29 Mart 2025 Cumartesi

CAMİ ADABI ve "MESCİTLERDEKİ MÜNKERLER" 290325:

Bu yazımızda "cami adabı ve camide karşılaşılan bazı hoş olmayan tavırlar" ile İmam Gazali'nin İhyası'nda yer bulan "mescitteki münkerler"e iki başlık altında yer verdik. 

Her mekanın kendine özgü ve kuralları vardır, bunların kimisi yazılıdır kimisi yazılı değildir. Bu çerçevede camide bulunmanın ve cami de ibadet etmenin bir adabı vardır. Dinimiz İslam'a göre Allah'ın evleridir buralar. Temiz olması, temiz tutulması bakımlı olması gerekir. Huşunun, huzurun yok edilmemesi gerekir. Bunları yok edecek davranışlardan kaçınılması gerekir. Orada görev yapanların görevlerinin hakkını vermeleri gerekir. 

I. Camilerdeki davranışlarla ilgili bazı gözlemlerimiz:
1-Caminin içinde Kur'an okunuyor vaaz veriliyor ama içeride bir kaç kişi var, caminin bahçesinde sohbetler gruplar çokça, oysa nasiplenmek gerekir sevap biriktirmek gerekir. 

2-Caminin içinde elbiseye yapışmış çamur ve benzeri şeyler temizleniyor, saçlar bıyıklar sakallar caminin içinde sürekli elle kurcalanıyor, tabii ki göze batmasa da halılara bir şeyler dökülüyor. Elde tesbih veya zikirmatik taşınması bunlarla meşgul olması daha hoştur.

3-Cami içinde ibadet edenler varken sohbet yap yapanlar oluyor ve bu ibadet yapanların dikkatini mutlaka bozuyor.

4-Bazıları çocuk ve/veya torunlarını camiye getirip adeta "saldım camiye mevlam kayıra" anlayışı ile tamamen serbest bırakılıyor. Bunlar camide ibadet edenlerin tabii ki huzurunu bozuyor. 

5-Cami bahçesinde sigara içiliyor, bazısı sigarayı söndürüp üzerine sinmiş ve nefesi ne bulaşmış sigara kokusu ile camiye giriyor. Bu kokular ise yanında durduğu kişi ve kişileri rahatsız ediyor.

6-Sarmısaklı ve bu türden yemek yiyip camiye gelenler yine yanına durduğu kişileri çok kötü rahatsız ediyor. Bu konudaki hadisi uygulamak gerekir. Nane, karanfil vb çiğnenmesi denenebilir.

7-Neredeyse tüm camilerdeki halılar, safların düzgün olmasını sağlayacak şekilde, ayakla durulacak ve secde konulacak yerler bellidir. Ancak sünnet namazlarda her nedense bazıları secde konulacak yerler durup namaz kılmaktadırlar. Halılardaki belli edilmiş yerlerin gözetilmesi, yani ayakta durulacak ve secde edilecek yerlere dikkat edilmesi daha yakışandır. 

8-Caminin önemli bir kısmı dolmuş iken sonradan gelip safları yara yara en öne gidenler cemaati rahatsız etmektedir. Şayet on safta durmayı çok önemsiyorsa erken gelmesi, aksi takdirde ilk boş yerde durması daha şıktır. 

9-Özellikle cuma günleri  en ön safta farz namazını kıldıktan sonra safları yara yara camiden çıkma çabası cemaati rahatsız etmektedir. Eğer camiden erken çıkma niyeti varsa en ön safta değil en arka saflarda yer alması daha şıktır.

10-Camiye çok dar kıyafetler veya rüku secde ederken vücudunu gösterecek şekilde kıyafetler giyilmesi de göz huzurunu bozmaktadır. Cami için uygun kıyafetlerin giyilmesi bu konudaki hadislere uyulması gerekir.

