. Bunların karşılıklı olması gerekir.

Çocuklar da annelerinden sevgi, ilgi, muhabbet yanında, yanlarında bulunmasını ve kendisini hayata hazırlamasını ister. Hatta denir ki "anneyi eğitirsen toplumu eğitmiş olursun". Bu anlamda çocuğuna donanım kazandıracak ilk öğretmendir. Güzel bir aile ortamı, çocuğa ilk cevherleri kazandıracak ilk eğitim merkezidir.

Toplum ise kadından eş veya anne olarak güzel bir aile oluşturmasını bekler. Sağlam aile sağlam toplum demektir. Denir ki "yuvayı dişi kuş yapar", ailenin en önemli çimentosu bir anlamda eştir, annedir. Toplum; toplum içinde kadınlar eliyle yapılması gereken işleri onların eliyle yapılmasını da bekler.

Evli bir kadın dinimize göre çalışmak zorunda değildir. Hatta bırak çalışmayı ev işlerini, çocuğun emzirmesi dahi yapmak zorunda değildir. Ancak örfümüze göre ev işlerini kadınlar yapa geldiği için böyle devam etmektedir. Gönüllülük ilkesi ile yapılması mümkündür.

Evli kadın kendi isteğiyle veya zorunluluk vb hangi gerekçe ile olursa olsun çalışmak isterse ki nitekim toplumda kadınların yapması gereken işler de vardır, fıtratına uygun işleri tercih etmesi beklenir, kendi lehine olan, daha az yıpratıcı olan da bu yöndeki tercihler olacaktır. Bak bu işleri de kadınlar da yapabiliyor dedirtmek için veya istihdam edenlerin erkeğe göre daha az ücret ödedikleri kadınlara erkeklerin yaptıkları işlere yönlendirilmesi gibi sebeplerle çok ağır işlerde çalışmaması gerekir.

Bu konudaki aldatıcı söylem, reklam ve algılara kanmamak gerekir. Merhum Sezai Karakoç'un bir dizesi bunu özetler: "Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı, Günlere geldim, bunu bana öğretmediniz".

Kadının fıtratında sahiplenilmek, erkeğin fıtratında ise sahiplenmek vardır. Erkekler fiziken daha güçlüdür. Kadınlar iş ve davranışları ile erkek gibi, erkekler de kadın gibi olmamalıdır. Her iki cins fıtratlarına uygun yaşamalıdır. Bu şekilde yaşamak onları daha huzurlu kılar.

Dinimiz de örfümüz de kadının fıtratına uygun olmayan işlerde çalışmasına hoş bakmaz. Her ikisinin görev ve sorumlulukları farklıdır. Bunlar ilmihal kitaplarında detaylı olarak yer almaktadır. Erkek ailesini geçindirmekle mükelleftir. Bunları okuyup öğrenip ailedeki görev ve sorumlulukları aksatmayacak işleri tercih etmeleri beklenir. Aile ekonomik otaklık haline gelmemelidir. Kaldı ki tüm fertleri maaşlı olan ailelerin yakalayamadığı ekonomik özgürlük, bereket, huzur ve rahatı, sadece kocanın maaşıyla yakalayan aileler olduğunu unutmamak gerekir. Hayatı zorlaştırmadan, gereksiz yüklerin altına girmeden yaşamak insanı ferahlatır, kendisine alan açar ve hayatının kalitesini arttırır.

Netice itibariyle evli kadınlar yukarıdaki hususları dikkate alarak, çalışma veya çalışmamanın maddi manevi faydası ile yine maddi ve manevi maliyetinin analizini yaparak tercihte bulunmaları, fıtratlarına uygun helalinden bir hayat tarzı seçmeleri kendilerini madden ve manen daha huzurlu kılacaktır. Tercih muhatabına kalmıştır!

Konuya ilişkin aşağıda başlıkları verilenler ile diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir.

1.8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedir, ne değildir? 080314
2.Ailede yaşam alanını genişletmek 060816
3.Sağlıklı Evlilik, Sağlıklı Aile 250517
4.Bekar Kalmak veya Evlenmek 290717
5.Sağlıklı Aile Kampanyamız (Bir Sosyal Deney) 270520
6.Hayatın Hâl ilmi Nedir? Niçin Bilmemiz Gerekiyor? 081220
7.Evliliğin Hal-İlmi 130121
8.Evlilikte Tavır! 240521
9.Muhabbet 111121
10.İnsana yatırım 030122
11.Kadınlar 080322
12.Huzur 190622
13.Ev hanımları, sigorta, emeklilik 290722
14.Sevgi ve saygı 170922
15.Ailede huzur 240922
16.Aile üzerine 161022
17.Adalet 041122
18.Evlilikte de her şey mükemmel değildir, sıkıntılar olacaktır 231122
19.Mutluluk 091222
20.İŞ HAYATI, 200823
21.SADELİK 031223
22.ÇOCUKLAR ve EĞİTİM 280325
23.Evlilik ve Aile 240425




1 Ağustos 2025 Cuma

Birlik Şuuru 010825

Bu yazımda; "birliği" ortak hareket etme hali, "şuuru" da bilinç, farkında olma anlamını yükleyerek, "BİRLİK ŞUURU"nu "bilinçli olarak, farkında olarak, iyiliğin olduğu yönünde, ortak hareket etme niyeti ve bu niyeti gerçekleştirme" olarak tanımlıyorum.

Birlik şuuru; bir arkadaş grubu, bir aile, bir sülale, bir dernek, bir parti, bir köy, kasaba veya kent, bir toplum, halk, millet, bir ümmet, insanlık için söz konusudur. Birlik şuuru bunların her birini, aileyi, STK yı, toplumu, milleti ve ümmeti sağlam yapar ve güçlü kılar.

Birlik şuurunun çerçevesi, bir arada olan insanların tümünü kapsayacak payda ile belirlenmeli ve çizilmelidir. Dışlayıcı değil, kapsayıcı olmalıdır. Duruma göre esnek olabilmelidir.

Birlik şuurunun kapsamı, birlikte olan insanların ortak çıkarını, menfaatini, refahını, huzurunu, kalkınmasını gözetmelidir. Bölünmüşlük kalkınmanın, huzurun ve refahın düşmanıdır.

Birlik şuuru güvenliğin de teminatıdır ve "birlikten kuvvet doğar" sözü bunu teyit etmektedir. Bu anlamda caydırıcı bir rol oynar. Kimse müdahale etme cesaretini bulamaz, bulanlar ise hayal kırıklığı yaşar.

