30 Eylül 2025 Salı

TRUMP’ın Sözde Gazze Barış Planı (!) 290925:

Trump'ın 29 eylül 2025 günü açıkladığı Gazze'deki barış için açıkladığı süreç barış planından ziyade tehditler içeren, adil olmayan, Hamas'ı dışlayan, tek taraflı bir dayatmadır. 

ABD-Trump ve İsrail-Netanyahu'nun bu akşam, dünya kamuoyunun tepkisini yatıştırmak amacıyla, böyle bir sözde barış planı ortaya koymuş olma ihtimali yüksektir!

Trump'ın açıkladığı sürecin tek olumlu yönü; ABD destekli İsrail'in bebek, çocuk, sivil katliamının durma ihtimalinin doğması!

Hamas'ı tehlike olarak gören Trump; çocuk, bebek, sivil katili soykırımcı İsrail'i bölge için niye tehlike olarak görmüyor?

Trump yalan söylüyor! ABD destekli İsrail 20 bin Hamas askerini değil, 62 bin Filistinli bebek, çocuk, kadın, sivili öldürdü!

Gazze'de insanlık suçu işleyen "Netanyahu ve suç ortakları" ne olacak bay Trump!

Trump tam siyonist kölesi gibi konuşuyor! İslam dünyası bu hususları dikkate alarak Gazze ve Filistin konusunda çözüm üretmelidir!

İslam ülkeleri utanın! Gazze'deki en büyük soykırımcı ve onun destekçisinin tiyatrosunu izledik!

Bu sebeple;

UYANIN İSLAM ÜLKELERİ!

BİRLİK OLUN!

İZLEMEYİN!

ÇÖZÜM ÜRETİN!

Trump ve Netanyahu'ya güvenilmez! Zira İsrail daha ortak basın toplantısı sırasında dahi Gazze'yi vuruyor!

İsrail vurulmadığı ve yenilmediği sürece sağlıklı bir barış anlaşması gelmeyecektir! Onun için ey dünya halkı, ey Müslümanlar Gazze'ye destek verin!

Dünya daha adil, daha iyi yönetilebilir! Belki de gerekli olan sessiz çoğunluğu teşkil eden ülkelerin cesaret, irade ve eyleme geçmeleridir.
.

Aşağıda ilgileri dolayısıyla başlılıkları verilen ve diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir:
1.Sn Hayrettin Karaman'ın "Diplomasi mi savaş mı?" yazısına ilişkin eleştirel değerlendirmemizdir 030825
2.Bir İsrail yalanı; 07 Ekim 2022! 100825
3.İsrail'in Filistin/Gazze Suçları! 170725
4.Israel's Crimes in Palestine/Gaza! 170725
5.İsrail'in Filistin/Gazze Suçları!- Fotoğraflar 170725
6.GAZZE'NİN ŞEHİT ÇOCUKLARI 110425
7.Dünyanın izlediği soykırım 201024
8.İslam Dünyasına Sesleniyorum 180224
9.Filistin'de İsrail Zulmü Hep Vardı! 160124
10.GAZZE! 221123
11.Büyük Filistin Mitingi 281023
12.Artık savaş ilan edilmelidir! 231023
13.Bir belgesel sahnesi ve Filistin'de (Gazze) yaşananlar! 121023
14.ABD ve Batı 111023
15.Kudüs, Filistin, Gazze, İsrail 081023
16.Fitnecilik, Fesatçılık, Psikolojik Harp! 090923
17.Savaş ve barış 280123
18.Filistin Sessizliği! 180521, İsrail'e Barış Gücü! 080521, Kudüs...300120, İsrail zulmü 080517.
19.Filistin, Dünya ve Batı 200714.





22 Eylül 2025 Pazartesi

BIKTIK(LARIMIZ)! 220925

Daha önce "gına geldi artık" (2017) başlıklı bir yazı yazmıştık. Maalesef daha önce bıkkınlık veren bazı şeyler aynen devam ettiği gibi, yenileri eklenmiştir.

Ülkedeki ana muhalefet açığından, kendi gündeminden ülke gündemine gelememesinden, daha seçim biter bitmez adayın kim olacağı tartışmalarından, algılardan, patinajlardan, çatışmalardan, belediyelerindeki yolsuzluk ve usulsüzlüklerden, liyakatin gözetilmemesinden bıktık!

Cumhurbaşkanının gayret ve çalışkanlığını görüp, yeterince gayret göstermeyen siyasi ve atanmışların gayretsizlik, üretimsizlik ve koltuk işgallerinden bıktık!

Magandalıklar ve şımarıklıklardan, daire, site, sokak, mahallelerdeki, trafikteki, düğün vb eğlencelerdeki ses kirliliğinden ve sair şekildeki taşkınlıklardan, drift yapan şımarık magandalardan bıktık.

Filistin ve Gazze konusunda duyarsızlıklardan, bu konuda boykotlu ürün ve markaları reklam eden, alan satan tüketen başta muhafazakar kişi ve kanallar olmak üzere sergilenen gafletten bıktık!