11-Çıplak ayakla veya çok temiz olmayan çoraplarla veya ıslak çoraplarla veya ıslak ayaklarla veya üstü ıslanmış kıyafetlerle camiye girilmesi hoş görüntü vermemektedir.
 
12-Cami içerisindeki yaslanılabilecek yerlere yaslanarak ayaklarını uzatacak şekilde camiye gireni çıkanı gözler türdeki bazı oturuş şekilleri hoş bir görüntü vermemektedir. Huşuyla ve yayılmadan oturup zikir çekilmesi tesbih çekilmesi dua edilmesi daha hoş bir görüntü verir.

13.Cami içinde esnerken veya öksürürken ağzını kapatmak nezaket gereği ve yanında mendil bulundurmak da ihtiyaçtandır.

II.İmam Gazali'nin İhya'sında mescidlerde münker olarak sayılmış hususlar:

"Münker" kelimesi sözlükte "bilinmeyen, tanınmayan, kabul edilmeyen, çirkin, kötü, yadırganan şey" demektir. Münker marufun yani iyiliğin zıddıdır. Dini bir kavram olarak da Allah'ın razı olmadığı, İslamın çirkin, kötü, suç, günah ve haram olarak bildirdiği davranışları ifade eder. (diyanet .gov.tr).

"1- Yanlış ve eksik namaz kılmak. Mescidlerde özellikle rükû', itidal, secdeler ve secdeler arasındaki oturuşta da tuma'nine yapmayanlara şâhid olunur. (İtidal, rukûdan sonraki kalkış hâlidir. Tuma'nine, biraz durmaktır. Hanefî mezhebine göre tuma'nine sünnettir.). Halbuki Şafiî mezhebine göre namazın bu yerlerinde tuma'nine rükündür ve onun terk edilmesiyle namaz bozulur. Bu sebeple, namazı bu şekilde eksik kılan Şâfiîleri uyarmak ve bilgilendirmek vaciptir.

2- Kıbleye yanlış durmak.

3- Gerek namazın içinde ve gerekse onun dışında Kur’ân'ı yanlış okumak.

4- Namaz kılanın beden veya elbisesinde necaset bulunması.

5- Ezan ve kamet lâfızlarını mânayı bozacak şekilde çok uzatmak.

6- "Hayye ale"lerde göğsünü kıbleden çevirmek.

7- Sabah ezanını şafaktan önce okumak. ALLAH Rasûlü döneminde sabah için iki ezan okunurdu. Bilâl (ra) bunu şafaktan önce, ÂbdULLAH İbni Ummi Mektûm (ra) da, şafak söktükten sonra okurdu. Ancak çevredeki ashâb, bunların seslerini tanıdıkları için, sahur yemek ve namaz kılmak vakitlerini karıştırmazlardı. Her yerde şartlar bu şekilde oluşmadığı için, şafaktan önce ezan okumak oruç ve namaz konusunda karışıklık ve yanlışlıklara sebep olabilir.

8- İmam ve hatiplerin devamlı olarak siyah cübbe (veya sarık) giymeleri. Siyah renkli şeyler giymek haram değildir. Ancak evlâ olan, bu şeyleri giymemektir. ALLAH yanında renklerin en sevimlisi beyaz renktir. Siyah renk ise manen karamsarlığı, maddeten de kirliliği ifade eder.