Birlik şuuru kaynakların israf edilmemesi, doğru ve verimli bir şekilde kullanılmasıdır. Bir yerde bölünmüşlük var ise düşünceler, mesai ve kaynaklar bu bölünmüşlüğü gidermek için harcanır. Birlik şuuru var ise kaynaklar kalkınmaya harcanır ki bu de herkesin yararınadır, çünkü refahının artması demektir.

Birlik şuuru kalkınmayı sağladığı gibi, maddi ve manevi olarak kalkınmış insanların birlik şuuru da yüksek olur. Böylesi insanların oluşturduğu aile, stk, toplum, millet ve ümmet sağlam bir kalkan veya kale gibi durur ve fitne, fesat, kaos, nifak denemeleri geri teper.

Söylenecek çok şey var ama burada nokta koyarak, geliniz bölünme, parçalanma, ayrışma, gereksiz tartışma, kaos, fitne, fesat, vb insanı boş yere meşgul eden bütün gereksiz yüklerden kurtularak birlik şuuru içinde hareket etmeye bakalım. 

İnancımızın gereği de budur, insanlığımızın gereği de budur. Hepimizin faydasına olan da budur.

Birlik ve birlik şuuru ile ilgili tespit, gözlem, analiz ve öneri içeren bazı notlarımız:

1.Birlik olmak tedbirli olmaktır! Bu gün moraller iyi, Özellikle; terörün engellenmesine, birlik ve beraberliğin artmasın vesile olur inşallah.(Cerablus). Gün birlik günü, meydanlar dolu. (23 Tem 2016).

2.Birlik olmak caydırıcı olmaktır! Dünyada Türkiye'ye ümit bağlamış çok ülke var. Bu ümitlerin boşa çıkmaması için Türkiye Dünyada söz sahibi olacak şekilde kalkınmak zorundadır.

Hollanda'da da yaşananlar içte ve dışta birlik ve beraberliğimizi güçlendirmelidir.

Dünya Müslümanları birlik  olmalısınız, yoksa Batı sürekli birinizi kanatmaya devam edecektir. (2017).

3.Aile olmak, birlik olmaktır, paylaşmaktır .Öyle olmalıdır. (2019).

4.Söylemlere dikkat ediniz lütfen? Bir arada olmaması gerekenler, parti ve örgütler; Ülke aleyhine nasıl aynı dili, hatta aynı kelimeleri kullanabiliyorlar?!! Üstelik Ülke içinde birlik sergilenmesi gereken günlerde.(2020)

5.Çalışmak, üretmek, maddi ve manevi olarak kalkınmak, ekonomik güç sahibi olmak ve birlik olmak zorundayız!

TBMM'de 4 partinin (AKParti, MHP, CHP, IP) ortak imzaladığı bildiriye HDP imza atmadı. Bu partiye üye olan veya oy verenler bir kez daha düşünmelidirler. Gün birlik olma günüdür.

Birlik olalım, gayretli olalım, kalkınalım! ABD ve Batının oyununa gelmeyelim! (2021).

2022:

6. İlim pazarından alış-veriş! İhtiyaç listesi! (kemalât, sekînet, nezaket, empati, liyakat, muhabbet, samimiyet, şükür, kanaatkarlık, irfan, konuşma, değerler, üretim, kalkınma, birlik, beraberlik, vb) Temin edelim, kalkınalım!

7.İslam Dünyası;
-Batı, ABD ve fitne prangalarından kurtulmalıdır.
-Filistin, Yemen, Myanmar, Suriye, Irak, Libya vb problemlerin çözümünde ortak hareket edebilmelidir!
-Politika ve önerileriyle dünya politikasında belirleyici olmalıdır!

2023:

8.Birlik olmanın çimentosudur, en geniş paydadır, İslam. Özellikle gönül coğrafyasında en sağlam çimentodur, İslam.

9.Siyaset üstü ve birlik sağlamamız gereken savunma sanayinin yüz akları olan icatların sergilendiği, mucit adaylarının çokça olduğu, Ankara'daki teknoloji festivali yani Teknofest'te muhalefetten veya muhaliflerden yüzler bulundu mu? Bilmiyorum! Ama olmalılar! Birlik zamanı!

10.Filistinliler birbirleriyle kenetlenmelidir! Daha fazla birlik olmaya ihtiyaçları var!

11.İslâm dünyası; birlik olur, Gazzeliler kadar da cesur olursa, İsrail ve ABD'ye haddini bildirir! Yoksa, bu iki ülkenin İslam ülkelerine saldırıları durmayacaktır! Gazze düşerse, başka ülkeler de aynı akıbeti yaşayacaktır!

2024:

12.İslam dünyasına ve vicdanlı ülkeler çağrım şudur; birlik olun ve ateşkese yanaşmayan, soykırımcı ve işgalci şu İsrail'i artık vurun! barış için, huzur için, insanlık için!

13.İslam dünyasını, İsrail zulmünün karşısında, Gazzelilerin yanında güçlü bir şekilde durmasını engelleyen nedir? Rabbim İslam dünyasına, mazlumun yanında, zalimin karşısında duracak irade, güç, yöneticiler ve bu konuda birlik nasip eylesin!

14.Bunlar Gazze'ye niçin Fransız? Oysa birlik olmak ve destek lazım! 

(Filistin’in yeni başbakanı Muhammed Mustafa oldu.Geçtiğimiz ay görevinden istifa eden Filistin Başbakanı Muhammad İştiyye’nin yerine Muhammed Mustafa atandı.Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Filistin yeni başbakanı Mustafa'yı yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi.-Basın)

15.Gerek iktidar ve gerekse muhalefetin; Ülke birlik ve beraberlik içinde kalkınır ve güçlü olursa, oluşan fayda ve refahtan herkesin pay alacağını, aksi durumların, üretimsizliğin Ülkeyi geri götüreceğinin farkında olarak hareket etmeleri beklenir.

16."Ülke için, insandaki "birlik şuuru" "bilgi" kadar önemlidir. Bu ikisi birlikte olduğu takdirde kalkınma hız kazanır. Olmaz ise yozlaşma artar!"*

17."Milli gelir devamlı artsa ve adil paylaşım olsa bile, manevi hedeflerin yok olması ve maddi tatminin doygunluk ve bıkkınlık sağlamasından kaynaklanan gayesizlik, bir ülkede kültür birliğinin kendiliğinden çözülmesine sebep olabilir."*

18."Az gelişmişlikten kurtulmak için; iktisadi kalkınma ve sosyal adaletin sağlanması yanında, birlik şuuru oluşturulması ile maddi ve manevi hedeflerin bağdaştırılması zaruridir.*

19."Bir ülkede iktisadi şartlar bozulduğu takdirde, birlik şuuru mevcut değilse, hiçbir maddi tedbir fertleri şahsi menfaatlerinin peşinde koşmaktan ve bu uğurda kendileriyle temas halindeki fert ve grupları ve bütün cemiyeti aldatma alışkanlığından men edemez!"*

20."Piyasa istikrarının sağlanması için, fert ve toplum arasındaki, birlik şuurunun, ahengin, güvenin, ahlâkın yeniden hayat bulması gerekmektedir."*

21."Osmanlıda, mutasavvıflar, dini tatbikatı manevi manada zenginleştirmişler, dinin sadece ibadet şekillerinden ibaret olmayıp asıl cevherinin ahlakta toplandığını ispat etmişlerdir.