Besmelesiz, abdestsiz, namazsız Tv programları, yapım, dizi ve filmlerden, her hal ve şartta İslam'ı çağrıştıran İslami olan her şeye düşmanlık yapılmasından bıktık.

Tv ekranlarda yeteneği sınırlı veya liyakatsiz topçular ve popçuları görmekten bıktık.

Aynı hareket kendisine yapılsa idi küplere binecek iken, onu başkasına yapan empatisiz ve düşüncesiz insanlardan bıktık.

Çapsızlardan, görgüsüzlerden, nezaketsizlerden, magandalardan, zorbalardan, yalancılardan, iftiracılardan, aklını kullanmayanlardan, ilmini kullanmayanlardan, ilmini ahlakla süslemeyenlerden, korkaklardan, yüzsüzlerden, arsızlardan, hırsızlardan, katillerden, hak, hukuk, adalet tanımazlardan bıktık.

Padişahlık kötü diye Osmanlı İmparatorluğu hakkında demediğini bırakmayanların İngiliz kral veya kraliçelerini överek yere göğe sığdıramamalarından ve sürekli haberlere konu yapılmasından, İngiliz kraliyetinin gereksiz magazin haberlerinden, dün İngiliz elçisinin arabasına koşulanların fikir torunlarının bu gün medya ile gönüllü köleliklerini sürdürmelerinden bıktık!

Algı, yalan, pişkinlikten, bir suç işleyenin Atatürk, Cumhuriyet, laiklik, çağdaşlık gibi kavramların arkasına sığınmasından bıktık.

Telefon üzerinden yerli yersiz, zamanlı zamansız otomatik aramalardan, internet paketiniz bitti, internet aboneliğiniz bitti gibi yalanlardan, telefon dolandırıcılarından bıktık!

Soykırımcı İsrail ve destekçisi ABD, İngiltere ve bazı AB ülkelerinin ülkelerin yalanlarından, çifte standartlarından, bunlara gönüllü kölelik yapanlardan, bunlardan fonlananlardan bıktık!

X, meta ürünü Instagram ve Facebook'un soykırımcı İsrail'in bu yalanlara alet olmasından, soykırımcının yaptıklarını değil de soykırımcının yaptığı vahşetin paylaşılmasına kısıtlama getirmelerinden, Gazze'deki katliamları görmezden gelmelerinden bıktık!

Her alanda, siyasette, bürokraside herhangi bir başarısı olmayan seçilmiş ve atanmış liyakatsizlerin tekrar tekrar pazarlanmasından bıktık.

Ekranlardaki sabun köpüğü programlardan, kötülüğü yayan gündüz kuşağı programlarından, kalitesiz ve erdemsiz tüm programlardan bıktık.

Liyakatsizliklerden, yalanlardan, algılardan, teşhircilikten, hırsızlıklardan, pişkinliklerden, kurnazlıklardan, şımarıklıklardan, kibirlenenlerden,  ve her türlü erdemsizlik, ahlaksızlık ve yozlaşmışlıklardan bıktık!

Geliniz toplum olarak bunların hiç birine prim vermeyelim! 

Geliniz bunlardan ve benzer rahatsız eden durumlardan tamamen kurtulmak için anne, baba, aile ve toplum olarak en büyük çabayı ve gayreti; ahlaklı, merhametli, empati yapan, çalışkan, gayretli, imanlı çocuklar ve insanlar yetiştirmek için gösterelim! En büyük yatırımımızı bu yönde yapalım!

Konuya ilişkin aşağıdaki yazılarımız ile diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir.
1.Gına Gelen Şeyler 240517
2.Muhalefet ve muhaliflik 151121
3.Değerler ekonomisi modeli! (öneridir) 071221
4.Ekonomide zam terörü 020422
5.Çözüm, çözüm odaklı olmak 131122
6.Gayret... Haydi!!! 071222
7.BOŞ! DOLU! 060623
8.Fitnecilik, Fesatçılık, Psikolojik Harp! 090923
9.Büyük Filistin Mitingi 281023
10.Artık 130424
11.TV Yayınları-II: 180425



20 Eylül 2025 Cumartesi

FONKSİYONEL STK'LAR 200925

Peşinen söyleyeyim İnsanlar düzelirse STK'lar ve bunlar gibi tüm oluşumlar düzelir. Ancak insanlar düzelene ve vicdan denetimi girene kadar toplum vicdanı denetimi ve kamu denetimi yapmak gerekir. STK'lar kendi asli işleri ile uğraşmalıdır. STK'lar asli işlerinde çok daha fazla fonksiyonel olmalı, üyelerinin ve sonuçta toplumun yararına iş ve projeler imza atmalıdırlar. 

Aşağıda muhtelif yıllarda STK'lara ilişkin; tespit, gözlem, analiz ve öneriler içeren notlarımıza yer verilmiştir.

2017:
1.Uzun süre STK, sendika, kooperatif, dernek vb başkanlık yapanlar değişsin. Sıkı denetlensin bir şey varsa tabii ki.

2.Siyasette de, STK başkanlıklarında da, muhtelif yöneticiliklerde de, hasılı tüm benzer pozisyonlarda da gençlere de yol açmak gerekir.

