Rektör, Öğrenciler ve Bir Kurgu 040221:
Üniversitede okurken bırakın üniversite rektörünü, fakülte dekanının ismini dahi bilmedik. Bilmek ihtiyacı dahi hissetmedik. Buna ne zaman ihtiyaç duyulur? Fakültede üniversitede işler iyiye gitmediği, bir takım işler aksadığı zaman veya iş icabı olabilir.
Atanmış ve henüz hiç bir olumsuz, kötü hatta hiç bir icraatı olmamış bir rektör atamasına niçin karşı çıkılır? Daha doğrusu bu karşı çıkma olayını kim organize eder? Bence can alıcı nokta burada. Öğrencilerin çok umurunda olduğunu zannetmiyorum. Öğrenciliğimizde dersimizle ve ihtiyaçlarımızı gidermekle uğraşırdık. Kim rektör kim dekan umurumuzda da olmazdı. Bizim derdimiz sağlıklı bir eğitim alabilmekti.
Bu günlerde gündeme gelen, Boğaziçi Üniversitesinde yaşanan olaylar, muhtemelen birilerinin kurguladığı ve uygulamaya koyduğu bir oyundur. Yine muhtemelen dış kaynaklı ve yerli işbirlikçileri ile birlikte yürütülen bir oyundur. İstihbarat birimlerimiz bu olayı ve faillerini deşifre etmelidir.
Boğaziçi Üniversitesinin kurulduğundan günümüze kadar yöneticilerine/rektörlerine bakınız. 1971 yılında devlete devredilene kadar tümü yabancı ve muhtemelen Amerikalı. Muhakeme edelim; atamayı ABD yaparsa problem yok, ama Türkiye Cumhuriyeti yaparsa istemezük öylemi! Üstelik bunu diyenler güya anti emperyalistler, öylemi!
Sonra Türkiye’nin kendi üniversitesine rektör ataması ABD yi ne ilgilendirir? Güya ABD açıklama yapmış! Türkiye ABD’nin; Massachusetts, Stanford, Harvard, Chicago, Yale gibi üniversitelerine atanan rektör ve/veya yöneticilerine karışıyor mu?
Yada Avrupa ülkelerinin yönetim şekillerine karışıyor mu? İngiltere, Belçika, Hollanda, İspanya, Danimarka ve Norveç gibi ülkelere, şu krallıklarınızı kaldırın diyor mu?
Yapmayın etmeyin! Olayları akıl süzgecinden geçirin, olayları muhakeme edin. Sokakta olanlardan ziyade, onları sokağa dökenlere dikkat edelim. Sokağa dökülenlerin de niçin kolaylıkla sokağa döküldüklerini, birilerinin döşedikleri raylarda kolaylıkla yürüdüklerini sorgulayalım, tedbir alalım.
Bu olaylara karışan terör örgütü üyelerini, görev ve unvanları ne olursa olsun bu teröristlere bizzat gidip destek olanları, destek mesajları atanlar hakkında gereği yapılmalı verdikleri zararlar da kendilerine ödettirilmelidir! Bunlar yine iyi bir bilgi akışı ve istihbarat ile yapılmalıdır. Önceden istihbarat, tedbirdir. Ülkemize huzursuzluk vermeyi düşünen yabancı ve yerli fitne ve fesat odaklarının bu politikaları boşa çıkarılmalıdır.
Birileri de muhtemelen; bu olay üzerinden iktidarı nasıl yıpratırım, buradan bana ekmek çıkar mı (!) düşüncesiyle bu olayı körüklüyorlar. Sıfır icraatı olan veya icraatlarıyla topluma sadece maliyet yükleyen parti veya belediye başkanları, kendi durumlarına ve icraatlarına bakmadan hiç bir icraatı olmamış bir rektörün istifasını istiyorlar. Bunun adı nedir? Yanlış yapıyorlar.
Büyük resmi görmek lazım, olayların kaynağını yani kurgulandığı yerleri görmek lazım. Çözmek istihbarat birimlerine, gereğini yapmak kolluk güçlerine sonra da adli mercilere. Kolay gelsin.
Bu arada kalkınırsak, bu tür olayları yaşamayacağımızı düşünüyorum. O halde işimizi en iyi şekilde yaparak kalkınmaya katkı sağlayalım. Tabii ki, rektörlüğü de, talebeliği de, öğrenciliği de, parti başkanlığını da, belediye başkanlığını da ve her işi de.