Osmanlıda "tasavvuf felsefesi", fertlerin benliğe bağlı olmaktan çıkarak topluma hayırlı birer birim haline gelmelerine ve Vakıf gibi hayır gayelerine yönelmelerine vesile olmuştur. Piyasada fiyat istikrarı için bu felsefeyle birlik şuuru oluşmalıdır."*

22.İsrail ve ABD ortak yapımı bir katliam daha! İslam dünyası ve Müslümanlar ne zaman uyanacak, birlik şuuruyla ne zaman hareket edilecek ve bu hadsizlere haddi ne zaman bildirilecek? 

(İsrail Nusriyat kampını kana buladı: 4 rehine için 274 Cinayet-Basın)

23 Kıbrıs'ta zulmün son bulmasına vesile olan herkese teşekkürler! 1963-1974 döneminde Kıbrıs'ta yaşananlar unutulmamalıdır. Birlik olmakta dirlik ve çözüm vardır! Taraflar iki devletli çözüme katkı sunulmalıdır!

2025:

24.Müslümanlar ve İslam devletleri birlik olup caydırıcı bir güç oluşturmadıkları ve öyle davranmadıkları sürece, Gazze'de olduğu gibi, Dünyanın birçok yerinde zulüm görmeye devam edeceklerdir!

25.NATO bize maliyetten başka bir şey de yüklemiyor! Dolayısıyla İslam ve Türk devletleri ile savunma amaçlı ortak bir askeri birlik kurulmalı! Adalet, masumu kollamak, zulme engel olmak vb DEĞERLERİMİZLE Batı değerleri örtüşmüyor!

26."Gazze için el ele ve birlik şuuruyla hareket edilirse" ABD geri adım atacaktır!

27.Evet "birlik şuuru" ile birlikte adım adım tarihi misyona yaklaşılıyor. Bunun olumlu etkileri sadece bölgede değil küresel düzeyde de özellikle mazlum coğrafyalar da daha fazla hissedilecektir. Bu şuurun dışında kalanlar oyun dışı kalır!

28.Yazık! Birlik şuuru ile hareket etmek gerekirken, bunlar ne zaman akıllanacak ve ABD, İsrail, Rusya, İran AB gibi ülkelerin gemilerine binilmeyeceğini ne zaman öğrenecekler? 

(Suriye/Lazkiye Kıyı kesimlerinde, Suriye Milli Ordusu’na saldıran Esad destekçisi Şii Şebbihaların içinden geçmek için gerekli takviyeler yapılıyor!-Basın).

29.İslam dünyasının, Dünyadaki mazlum Müslümanların hakkını koruyacak, gerektiğinde birlik halinde İslam dünyasını harekete geçirecek bir başa ihtiyacı vardır. Bu halifelik de olabilir, güçlü bir İİT da olabilir.

30.Türkiye, tekrar "tarihi misyonunu" ne zaman üstlenecek? "Birlik şuuru" bu misyonu engellemek isteyenleri etkisiz kılar mı?

*(Sosyolojik Açıdan Eğitim Yolu İle Kalkınmanın Esasları-Prof Dr Amiran KURTKAN, İstanbul-1977)

Konuya ilişkin aşağıda başlıkları verilenler ile diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir.

1.Terörü bitirelim-2015
2.Birlik olmak (Kendi Tarafında Olmak) Çok mu Zor?-2015
3.Kalkınma Şuuru-2017
4.Ön Yargılar (Ezber, kalıplaşmış, kopya yaklaşımlar)-2020
5.18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi-2021
6.ABD ve Batı’nın Emelleri!-2021
7.Fonlayan ve Fonlananlar-2021
8.Muhalefet ve muhaliflik-2021
9.İnsana yatırım-2022
10.Kalkınma-I 2022:
11.İlim pazarından alış-veriş!-2022
12.Münafık!(lık!)(lar!) (Nifak ehli!)-2022
13.Değerlerimize yabancılaşanlar, yabancılaştıranlar!-2022
14.Huzur-2022
15.Aile üzerine-2022
16.Kalkınma-II 2022
17.Fitnecilik, Fesatçılık, Psikolojik Harp!-2023
18.ABD ve Batı-2023
19.Ön Yargılı ve Müzmin Muhaliflik Tavırları-2023
20.TERÖR!!! 2023
21.Filistin'de İsrail Zulmü Hep Vardı!-2024
22.Eğitim yolu ile kalkınmanın esasları kitabından bir kaç not-2024
23.Sessiz Reformlar ve İtibarsızlaştırma Söylemleri-2024
24.ÜLKE'DEKİ BAZI TEMEL PROBLEMLER-2025
25.Terörsüz Türkiye-2025
26.Darbeler-2025
27.İsrail'in Filistin/Gazze Suçları!-2025



13 Mayıs 2025 Salı

Evlilik ve Aile 240425:

Evlilik dinimizde teşvik edilmiştir. Evlilik öncesinde, evlilik sırasında ve evlendikten yani Aile olduktan sonraki durumlarda yapılması ve dikkat edilmesi gereken hususlara ilişkin muhtelif yazılar yazdık. Bu yazılara blog adresimizden  ulaşılabilir. 

Bazıları:

1.Evlilik Süreci (Gözden Geçirilmiş) (2015-2020).

2.Evlilikleri kolaylaştırmak (Adıyeler) (2015).

3.Evliliği Olumsuz Etkileyen Davranışlar (2016).

4.Evliliği Olumlu Etkileyen Davranışlar (2016).

5.Büyükler evlendirmek isterken, gençler niçin nazlanır? (2016).

6.Gül Hikayesi (2017).

7.Sağlıklı Evlilik, Sağlıklı Aile (2017).

8.Bekâr Kalmak veya Evlenmek (2017).

9.Evlilik Öncesi İzlenecek Yol (Evliliği Zorlaştıran İnsanın Kendisi mi?) (2017).

10.Sağlıklı Aile Kampanyamız (Bir Sosyal Deney) (2020).

11.Geç Evlenme (video)(2020).

12.Evliliğin Hâl İlmi (2021).

13.Evlilikte Tavır (2021).