2018:
3.Nezaket (adab-ı muaşeret) kurallarına göre davranmaları için; çocuklara aile ve okullarda, büyüklere de üyesi oldukları STK'lar aracılığıyla kurslar verilmeli, kamu spotları yayınlanmalı.

4.Hükümetin ortaya koyduğu programlara, bu arada Orta Vadeli Programa ve programdaki enflasyon hedeflerine (TÜFE Yıl Sonu % değişme; 2017: 11,9, 2018: 20,8, 2019: 15,9, 2020: 9,8, 2021: 6,0) halkın buna inanması, ve enflasyonla mücadelede sadece çarşı pazar değil her alanda kamu, özel, stk, herkesin destek vermesi önemlidir.

2019:
6. Sendika ağalığı dahil tüm STK'lardaki ağalıklara son verilmelidir . Haberdeki geziye katılan 19 kişiye, yarım harcırah olarak toplam 28 bin 500 dolar ödendi. Diğer tüm giderler sendika tarafından üstlenildi. Tarım-İş’in Ukrayna gezisi açıklaması

7.Genellikle derneklerdeki yüzler 3-4 yılda bir değişir. Adıye STK'ları, özellikle dernekler, toplumun tümünü veya daha çok kısmını sürekli kucaklamak, paydayı büyütmek ve büyük tutmak için neler yapabilirler, ona yoğunlaşmak gerekir.

2020:
8.Bir yanda sadaka, fidye, fıtır ve zekatını verecek yoksul bulamayanlar varken, diğer yanda yoksullar var ise, bu işle görevli kurumlar, ve STK'lar ikisini buluşturacak titiz bir çalışma yapmalıdır.

2021:
9.Merkezi ABD’de bulunan Cherst Vakfı tarafından Türkiye’de faaliyet gösteren STK’lara (11 adet dernek) 2.075.477.-$ bağışta bulunulduğu, derneklerin denetimlerinde yasalara uyulmadığının anlaşıldığı ve yöneticileri hakkında adli ve idari soruşturma başlatıldığı İçişleri bakanlığının basın açıklaması ile duyurulmuştur.

10.Özellikle ABD ve Almanya başta olmak üzere yabancı ülkelerin fonladığı dernek vakıf gibi STK'lar titizlikle denetlenmelidir.

11.Müsiad'ın başlattığı indirim kampanyasını başlatmalarını, TOBB, TESK, TÜSİAD gibi diğer STK'lardan da bekliyoruz.

2022:
12.TTB yönetimi ve anlayışı değişsin. Ülkesine, değerlerine ve inancına sahip çıkan, tıp alanında başarılı adımlar atan bir STK hüviyetine kavuşsun!

13.Bir STK'dan "Zumba etkinliği" daveti gelince, ne olduğuna baktım! Zumba, "1990'larda dansçı ve koreograf Alberto "Beto" Perez'in Kolombiya'da başlattığı, dans ve aerobik figurlerini içeren, Latin esintili dünya çapındaki en yaygın dans fitness programı imiş!" Bizlik değil!

2023:
14.Adıye düşünür, yazar ve STK'ları, uğraşlarının önemli bir bölümünü, toplumun geleceğine yönelik çalışmalara ayırmalıdırlar. Geleceği tasvir etmeyecek günlük, eğlencelik konularla çokça vakit öldürmemek, sadece geçmişte kalmamak gerekir. Misal arama konferansları denenebilir.

15.İlgili kurum ve güçlü STK'larımıza çağrıdır: Lütfen yardım kampanyaları düzenleyelim ve halen açık refah kapısından veya açılacak yardım koridorlarından MUTLAKA Gazze'ye ulaştıralım.

16.Ankara'da miting. Filistin büyükelçisi ve STK yöneticileri konuştu. Filistin'e yardım ve destek, Siyonist İsrail ve destekçilerine telin mesajları verildi.

17.İran'a yakın mutluluk(!) partili ve STK temsilcilerinin Filistin'e destek mitinglerinde hükümeti hedef alan sloganlar atması fitne ve provokasyondur. Akıl körlüğüdür! ABD, İsrail ve İran'ın emellerine hizmet etmektir. 

Keza İngiltere ve ABD, Ortadoğu'ya İsrail gibi bir devleti kondurdukları gibi Irak ve Suriye'nin kuzeyinde bunu tekrarlamak istemektedirler! Muhalefetin tercihleri ile buna çanak tutmamalıdır!

18.İsrail'in Gazze'de yaptığı soykırıma, zulme, ablukaya, katliama; gözlerini ve kulaklarını kapatan, görmezden gelen,
-tüm STK'ları,
-siyasi partileri,
-ülke liderlerini,
-kişi ve kurumları,
protesto ediyor, kınıyor ve uyanışa davet ediyorum!

19.Stk'larımız gerçek gündeme uygun programlar yapmalıdırlar. Özellikle soykırıma uğramış toplum STK'larının Gazze konusunda çok daha duyarlı olması, en azından soykırım ve tehcir konulu programlar yapmaları beklenir!