14.Üslup (2022).

15.Ailede Huzur (2022).

16.Aile Üzerine (2022).

17.Evlilik Üzerine (2022).

18.Evlilikte her şey mükemmel değildir, sıkıntılar da olacaktır (2022).

#evlilik #aile #alinuralca #HayatınİçindenAnalizler #AdıyeKültürü



23 Kasım 2022 Çarşamba

Evlilikte de her şey mükemmel değildir, sıkıntılar olacaktır 231122:

Dünyadaki hiçbir şey insanı ve insan nefsini tam olarak tatmin etmez. Her zaman bir şeyler eksik kalır veya insan öyle zanneder ya da oldukça olmayanı ister ve bu isteklerin ya da beklentilerin sonu gelmediği gibi tam olarak ne istediğini de bilmez.

Evlilik de insanın dünyadaki hayatının bir parçasıdır, aynen aile hayatı, okul hayatı, iş hayatı, sosyal hayatın diğer ortamları gibi. İnsan hayatı ne ise evlilik hayatı da onun bir türevidir. Yani mutluluklarıyla mutsuzluklarıyla, huzuruyla huzursuzluklarıyla, başarılarıyla başarısızlıklarıyla hayatta yaşanan şeyler evlilik hayatında da yaşanır.

Dolayısıyla evlilik hayatının her anının, mutlu ve huzurlu geçeceği beklentisi oluşmamalıdır. İnsan, dünya hayatında yaşadıklarının her birinden bir parçasını da evlilik hayatında yaşayacaktır. Bu gerçeği bilmek gerekir. Çok aşırı ve mükemmel bir beklenti içerisine girmemek gerekir.

Zira, insanlar hayallerini bağdaştırdıkları kişi ile evleniyor ama mutlu olamıyorlar niçin? Çünkü mutluluğun reçetesi sadece hayaller değil; gerçekçi yaklaşım, mantık, kültür, denklik, beklenti, sevgi, saygı, huy güzelliği, hoşgörü gibi pek çok faktörü de içerir

Hayatta her şey bir ölçü ve dengede yaratıldığına göre evlilikte de bir denge vardır ve insan hayatını düzene koyan bir kurumdur. Evlilikte dengeyi gözetmek gerekir. Evlilik Allah’ın (cc) emridir ve Peygamber Efendimizin (sav) sünnetidir. Bunun için evlenmek gerekir, zamanında evlenmek ve evlendirmek gerekir, düğün merasimlerini ve masrafları abartmamak gerekir, evlilikleri kolaylaştırmak gerekir.

Niçin evlenmek gerektiği, evlilik öncesinde, evlilik sırasında yani nikahta ve evlilikte yani aile yaşantısında dikkat edilmesi gereken hususlar, ilmihal kitaplarında ve bu konuda yazılmış kitaplarda detaylıca konu edilmiştir.

Bu kaynaklardan, evlilik tercihinde dikkat edilecek hususların neler olduğu, nikahın ne anlama geldiği, karı kocanın ve diğer aile üyelerinin görev ve sorumluluklarının ne olduğu gibi hususlar öğrenilirse, evlilik sürecinde nasıl davranılacağı da öğrenilmiş olur ve daha kolay, sağlıklı ve problemsiz evliliklerin yapılma ihtimali artar.

Evlilik sorumluluğu sadece bekarların1 kendilerine ait değildir. "Bekarlarınızı evlendirin" emri 2 bekarların ana, baba eş dost akraba ve arkadaşlarını sorumlu tutmuyor mu? Destek olmak lazım, vesile olmak lazım.

Evlilik ile ilgili söylenen olumsuzluklar evliliği geciktirmemelidir. Yukarıda belirttiğimiz hususlar ışığında uygun aday olduğunda değerlendirilmelidir.

Hayatta olduğu gibi, insan evlilik sırasında da bazı sıkıntılarla karışılacaktır. Bu sıkıntılar yine yukarıda belirttiğimiz kaynak bilgiler çerçevesinde hal yoluna bakılmalıdır. Karı koca sıkıntıyı tek başlarına aşamıyorsa, bu eşler yalnız bırakılmamalı ve yakınları devreye girmeli hakemlik3 vazifesini yerine getirmelidirler.

Evlilik hayatı insana, helal dairesinde yaşama imkanı sunar, dolaysıyla geciktirmeyelim, gayretli olalım, destek olalım, kolaylaştıralım.

Hayırlı, huzurlu, muhabbetli, sevgi-saygı çerçevesinde dengeli evlilikler dilerim.

Evlilikle ilgili aşağıda balıkları verilen ilgili yazılarımız ile diğer yazılarımız; ali nural (alinuralca) blog adresindedir:
1.Evlilik Üzerine (2022).
2.Aile Üzerine (2022).
3.Ailede Huzur (2022).
4.Üslup (2022).
5.Evlilikte Tavır (2021).
6.Evliliğin Hâl İlmi (2021).
7.Geç Evlenme (video)(2020).
8.Sağlıklı Aile Kampanyamız (Bir Sosyal Deney) (2020).
Ayrıca “Hayatın İçinden Analizler” ve “Adıye Kültürü” isimli kitaplarımızda da yer alan yazılarımız:
9.Evlilik Öncesi İzlenecek Yol (Evliliği Zorlaştıran İnsanın Kendisi mi?). (2017).
10.Bakar Kalmak veya Evlenmek (2017).
11.Sağlıklı Evlilik Sağlıklı Aile (2017).
12.Gül Hikayesi (2017).
13.Büyükler evlendirmek isterken, gençler/bekarlar niçin nazlanır? (2016).
14.Evliliği Olumlu Etkileyen Davranışlar (2016).
15.Evliliği Olumsuz Etkileyen Davranışlar (2016).
16.Evlilikleri kolaylaştırmak (Adıyeler) (2015).
17.Evlilik Süreci (Gözden Geçirilmiş) (2015-2020).

1Evlenen imanının yarısını kurtarmış olur, kalan yarısında ise Allahtan korksun” (Teberani).

2İçinizden evli olmayanları, köle ve câriyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir.” (Nur Suresi:32).

3Eğer karı kocanın birbirinden ayrılacaklarından endişe ederseniz, o vakit, kendilerine erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf işi düzeltmek isterlerse, Allah onları uyuşmaya muvaffak buyurur. Şüphesiz Allah alîm ve habîrdir (her şeyi bilir, bütün maksatlardan haberdardır).” (Nisa, 4/35).



16 Ekim 2022 Pazar

Aile üzerine 161022:

Bu yazımızda aile kavramından karı koca ve çocuklardan oluşan birimi dolayısıyla, sözlükteki tanımlarından; "evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik; ev, familya" tanımını esas aldık. 

Konuya ilişkin muhtelif notlarımız:

1.Evliliğin hal ilmi bilinmeden evlilikler yapılıyor, mesainin çoğu sağlıklı aile kurma çabası yerine, maalesef düğün ritüellerine harcanıyor gibi! Aksi olmalı. Yani hal ilmi öğretilmeli ve asıl çabalar sağlıklı aile kurma yönünde sarf edilmeli.

2. Aile kuruyoruz ama eş seçiminde başarılı değiliz! Eğitimde güzel ahlak, adalet, merhamet, yardım, nezaketi vb öğretmiyoruz! Dini öğrenmiyoruz, ya taklidi yaşıyoruz, ya bilmeden reddediyoruz! Kazanmadan harcıyoruz! Siyaseti sihirli değnek gibi görüyoruz!

3.Evlenecek gençler/bekarlar; evlilik konusundaki önceliklerinizi gözden geçiriniz, esasa taalluk etmeyen, sonradan anlamı olmayacak hususlara takılıp kalmayınız, sağlıklı aile kurmayı öncelikleyiniz.

4. Evlilik öncesinde, gençlerin ve bekarların; sağlıklı evlilik ve sağlıklı aile konusunda "ön hazırlık yapmaları", ciddi bir ihtiyaçtır. 

5.Aile içinde muhabbetli olabilmek ve evliliği güzel sürdürebilmek için evlilik öncesine daha çok yoğunlaşıp, gerçekçi tercihlerde bulunmak lazım.

6.Dürüstlük, samimiyet, kalite, edep, kısaca güzel ahlâk her bir birimi (aile, şirket vb) uzun ve sürdürülebilir kılar.

7.Ailelerin ve eğitim kademesindeki her bir kurumun/birimin birinci vazifesi iyi insanlar yetiştirmek olmalıdır.

8. İnsan ve ahlak düzelirse her şey düzelir, bunda ailenin, okul ve öğretmenlerin payı önemlidir.

9. Ailelere bakın, sanki eşler arasındaki merhamet azalmış sabır, sevgi ve saygının yerini, hemen tepki göstermek, öfke göstermek, sözle veya psikolojik ya da fiziki şiddet göstermek yer almış!

10.Güzel aileler kurulmalı. Güzel ahlak, adab-ı muaşeret kuralları öğretilmeli ve hayata geçirilmeli.

11.Nezaket (adab-ı muaşeret) kurallarına göre davranmaları için; çocuklara aile ve okullarda... büyüklere de üyesi oldukları STK lar aracılığıyla kurslar verilmeli... kamu spotları olmalı.

12.Sağlıklı bir toplum için; sağlıklı aile kurmayı ve evliliği kolaylaştırmak, teşvik etmek, aileyi korumak, gereklidir. Sağlıklı aile yapısını zedeleyen programlar, diziler, filmler ve varsa yasal düzenlemeler de ıslah edilmelidir.

13.Aile değerlerini istismar eden artist, sanatçı, program yapımcısı vb sevimli gösterilmemeli, yaptıkları da!

"Pis şeyler pis olanlar içindir, pis olanlar da pis şeylere layıktır. Temiz şeyler temiz olanlar içindir, temiz olanlara da temiz şeyler yakışır..."(Nur/26).

14.Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Kanunun kendisine tanıdığı yetki, görev ve sorumlulukları içerisinde görevlerini yürütmelidir. Bakanlık aileyi korumaya yoğunlaşmalıdır.

15.Topluma yön veren; aile, eğitim, din, ekonomi, siyaset, hukuk, spor, sanat, gibi alanlarda, a).fertler nasıl davranmalı? b).bunlar toplumda nasıl şekillenmeli? sorularına yol gösterici cevaplar bulunması için sosyal bilimlere önem verilmeli. Bu konularda sosyologlar yetişmeli!

16.Kitap okumayan insanın bahanesi de (devlet, aile çevre şu bu) çoktur! Oysa bir kitap alıp okumayı engelleyecek insanın kendisinden başka hiç bir engeli yoktur.

17.Evinde çocuk yetiştiren anneleri sigortalı yapacak projeler geliştirilse ya!

18.Yardımlar; çalışan anneye mi, evde çocuğu yetiştiren anneye mi yapılmalı? Esasında asıl ihtiyaç/amaç iyi çocuk yetiştirmek değil midir?

19.Öncelik sağlıklı aile kurulmasına verilmelidir. Sağlıklı aile=sağlıklı birey=sağlıklı toplum.

20.Karı veya koca, her biriniz, eşinizi; huzur ve mutluluk bulduğunuz varlık olarak görüyor musunuz? 
Veya Karı veya koca her biriniz, kendinizi, eşinize huzur ve mutluluk veren biri olarak görüyor musunuz? 
Menfi ise telafi etmeye bakınız.

21. İşinize yaramayacak, kullanmayacağınız, fonksiyonel olmayan düşünce, iş, eşya ve boş uğraşlardan kurtularak kendinize özel, eşinize ve ailenize ise ortak bir yaşam alanı oluşturun.

22.Galiba kadirşinaslığı ve şükrü; kendimiz, ailemiz, akraba, komşu, iş-okul-arkadaş çevresi ve tüm sahip olduklarımız, zenginliğimiz için biraz ihmal ediyoruz!

23."Arkadaşlarının ve aile efradının kusur ve eksikliklerini söylemek gıybettir. Gıybeti iki şey önleyebilir; a)kendi halini, kusur ve eksikliklerini düşünmek. b)kusursuz insan olmadığını bilmek" (İhya).

24.Uzun vadede de ticaret, davranış, tüketim gibi her bir alandaki ahlaki yozlaşmanın önlenmesi ve yaşanmaması için, ailede, eğitim hayatında, insana esaslı yatırım yapılmalıdır.

25.Kültürümüzde, aile, iş ve sosyal hayatımızda, taklitçilik ve yozlaşma ile mücadele edelim, değerlerimize uygun bir medeniyet inşa edelim.

26.Fert, aile, toplum, devlet, stk, üniversite, belediye, iktidar, muhalefet olarak çalışmak, maddi ve manevi alanda üretmek, kalkınmak zorundayız! 

27. "Evlilikte gayret, aileyi korumaya yönelik bir duygu iken, onun vesvese ve hastalık hâline getirilmemesi lâzımdır. Çünkü bu hâlde, aileyi koruyucu değil, yıkıcı bir his durumuna gelir ve hem erkeğin psikolojisini bozar, hem de kadına haksızlık ve saygısızlık yapılmasına sebep olur. Bu itibarla erkek, İslâm’ın namusu koruma konusundaki emirlerini uygulamalı, ondan sonra da kesin olarak yüz kızartıcı bir şey ortaya çıkmadıkça kuruntulara dayanan ihtimallere yer vermemelidir."(İhya).