20.ENFLASYON hala yüksek, TÜKETİM EĞİLİMİ yüksek, LİKİDİTE fazla! Ekonomi yönetimi, ilgili bakanlıklar, iş dünyası ve STK'lar el birliği ile tedbir üretmelidir! (Kasım 2024: Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %61,98, aylık %3,28 arttı! (TUİK)).

21.Sürgün ve soykırıma uğramış bazı toplumların kimi mensup ve STK'larının, İsrail'in Gazze'de uyguladığı sürgün ve soykırımına ses çıkarmamalarını anlamıyorum!

2024:
22.Kültür STK'larımız; Geçmişe takılıp kalmadan geleceğe kafa yorarak,
Gençlere imkan ve sorumluluk vererek,
Ekonomik getirisi faaliyetlere yönelerek,
Paydaşları çoğaltarak,
Sade ve sonuç alıcı faaliyetlere yönelerek,
Sermayeden tüketmeyi bırakıp ilave yaparak,
Kültürümüzü koruyabiliriz!

23.STK'lar için bunlar da önemli; İnsan kaynağı, gayret, girişimcilik, çalışma ve üretim, işlerin dosya sistemi üzerinden yürütülmesi, ideolojilerden arınmış profesyonel yaklaşım, kamu destekleri, sade ve yazılı plan ve takvim, yakın işbirliği, potansiyelden yararlanma!

24.Maalesef siyaset, bürokrasi, STK vb alanlarda fotoğraf karesine üretmeyenler de girmektedir! Bunlar da süreçte bilerek veya bilmeyerek üretimi tıkayanlardır. Lobi, kulis ve foto karelerine itibar etmeyip liyakati gözetmek gerekir.

25.Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier'in programında İBB, ABB ve CHP Başkanı görüşme var! Programında başka hangi STK'lar ve/veya kimler var? Dikkat ve analiz! Zira vakıf ve dernekler üzerinden Alman gizli servisinin faaliyetleri sürekli söylenti konusu olmuştur.

26.Ülkemiz insanı, kimi siyasi parti ve kimi STK'lar, Gazze'de İsrail soykırımına karşı dünya ve BATI 'ya nazaran niçin bu kadar duyarsız? Gazze'ye destek (boykot, miting, vb) konusunda niçin isteksiz? Sebebi muhalif siyasi bakış mı? Aldırmazlık mı? veya?

27. Yazık ki Starbuckslar dolu! İsrail ve destekçilerinin ürünlerini almak, dolayı da olsa soykırıma destek değil midir? Kişi, kurum, STK'lar ve devlet olarak tepki koymalıyız! İsrail'e desteğini açıklayan tüm ticari işletmeler kapatılmalı, ürünler de yasaklanmalıdır!

28.Bütün dünyada kültürü yaşatan STK'lara destek verilir, desteklenir. CHP'li Çankaya Belediyesi'nden de aynısı beklenir. Ankara Çerkes Derneğ'inin Yaşamkent'teki tesislerine için verilen emeğe de saygı duyulmalıdır.

29.Kamunun yer tahsisini zorunlu kılan bir AB projesi ile bir kültür sitesinin yapılması, bu tesisler yapılmadan önce o dönemdeki yöneticilere iletilmişti! Kültür STK'larımızca halen yapılabilir!

30.On yıllardır "yatırım ortamını" bir türlü iyileştiremedik! Olan: YOİK oluşturulup, eylemler, ilgili bakanlık ve STK temsilcileri belirleniyor. Hızlı 1-2 toplantı yapılıyor, tam amacına ulaşmadan 3-5 yıl sonra tekrar başa dönülüyor.

2025:
31.TCMB enflasyonun 2025'te yüzde 24'e, 2026'da yüzde 12'ye ve 2027'de yüzde 8'e gerileyeceğini tahmin ettiklerini açıkladı. Dünya ülkelerinin yıllık enflasyon oranın Türkiye'nin aylık enflasyonuna eşit gibi, dolayısıyla yıllık enflasyon halen çok yüksek, STK'larımızın da kuvvetli destek verdiği top yekûn bir mücadele başlatılmalıdır.

32.Market fiyatlarında, film, dizi sektöründe, biletlerde, bürokraside (sivil ve askeri), STK'larda, akademik kadrolarda, vb. Ara sıra oluşan tüm TEKEL ve TEKELLEŞMELER kırılmalıdır. Her alanda LİYAKAT ve REKABET hakim olmalıdır!

33.Ekonomik yönden güçlü STK'lar (misal TOBB), öz kaynaklarından, kendi üyelerini yararlandıracak projeleri hayata geçirmeyi düşünmelidirler.

34.Yolsuzluğu örtmek ve kaos çıkarmak amacıyla sokak çağrısı yapan parti başkanları, STK başkanları, güya sanatçılar, kimi marjinal soros aparatları, küreselciler hakkında gereği yapılmalıdır. Zira bunlar huzur bozucu kalkınmayı kesen faaliyetlerdir.

35.Genç yaşta emekli olmuş pek çok insan var! Bu emekli girişimcilerin uygun fiyata işleteceği lokanta, kafe vb ekonomik girişimlerde bulunsalar, bu konuda STK'lar da destek verse! Belki piyasaya da rekabet gelir!