28.Bazı sermeye çevrelerinin gündemi; nüfus planlaması kampanyası, gezi olaylarına destek ve şimdi İstanbul Sözleşmesi! 

İstatistikler sözleşme sonrası kadına şiddetin arttığını gösteriyor. Bırakın kadını ve erkeği ayrı ayrı gündem yapmayı, hep birlikte aile kurumuna sahip çıkalım, destek verelim.

29.Geliniz suçları hep beraber önleyelim, nasıl mı? Aile olarak, toplum olarak, devlet olarak bir ucundan tutalım ve; İNSANA ve güzel AHLAKA maddi ve manevi alanda yatırım yapalım, iyi bir SİSTEM kuralım ve caydırıcı YAPTIRIM getirelim.

30.Her türlü şiddete hayır, fiziksel ve psikolojik şiddete hayır. Aile içi şiddete hayır. Sadece kadını veya sadece erkeği değil tüm aileyi, koruyalım, o zaman ailenin tüm üyelerini de korumuş oluruz.

31. Anneler, babalar, aileler, okullar, kurumlar, bakanlıklar, kısaca tüm toplum; insana maddi ve manevi yatırım yaparak, her türlü şiddeti önlemek mümkündür.

32."Her bir yerde (ülke yönetiminde, iş yerinde, aile içinde, dernekte, kooperatifte, şirkette vb) işleri bir veya bir kaç kişinin üstüne yıkacağımıza, geliniz bir işin ucundan da biz tutalım".

33.Boşanmayı teşvik eden yasal düzenlemeler düzeltilmeli... sağlıklı aile kurmaya yönelik programlar uygulamaya konulmalı.

34.Yok olmanın eşiğinde olan toplumlar (övünerek, kasılarak, oynayarak) kendilerini kandırmaktan vaz geçmeliler! Hayat felsefesi ve tarzlarını gözden geçirmeliler. Gündemlerinde; aile kurmak, çalışmak, üretmek ve böylelikle medeniyet ve kültürü yaşatmak olmalı.

35. "595. Milli ve manevi değerlerimiz ile sağlıklı nesillerin devamını ve aile kurumunu tehdit eden yönelimleri özendirecek tüm faaliyetlere karşı mücadele edilecek ve bu alanda toplumsal bilinç güçlendirilecektir." (11.kalkınma planı).

36.Çok marjinal olayları ve garibanları günlerce TV ekranlarında tutan; bayan sunucuların yaptığı programlar son bulmalı. Zira; Kötülüğü yayar halleri var! Ahlak, aile ve toplumun değerlerine zararları var!

37.İstanbul Sözleşmesi; aile, toplum ve inanç değerlerimize aykırı hükümler de içeriyordu ve bu ön plana çıkarıldı, fonlandı. Bu toplumun değerlerini gözeten ve özellikle aileyi koruyan daha güzel düzenlemeler pekâlâ yapılabilir.

38.Çevre temizliği konusunda yapılabilecekler; kamu spotu yapma, aile ve okul eğitimleri, kendi kirlilikleri ile yüzleştirme, temizlik bilinci oluşturma, çevre temizliği genel müdürlüğü kurma, bu konuda etkin STK'lar kurma, ... .

39. Beş adet çöp kutusunun yanında çöplerini masada bırakıp gitmek! Bu nasıl bir kültürdür? Bunu yapan insanlar, aileden, çevreden, okuldan nasıl bir eğitim alıyor veya almıyor? Nedir bu çöpü kutuya atmama direnci! Çevreyi kirletme, başkasına yük bindirme kültürsüzlüğü! (2018).

40."Ailelerde huzuru bozan en önemli eksiklik, aile üyelerinin evlilik ve aile ile ilgili hak, yükümlülük ve sorumluluklarını bilmemeleri, bilenlerin ise bildiklerini hayata geçirmemeleridir veya unutmalarıdır yada ihmal etmeleridir!"

41.Sağlıklı Aile Kampanyamız (Bir Sosyal Deney) 2020: Sağlıklı aile ve toplum için bir kampanya başlattık. Bu bir sosyal deneydi. Eposta, messenger, whatsapp, telefonla arama, mesaj, grup paylaşımı şeklinde ilettiklerimin 20 de birinin imzası yeterdi. Ama maalesef destek çıkmadı! 

Yani şikayet eden ama çözüm için bir imza dahi atmayan bir toplumuz!

Aile ile ilgili önceki bazı yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresimizdedir.
1.Ailede huzur-2022
2.Ev hanımları, sigorta, emeklilik-2022
3.Huzur! (kişi, aile, toplum, dünya...) 2022.
4.Kadınlar-2022:
5.Evlilikte Tavır!-2021
6.Evliliğin hal ilmi-2021
7."Hayatın İçinden Analizler"-2021
8. “Adıye Kültürü”-2021
9.Sağlıklı aile Kampanyamız (Sosyal Bir Deney)-2020



11 Ekim 2022 Salı

Evlilik üzerine 111022:

İnsanın evlenmesi dinimizde ayet ve hadislerle teşvik edilmiştir. Evlilik öncesi ve evlilik sırasında yapılması gerekenlerle ilgili muhtelif yazılar yazdık. Bu yazılara bloğumuzda ulaşılabilir. Bu yazılar dışında kalan, muhtelif zamanlardaki not, gözlem, analiz ve önerilere aşağıda yer verilmiştir. 

1."İçinizden evli olmayanları, köle ve cariyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler, Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir."(Nur: 32).

2."Kişi evlendiğinde dininin yarısını tamamlamıştır. Diğer yarısı için de Allah'tan korksun" (HŞ).

3.Hayatın üç önemli evresi; doğum, evlilik ve ölümdür. Dinimizde evlilik teşvik edilmiştir. Evlilik sünnettir. Dini ve sosyal bir vecibe olarak evlenmek gerekir. Toplumun geleceği için de gereklidir. Bir görevdir. Sağlıklı evlilik için sağlıklı tercih gereklidir.

4.Sağlıklı evlilik için; evliliğin hal-ilmini, ilmi-halini öğrendikten sonra evlenmek ve evlendikten sonra da uygulamak gerek!

5.Evliliğin ilmihal bilgilerini bilen bekarlıkta ısrar etmez. Sağlıklı tercih, kendi şart ve gerçeklerine göre, denklik gözetilerek yapılan tercihtir. Bekarlık sultanlık değildir, sağlıklı evlilik huzurdur. (Evliler, bekarlara nazaran daha mutludur-2018-Tüik).