Konuya ilişkin aşağıda başlıkları verilenler ile diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir.
1.Fonksiyonellik 2023
2.İŞ HAYATI, 200823
3.Ahlâk 120723
4.Liyakat (yine, yeniden, her zaman) 181022
5.Analizler-I (hazırlık, tefekkür, ilim, bilgi, gayret, üretim, stk) 2021



19 Eylül 2025 Cuma

Nedir Bu ŞIMARIKLIK? 190925

Emek verilmeden, gayret gösterilmeden elde edilen konfor ve rahatın sonu önce yozlaşma ve sonrası ise çöküştür.

Yaşadığı lükse rağmen şikayetlenmeler, şükürsüzlük, israf, sebepsiz yere haklı bir gerekçe olmadan boşanmalar, sinkaflı (küfürlü) konuşmalar, değerlere sataşmalar, kabalık, nezaketsizlik, şiddet, hemen kavgaya tutuşmalar, cinayetler, aldatmalar, hileler, usulsüzlükler, iş beğenmemeler, çalışmamalar, bedava hayat sürmeler, abartılı tavırlar, taklitçilik, üstten bakmalar, kibirlenmeler, değer, kıymet bilmezlikler, kısaca her türlü yozlaşma insanların şımardıklarının, azgınlaştıklarının bir göstergesidir. Şımarıklık insana huzur getirmez, aksine olanı da götürür.

Aşağıda kıymeti bilinmeyen, şımarıklık sergilenen bir kaç başlığa yer verdik:

1.EVLENMEMEK veya BOŞANMALAR: Evlilik Allah'ın emri peygamberimizin de sünnetidir. Evlilik Kur'an-ı Kerimde ve hadislerle teşvik edilmiştir. Fıtrata uygun olan bekar kalmak değil evlenmektir. Bu konuyu muhtelif yazılarımızda detaylıca yazdık, blogumuzdan ulaşılabilir.

Ya haklı bir gerekçesi olmadan boşanmalar şımarıklık değilmidir? Olgunluk eksikliği değilmidir?

Bakıyorsun sudan sebeplerle ya muhabbet bozuluyor, başka arayışlar başlıyor, bu arayışlar geri dönülemez hatalara sebebiyet veriyor ve nihayet boşanıyorlar! Pek çoğunda şımarıklık, kadir kıymet bilmemezlik, yani problem yokken problem çıkarmak hali söz konusudur.

Onun için evlenirken ruhen kalkınmış, ruhen olgun eşler tercih ediniz! Şımarmazlar, sığlık göstermezler, söylenip durmazlar, her olumlu şeyin olumsuzlayarak şikayetlenmezler, huzuru bozmaz aksine huzur tesis ederler, vakitlice iş yaparlar, eşini madden ve manen gereksiz yere yıpratmaz ve yormazlar, muhabbetleri kaçılan değil aranan olurlar.

2.AİLE: Aile toplumun en küçük yapısıdır. Toplumda yaşanan her şeyin minyatürü ailede yaşanır. Eğitim, adalet, hakkaniyet, yönetim, idare, demokrasi, gelir, harcama, bütçe, sorumluluk, muhabbet, dayanışma, gibi toplumda muhatap olduğumuz veya olacağımız her şeyin küçük ölçekli versiyonunu ailede yaşarız. Burada kazandığımız veya yaşadığımız tecrübeler topluma da yansıyacak, bazıları ise zaman içinde değişecek bazıları dahada kuvvetlenecektir. O halde ailenin kıymetini bilerek azami şekilde istifade etmeye, katkı vermeye sorumluluk almaya bakalım. İnsan ailenin kıymetini bilmeli, değer vermeli ve değer katmalıdır! O zaman ailenin kıymeti daha da fark edilecektir. Çünkü emek verilen her şey insan için kıymetlidir.

3.TRAFİK! Bakıyorsunuz güzel bir araca binmiş, konforu yerinde ve güzel bir yolda gidiyor. Anlık bir hiddet efendim bana yol vermedi, hızlı gitmedi vb sudan sebeplerle ve hatırlanıldığında utanılacak veya pişmanlık uyandıracak hareketlere sebep olabilmektedir.

Ya da tam tersi trafikte sorumsuzca ve kuralsızca yapılan yol kesme, drift, gereksiz korna, müzik, gürültü gibi magandalıklar, kabalıklar, eşkıyalıklar tam bir şımarıklık örneğidir. Biraz sabır ve empati!

4.GELİR! Kendisini geçindirecek geliri var iken bununla yetinmemek veya oldukça fazlasını istemek kanaatkarlıkta, şükürde cimri davranmaktır. İhtiyacı ve hatta ihtiyacının ötesi olan kazancı küçümsemek, sürekli şikayet etmek şımarıklıktır. Bu tavır elde edilen gelirde bereket de bırakmaz.

5.TÜKETİM! İhtiyaç olmayan her şeye harcananın, alternatif üretim veya faydalı işlerde kullanmak her anlamda daha kazançlıdır. Bilerek yapılan israfa varan tüketimler de şımarıklıktır.

6.GÖSTERİŞ! Yemede, içmede, giyimde, konut, yazlık, kışlık, araç, binek vb alım, kullanım ve tüketiminde aşırı ve gereksiz tercihler ahmaklıktır, cahilliktir. Gösterişin zıttı sadeliktir. İnsan kalkındıkça özellikle manen ve zihinsel anlamda kalkındıkça sadelik artar.

7.İSRAF! En küçüğünden en büyüğüne kadar her şeyde iktisatlı olmak, israf etmemek gerekir ki dinimiz İslamda israf etmek haramdır. Bakınız günde 4,5 milyon ekmek (x15=64,5 milyon TL) çöpe atılıyor, dökülen yemek, gıda, sebze, meyve, kıyafet, kullanılmayan (yazlık, kışlık, bahçe vb) evler, ihtiyaç olmadan alınan ev eşyaları, araç vb her şey muazzam bir israf demektir. İsrafın çoğu şımarıklık, para harcama kültürünün olmaması, gösteriş ve "desinler kültürü" denen yozluktan kaynaklanır. İsrafı terk etmek gerekir, her şeyi ihtiyaç kadar, yerli yerince kullanmak gerekir.

8.İŞ BEĞENMEME! İş beğenmeme de şımarıklıktır. İllaki kalıplaşmış bellirli işlerde çalışmak şart değildir. Önemli olan kazancın helal olmasıdır. Çalıştıracak insan bulamadığını söyleyen işverenlerin sayısı gittikçe artıyor. Çalışmadan evde oturan ev delikanlıları olmayalım. Her bir işe besmele ile başlayalım.

9.ŞİKAYET ve ŞÜKÜRSÜZLÜK: Daha öncede yazdığımız bu iki konu maalesef çoğu zaman şımarıklık eseri olarak karşımıza çıkıyor. Güzel bir ailesi, geçimini sağlayacak kadar geliri olanın şikayetleri inandırıcı değildir. Şükür edilmesi gereken yerde şikayet nankörlük tezahürüdür. Şu olabilir ben daha çok kazanacağım evet buna kimsenin diyeceği olmaz ama sürekli şikayet ve şükürsüzlük bereketi götürür, huzuru götürür.

Şımarıklık, kibir ve azgınlığın olmadığı, mütevazi, sade ancak verimli bir hayat, ömür dileklerimle.

Konuya ilişkin aşağıda başlıkları verilenler ile diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir: 

1.İnsana yatırım 030122
2.Şikayetlenme kültürü 290422
3.Kur'an-ı Kerim Tefsirinden Notlar 160623
4.SADELİK 031223
5.Artık 130424
6.TARTIŞMA ADABI 151024
7.Terk edilmeli! 120225
8.Evlilik ve Aile 240425





18 Eylül 2025 Perşembe

GÖZLERİMİ KAPARIM, VAZİFEMİ (YAPAR GİBİ) YAPARIM.180925

"Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım" kavramı Ziya Gökalp ile yazı dünyamıza girmiş, ayrıca bir tiyatro oyunu ismi olarak da kullanılmış. 

Bu yazımızda bu kavramı, vazifesini yapıyor gibi yapıp yapmayanlar için "gözlerimi kaparım vazifemi yapar gibi yaparım" anlamında kullanılmıştır.

Maalesef pek çok insan tavrı böyledir. İşini, görevini, sorumluluğunu, vazifesini yapıyor gibi yapar, öyle gözükür ve gösterir veya öyle bir imaj oluşturur ama gerçekte fonksiyonel, işe yarayan, işi kotaran, faydalı, varsa problemi çözen, hiç bir icraat ortaya koymaz, ortaya konulan icraatlar da göstermeliktir.

Kendimizden başlayalım. Kendimize karşı, inanç ve dinimize karşı, ailemize karşı, akrabalarımıza, komşularımıza, çevremize, topluma millete karşı vazifelerimizi yerine getiriyor muyuz? Bize sağlanan imkanları doğru yerde, zamanda ve fonksiyonel olarak kullanıyor muyuz? Üzerinde tefekkür edelim. Ve gereğini yapalım.

Hatırlarsanız veya izlerseniz dikkat edin, Yeşilçam filmlerinde kavga hesaplaşma vs ne olacaksa olur, ölen ölür yaralanan yaralanır her şey biter sonra siren sesi duyulur polis aracı gelirdi, öyle bir yaklaşım olmaması gerekir. 

Anne ve babalar güzel ahlaklı iyi çocuklar  yetiştirmek, çocuklar hayata hazırlık eğitimini almak, eş dost, komşu ve toplum "neme lazım" demeden yapabildiği ölçüde iyiliği teşvik ve kötülüğü men etmek, kamu ve özel sektörde, askeri ve sivil bürokraside, yargı ve yasama da görevli her bir bireyin işini layıkıyla yapmak yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülüğü yerine getirmek kötü değil güzel örnekleri yarıştırır. 

Annede, babada, çocukda; okul, cami, belediye, devlet kurumları ve şirket çalışanlarında; esnaf, tacir gibi toplumun tüm fertlerinde; vazife, sorumluluk bilinci ile işini/yaptığını layıkıyla yapma kültürü geliştirilmelidir.