6.Sağlıklı ve sağlam toplum için, sağlıklı ve sağlam aileler ve sağlıklı ve sağlam evlilikler şarttır.

7.Dilin yaşaması için çocuklar yetişmeli, Çocukların yetişmesi için aileler kurulmalı, Ailelerin kurulması için evlilikler artmalı, Evliliklerin artması için sağlıklı evlilikler kolaylaştırılmalıdır.

8.Evlilikte nasip ve kısmet gayrete bağlıdır. Niyetli ve cesaretli davranmak gereklidir. Unutmayalım, sağlıklı toplum sağlıklı ailelerden oluşur.

9.Evlenin zira; evlilik biterse ahlak biter, evlilik biterse aile biter, aile biterse çocuk biter, çocuk biterse toplum biter! Fıtrata uyan evliliktir. Evlenmeyin diyenlere boş verin. Sünnete uyun ve sünnete uygun evleniniz.

10.Evlilik prosedürlerini zorlaştırmayalım, sadeleştirelim, kolaylaştıralım.

11.Eş adayları, aileler ve toplum evlilikleri zorlaştırmamalıdır. Düğün formaliteleri azaltılmalı, düğünler sadeleştirilmelidir. Nikah ve bir ana yemek yeterlidir. Düğünlerdeki israfı önleyecek (yasal düzenlemeler dahil) gerekli tedbirler alınmalıdır.

12.Sade törenleri tercih eden gençler de var onları tebrik ediyorum. Gençler! Siz istemez iseniz anne-babanız da yap(a)maz. Anne-babalar farkında olmadan uygulamalarınızla evliliği zorlaştırmayın, kolaylaştırınız.

13.Sade düğünler tercih edilmelidir!

14.Evlilik öncesinde asıl çabalar; törenler/ritüeller yerine evliliği sağlam temeller üzerinde inşa etmek için gösterilmelidir.

15.Maalesef yakın zamanda düğünlerde çoğunlukla müşahede ettiğim husus; evlilik törenlerinin kolaylaştırılması yerine; düğün ayarında salonda nikah, düğün ayarında salonda nişan, iki ayrı şehirde düğün, iki tarafın yarıştığı alış-veriş gibi gereksiz uygulamalardır.

16.Evlilik sırasında çok gereksiz harcamalar yapılıyor. İsraftır.

17."Adalet" eksenli hayat! Adalet eksenli/temelli; her bir iş, evlilik, arkadaşlık, şirket, kurum, devlet uzun vadede, sağlıklı, sağlam, güvenilir ve sürdürülebilir olacaktır.

18.Evliliği Allah'tan korkan ile yapınız, anlaşırsanız mutlu olursunuz, anlaşamassanız Allah korkusu zulmü engeller!

19.Evlilik için statü, etiket vb'ne takılmamalı. Hayata bakışta uyum aranmalıdır.

20.Toplumun aklıyla dalga geçen "Evlilik Programları" kaldırıldı çok şükür. Stilim vb toplum değerlerine ters tüm programlar için sıra RTÜK'te.

21.Evlilik öncesine daha çok yoğunlaşıp, gerçekçi tercihlerde bulunmak lazım. Aile kurunca da, aile içinde muhabbetli olma ve evliliği güzel sürdürme derdinde olmak lazım.

22.Gözle görünen güzeli, beğenip tercih etmek kolay olanıdır, sen gönlü güzel olanı gönülden ara ve tercih et.

23.Boşanmayı teşvik eden yasal düzenlemeler düzeltilmeli... sağlıklı aile kurmaya yönelik düzenlemeler uygulamaya konulmalıdır.

24.Bir kişinin yalnızken çevreye davranışı, evlilik için bir karine olabilir. Çevreye nasıl davranıyorsa karşısındakine de öyle davranacaktır!

25.Evlilik ve aile... "593.6. Evliliklerin artmasını ve devamlılığını teşvik edici eğitimler ve danışmanlık hizmetleri yaygınlaştırılacaktır." (11kalkınmaplanı).

26. Evlilikte insanın kendine kıymet verene değil, kıymet vermeyene yönelmesi hatadır. Çünkü mutsuzluk üzerine yatırım yapmıştır.

27.Niçin evlenmek gerekir? Allah'ın emri, Peygamberimizin sünneti, Sorumluluk, ev idaresi, Evlat (salih) yetiştirmek, Akraba, yakınları çoğaltmak, Nefis mücahedesi yapmak, Şehveti teskin için evlenmek gerekir.

28.Eş adayları, olmayacak beklentilerle, gönüllerine zulmetmemeli ve denkliği gözetmelidirler.

29. a).2020 yılında; evlenmeler son on yılın en düşük seviyesinde kaldı. Boşanmalar önceki son iki yıla göre azaldı. (TÜİK).

b). 2021 yılında, 561 bin 710 çift evlenirken,174 bin 85 çift boşandı. Önceki yıla göre evlilikler %15, boşanmalar ise %27 arttı. 165 bin 937 çocuk velayete verildi. (TÜİK).

30.Sulh yapmak; boşanmaktan, aileyi yıkan en kutsal bağlardan birini koparan itilaf ve anlaşmazlıktan, daha hayırlıdır.

31. Anadolu medeniyetleri müzesindeki M. Ö. 19-18 yy da Asurlu "İdi-Anan" ile Anadolulu "Anana"nın evlilik belgesi, evlilik sözleşmesine tarihten bir örnektir.

32.Dünyanın farklı yerlerindeki toplumlar benzer adetlere sahip olabiliyor. "Kendi kabilesinden evlenmeyen Afrikalılar var".

Evlilik ile ilgili aşağıda balıkları verilen yazılar ile diğer  yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir.

1.Ailede huzur-2022.
2.Evlilikte Tavır-2021.
3.Evliliğin Hal İlmi-2021.
4.Geç Evlenme-2020
5.Gelinlik (fonksiyonel, sade, tekrar giyilebilir) -2018
6.Bekar kalmak veya evlenmek-2017.
7.Sağlıklı Evlilik, Sağlıklı Aile-2017
8.Evliliği Zorlaştıran İnsanın Kendisi mi?-2017
9.Evlilik Süreci 2015 (Gözden Geçirilmiş-2020).
10.Evlilikleri Kolaylaştırmak (Adıyeler) 2015.

(Not: Evlilik ile ilgili muhtelif tarihlerdeki notlarımızdan derlenmiştir)






24 Eylül 2022 Cumartesi

Ailede huzur 240922:

Ailede eşlerin ve aile üyelerinin her birinin hak, görev ve sorumlulukları vardır. Bu hak, görev ve sorumluluklar aile hayatı ile ilgili hemen hemen her şeyi kapsar. Bu hak, görev ve sorumluluklar ilmihal kitaplarında yer aldığı gibi bu konulara ilişkin çok sayıda yayınlanmış kitap da mevcuttur. 