Bu çerçevede, "aman bana ne", "aman başıma bir şey gelmesin", "aman başım ağrımasın", "aman ağrımayan başıma iş almayayım", "yeni adet getirmeyelim", "böyle gelmiş böyle gider", "başkası yapsın" gibi vazife ve sorumlulukları layıkıyla yapmayı engelleyen düşünce ve tavırları terk edilmelidir.

İşini iyi bilen insan ne yapacağını ve nasıl yapacağını bilen ve yaptığı işten manevi haz alan insandır. Bu şekilde donanımlı ve liyakatli olanlar kendi görev ve sorumluluklarını yerine getirirken, bir zorluk veya bir problem ile karşılaştığı zaman onun etrafında dolaşıp durmadan, doğrudan problemin kaynağına yönelerek onu çözen bir görev anlayışını sahip olurlar. Kalkınmış insan, kalkınmış toplum olmak zaten işi savsaklamayı değil, hakikaten yapmayı gerektirir.

Aşağıda günlük hayatta karşılaştığımız "gözlerimi kaparım vazifemi yapar gibi yaparım, veya yapar gibi yaparım" bir kaç örnek verdik.

1.Çocuk, anne baba, cami, hoca, kurs hocası, cemaat: Çocuk yetiştirmede herkes herkese vazifesini hatırlatır da, bir türlü istenilen çocuk tipi yetiştirilemez! Çünkü hiç kimse "kendi vazifesini" yapmaz, yapmaya yanaşmaz. Eğitilmeyen ve bilmeyen bir çocuğun her yerde, ailede, okulda, camide, sokakta, iş yerinde yani bulunduğu her yerde problem olma veya problem çıkarma ihtimali yüksektir. 

Misal, cumanın farzı hutbeyi dinlemek ve cuma namazı kılmaktır. Grup halinde gelen çocukların camiye girişiyle uğultu başlar. Konusu çocuk yetiştirme olan ve bu konuda anne baba, öğretmen ve topluma hatırlatmalar içeren hutbe okunurken, uğultu artar. Uğultu arttıkça hoca sesini yükseltir ve adeta bir an önce bitirmek için okumasını hızlandırır. Bu durum yaşanırken ne çocukların hutbeyi dinlemeleri için bir uyarı yapılır ne de hutbeyi dinlemeyen çocuklar cumanın farzına uymuş olur. Hutbe bitirilip farz namaza geçinceye bu uğultu devam eder. Namaza başlanacağı zaman yapılan "çocuklar sessiz olun" uyarısı ise zaten farz namazla birlikte uğultu kesileceğinden, "yapılmış olmak için yapılmış bir uyarıdan başka bir şey değildir. Sonuçta ne çocuklar hutbenin farz olduğunu ve hutbe sırasında konuşulmayacağını öğrenmiştir, ne farz olan hutbeyi dinlemişlerdir, ne de cemaate huzur vermişlerdir. Ama bakarsan güya camiye gelen herkes; hoca da, çocuklar da, çocukları camiye gönderen anne babalar da, kuran kursu veren öğreticiler de, cemaat de cuma vazifelerini yapmışlardır! Şeklen evet, ama içerik olarak, manen veya hedeflenen olarak bakarsak pek de öyle gözükmemektedir. Tipik "gözlerimi kaparım vazifemi yaparım veya yapar gibi yaparım" hadisesi!

Bu gibi durumlarda namaz kılarken Peygamber efendimizin torunlarının sergilediği davranışları hemen dile getirenler olacaktır, bu durum çok farklıdır ve bu konuda İmam Gazalinin İhyasından "mescitlerin münkirleri" başlıklı bölümü veya bloğumuzdaki aynı başlıklı yazımızı okumaları önerilir. 

Bu ve bunun gibi durumları özetleyen bir kıssa vardır, herkesin etrafında dolaşıp konuştuğu ama fiilen adım atmadığı dolayısıyla ilerleme kaydedilmeyen durumları özetler. Birilerinin yapması gerektiğini konuşup durduğumuz ama yapmadığımız veya yapılmayan ve sonuçta ortada kalan pek çok iş, vazife, görevi ifade eden o kıssa şöyle; "Herkes, birisinin yapacağını umar, aslında herhangi biri yapabilir, ama hiç kimse yapmaz, birisi bu duruma çok kızar, çünkü herkes sorumludur, ama hiç kimse, herkesin yapmayacağını düşünmez!" 

Lütfen yaptığımız her bir işi yapmış olmak için değil, fonksiyonel bir şekilde, amaç gerçekleşecek bir şekilde, bir problem varsa onu görmezden gelerek değil, probleme müdahale ederek ve onu çözerek ve görevimizin vazifemizin gereğini tam olarak yapalım. 

2.Asayiş! Başka bir husus mahalle bekçileri, sadece asayişin berkemal olduğu mekanlarda değil, mahallenin özellikle gürültü, ses, tartışma yaşanan yani huzuru daha az sokaklarında da gezmeleri, oralarda gözükmeleri beklenir. Aslında tam da problem yaşanan sokaklara daha çok yol düşürmeliler ki oralarda da asayiş berkemal olsun, vazifelerinin hakkını vermiş ve aldıkları maaşı hakketmiş olsunlar! 

Yıllar önce Ankara/Ulus meydanında bir kavga yaşanırken, bulvar üzerinden gelen kolluk görevlileri köşeye gelip kavgayı görünce döndüklerini hayretle müşahede etmiş, şaşırmış ve kabul edememiştim.

Keza tüm mahalleyi inim inim inleten "DRİFT" "egzoz patlatma" seslerini duyan ilgililer, şikayete gerek kalmadan, gereğini yapıp bu problemlerden kurtaramazlar mı?

Bunlar "görmedim, duymadım, bilmiyorum"un özeti olan tipik "gözlerimi kaparım vazifemi yaparım veya yapar gibi yaparım" hadiseleridir! Oysa tam aksine görmek, ilgilenmek ve çözmek gerekir.

3.Belediyeler veya bunlar özelinde resmi veya özel kurumlar! Maalesef buralarla ilgili aslında işin normalinde yaşanmaması gereken ancak bir şekilde karşılaşılan problemlerle ilgili pek çok müracaatla ilgili olarak da; yine oyalama, fonksiyonel olmayan, yapmış olmak için yapılan  ve işe yaramayan eylemlerle karşılaşılabilmektedir. Misal sokakların temizliği iletiliyor ama burasının genişliği 15 mt yi aşıyor sokak değil cadde dolayısıyla büyükşehir belediyesi ilgileniyor deniyor ve büyükşehir belediyesine iletiyorsun cevap yok. 

Çevreyi çöpe boğan bir tadilatı iletiyorsun, tadilat bittikten bir ay sonra el cevap geldik baktık olumsuz bir durum görmedik!

Eğlence mekanını tüm mahalleyi gürültüye boğan ses kirliğini iletiyorsun, geldiklerinde nasıl oluyorsa mekan sesi kısıyor, ses ölçümü yapılıyor ve ses düzeyi normal sınırlarında cevabı veriliyor. Tipik "gözlerimi kaparım vazifemi yaparım veya yapar gibi yaparım" hadiseleri!

4.Devlet okullarındaki ses düzeyi! Okul yönetimine sabah törenlerindeki veya resmi bayram provalarındaki ses düzeyini tüm mahalleye değil sadece okuldakilerin duyacağı düzeye getirmesini rica etmek için yönetimi arıyorsun nedense telefonlara çıkan yok! Ve yine her nedense okul yöneticileri mutlaka toplantıda oluyor, telefona bakan kişi bana söyleyin ben iletirim diyor, ulaşmak güç, bin bir güçlükle bulduğunuz iletişim kanallarından e-posta veya cimer kanalıyla yazılı hale getirince, zabıtaya bildir diyor, zabıta ben onları uyardım ama o vazife ilçe milli eğitim müdürlüğünün diyor, kaç kurumla kaç yazışma zaman israfı! Oysa okul müdürünün bu sesi biraz kısın demesi veya sesi açan empati yapıp sesi biraz kıssa iş çözülmüş olacak! Liyakat, sorumluluk, görev bilinci, devletin sağladığı imkan ve kaynakları israf etmemek doğru yönde kullanmak gerekir. Tipik "gözlerimi kaparım vazifemi yaparım veya yapar gibi yaparım" hadiseleri!

Örnekleri çoğaltmak mümkündür. 

Adalet sistemin hızlı çalışması, sağlıkta fonksiyonel tedavi, bürokraside bu gün git yarın gel veya bu gün de yarın da gel yerine işin çözülmesi, sistem bozuk yarın gel, ilgililerin ulaşılabilir olması, muhatap bulunması, bulunan muhatabın işi problemi çözmesi, vatandaşın dürüstlüğü şiar edinen bir davranış içinde olması konularının aksini gösterir pek çok örnek verilebilir, herkesin yaşadığı tecrübeler de vardır. Ancak maksat hasıl olacağı için bir kaç örnek vermekle yetiniyoruz.  

Temennimiz ve dileğimiz; annelerin, babaların, çocukların, kamu özel tüm kurum çalışanlarının, toplumun tüm sivil yapı çalışanlarının, tüm fertlerin yapması gereken iş, görev, sorumluluk ve vazifelerini yapmış olmak için yapmak değil de, işi, görevi, vazifesi neyi gerektiriyorsa o şekilde ve gerçekten yapmak kültürünün en kısa sürede gerçekleşmesidir. 

Konuya ilişkin aşağıda başlıkları verilenler ile diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir.
1.Kadının aile ve iş hayatı 070825
2.ÜLKE'DEKİ BAZI TEMEL PROBLEMLER 250425
3.ÇOCUKLAR ve EĞİTİM 280325
4.Delaletten Çıkış Yolu 191024
5.Temizlik ve çöp 030624
6.Fonksiyonellik 2023
7.İŞ HAYATI, 200823
8.Ahlâk 120723
9.Liyakat (yine, yeniden, her zaman) 181022



TRUMP’ın Sözde Gazze Barış Planı (!) 290925:

Trump'ın 29 eylül 2025 günü açıkladığı Gazze'deki barış için açıkladığı süreç barış planından ziyade tehditler içeren, adil olmayan,...