Evlilik öncesinde eş adaylarının bu hak, görev ve sorumlulukları öğrenmesi önerilir. Keza ailede, evlilikte bir huzursuzluk yaşanıyorsa bu bilgilere rücu edilmesi de önerilir. Zira bu hak, görev ve sorumluluklara uyulması evliliği dengede tutar, ailede huzuru tesis eder.

İşte, ailelerde huzuru bozan en önemli eksiklik, eşlerin ve aile üyelerinin evlilik ve aile ile ilgili hak, yükümlülük ve sorumluluklarını bilmemeleri, bilenlerin ise bildiklerini hayata geçirmemeleri veya unutmaları yada ihmal etmeleridir!

Eşlerin temel hak ve sorumluluklarını yerine getirmeleri huzurun temel taşıdır.

Aksi hal huzursuzluklara gebe olmakta ve huzursuzluk hal, tavır, davranış ve sözlere yansımaktadır.

Temel hak ve sorumluluklarını yerine getirmeme yani huzursuzluk durumu, eşin kendisinden, karşı taraftan ya da her ikisinden veyahut ailenin diğer üyelerinden kaynaklanıyor olabilir.

Bu dört halde de huzursuzluğun çözümü, eşlerin ve aile üyelerinin hak, yükümlülük ve sorumluluklarını yerine getirmelerinde yatmaktadır. 

Unutmayalım şayet huzursuzluk insanın kendisinden yani eşin birinden kaynaklanıyorsa, huzuru başka yerlerde araması çare olmayacaktır. Öncelikle kendisine eşlik eden huzursuzluktan kurtulması gerekir.

Ailede huzursuzluk söz konusu olduğunda eşler veya aile üyeleri tepki veya yaptırım yada ilgiyi başka şeylere yöneltme cinsinden bazı davranışlar sergilerler. Bu davranışlar huzura katkı sağlamadığı gibi huzursuzluğun artmasına da sebebiyet verir.
...
Ailede huzura katkı sağlamayan aksine huzursuzluğu arttırıcı etkisi olan davranışlara örnekler;

-Hak, sorumluluk, görevlerin bilinmemesi veya yerine getirilmemesi,

-Muhabbetin azalması, iletişimin zorunlu konularla sınırlanması (uzaklaşmaya sebebiyet verir),

-Aile fertleri ile muhabbetten sakınıp telefon rehperindeki ilgili, ilgisiz tüm kişilerle saatlerce çoğu abartılı ve gereksiz konuşmaların yapılması,

-Hemen hemen hiçbir şeyin paylaşılmaması (evlilik aslında paylaşmaktır),

-Sofraya beraber oturulmaması ve sofra muhabbetinin olmaması (ki bu hal diğer aile fertlerini de olumsuz etkilemekte ve sonraki nesile de kötü örnek olmaktadır),

-Dargın durmak (Peygamberimizin; "Müslümanın, mümin kardeşi ile üç günden fazla dargın durması helal olmaz."  hadisini hatırlayalım),

-Aile yerine; haftalık, aylık gibi belli periyotlarla yapılacak veya yaptırılabilecek işlerle meşgul olunması (bu tavırlar karşı tarafı memnun etmeyeceği gibi huzur da getirmez),

-Aile fertlerine gösterilmeyen ilgi ve ihtimamın ev eşyalarına (silmek, yıkamak, silmek vb) veya arabaya ya da arkadaşlara gösterilmesi (ailede eşyalardan ziyade aile fertlerinin ilgiye ihtiyacı vardır),

-Huzurun arkadaş, sokak, çarşı, pazar alışveriş vb yerlerde aranması (huzursuzluk insanın kendisinde ise nereye giderse gitsin bulamaz, çare bunlar değildir),

-Aile gündemlerinin ve kararlarının eşler tarafından değil de aile dışından belirlenmesi veya ailenin çevresindeki söylemlerden etkilenmesi (kendine yeten aile dış etkilerden etkilenmeyecektir, evlilik ve dolayısıyla aile hayatı paylaşmaktır, paylaştıkça huzur artacaktır.),

-Mananın ihmal edilip ve sadece madde bazlı konuların ön plana çıkması (sağlam aile manevi olarak da inşa edilmiş ailedir),

-Sosyal medyada bağımlılık derecesinde vakit geçirilmesi,

-Anlık, günlük veya geleceğe yönelik dışarı da yemek, gezi, tatil gibi etkinlik tekliflerine; “şimdi nereden çıktı?”, “şunu yapacağım”, “şu işim var”, “falanca gelecek hazırlık yapacağım” gibi gerçekçi olmayan mazeretler üretilmesi, (ki böyle tepkiler, bu tür teklifleri zamanla azaltır ve bir süre sonra da bu tür teklifler kesilir, ailede ortak plan yapılamaz durumu oluşur),

-Eşler ve aile üyeleri hakkında bir şikayet kültürü oluşmuş, şayet bu şikayetler gerçekçi ise bunların muhatabıyla değil de ilgili ilgisiz herkese anlatılması,

-Çok iyi niyetle söylenen güzel sözler ve sergilenen güzel davranışların olumsuz tepki alması, keza bu tür söz ve davranışlar sergilenmediğinde de yine bu hususa da olumsuz tepki verilmesi, (ki tepki sebebiyle bu söz ve davranışlar zamanla terkedilir, tüm ihtimallere olumsuz tepki vermek ne istediğini bilememektir),

-... bu tür örnekleri çoğaltmak mümkündür.
...
Bu tür davranışlardan ailenin tümü ve çevresi de etkilenir. Unutmayalım kamil insan en kritik, en kavgalı ortamları dahi güzelleştirendir, sığ insan ise en güzel ortamı dahi kavgalı hale sokandır. Başta söylediğimiz hak, görev ve sorumlulukların bilen ve uygulayan insan kamil insan gibi davranacaktır.

Netice itibariyle aile içinde huzurun tesisi, eşlerin ve tüm aile üyelerinin hak görev ve sorumluluklarına ilişkin ilmihal bilgilerini ve bu konudaki kitapları tekrar tekrar okumaları, hatırlamaları ve bunları hayata geçirmeleri ile mümkün olacaktır.

Huzur dileklerimizle...!

Huzur 190622 başlıklı yazımız ve diğer yazılarımız da https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir.



TRUMP’ın Sözde Gazze Barış Planı (!) 290925:

Trump'ın 29 eylül 2025 günü açıkladığı Gazze'deki barış için açıkladığı süreç barış planından ziyade tehditler içeren, adil olmayan,...