9- Va'z ve hutbe'de günahlara karşı cür'et kazandıracak tarzda konuşma yapmak. Bazı konuşmacılar sadece ALLAH Teâlâ'nın geniş olan affını anlatırlar. Halbuki, ALLAH Teâlâ’nın kendisi hem affından, hem de azabından birlikte bahsetmiştir. Kur'ân-ı Kerim'in başından sonuna kadar rahmet ve azap âyetleri birlikte zikredilmişlerdir. ALLAH Teâlâ, kendisini de şöyle tanıtmıştır: "Kullarıma haber ver ki, ben mağfiret ve merhamet sahibiyim, azabım da en çok elem veren azaptır." (Hicr, 51). Bu sebeple, yalnızca ALLAH Teâlâ'nın rahmetini anlatmak eksik bir anlatımdır. Bu eksik anlatım kalplerdeki azap korkusunu azaltmak suretiyle günahlara karşı rağbeti arttırır. Bazı konuşmacılar da, ALLAH Teâlâ'ya cennet ümidi ve cehennem korkusuyla değil, O'nun zâtı için ibadet edilmesi gerektiğini telkin ederler. Bu telkin de yanlıştır. Çünkü halkın büyük kısmı ALLAH Teâlâ'ya O'nun zâtı için ibadet edebilecek seviyede değildirler. Bu seviye ilim ve amelde ilerlemiş kâmil müminlerin seviyesidir. Bu müminler cennet ve cehennemin üstünde ALLAH Teâlâ'nın azametini ve ibadete liyâkatini görürler ve O'na bu şekilde ibadet ve kulluk ederler. Bu sebeple, bu seviyede olmayan halkın büyük çoğunluğunun kalbindeki cennet ümidi ve cehennem korkusu da silinirse, bu insanlar artık rahatlıkla günah işleyip itaatsızlık yapabilirler. Bunlara bu yolu açmak ise vebaldir. Esasen bu yöntemi çoğunlukla zındıklar kullanırlar. Gizli din düşmanı olan zındıklar, halkı açıkça günah işlemeye davet edemedikleri için, suret-i haktan görünerek aynı sonuca ulaştıran bu yöntemi kullanırlar. Bu yöntem, aynı zamanda ALLAH ve Rasûlü’nün kullandıkları yöntemi hafife almak ve beğenmemektir. Çünkü ALLAH ve Rasûlü, insanları cennet ümidi ve cehennem korkusuyla da itaate davet etmişlerdir. 

(İslâm sevgi dinidir, onun için korku yerine ALLAH Teâla'yı sevmek gerektiği yolunda yapılan telkinler de yanlıştırlar. Çünkü Kur’ân-ı Kerim'de müminlerin ALLAH Teâlâ'yı sevmeleriyle ilgili toplam dört âyet varken (Bakara, 156; Al-i İmrân; 31, Mâide; 54, Meryem, 96), O'ndan korkmaları gerektiğini bildiren ve bunu emreden yüzlerce âyet mevcuttur. Kaldı ki, ALLAH Teâlâ’dan korkmayıp yalnızca O'nu sevmek yeterli olsaydı, O'nu en çok seven, O'nun bütün emirlerini yerine getiren ve günahlardan da tamamıyla masum olan meleklerin korkmamaları câiz olacaktı. Halbuki, ALLAH Teâlâ, meleklerin kendisinden korktuklarını dikkat çekici üsluplarla anlatmıştır. Onun için kim ne dediğini iyi bilmelidir.)

10- Genç erkeğin yalnızca kadınlara namaz kıldırması, Kur'ân okuması ve va'z etmesi. Bunlar da münker işlerdir. Çünkü böyle ortamlarda kötü duygular iyi duygulardan daha fazla uyanırlar.

11- Erkek ve kadınların aynı yerde perdesiz ve birbirlerini görecek bir şekilde namaz kılmaları. Peygamberimiz, kadınlar için evde ve tek başına namaz kılmanın onu mescitte cemaatle kılmaktan daha hayırlı olduğunu söylemiş, fakat bununla birlikte, mescide gitmelerini de menetmemiştir. Fakat, ondan sonraki dönemde Hz. Aişe (ra)’a, kadınları mescide gitmekten menetmiş ve, "ALLAH Rasûlü yeni şartları görseydi, o da menederdi." (Müttefekun aleyh) demiştir.

12- Tecvid kurallarını tatbik etmeyen kimselerin mescitte aşir okumaları.

13- Cuma günleri mescid avlusunun pazar yerine çevrilmesi. Bu durum, haram olmamakla birlikte, mescid giriş ve çıkışında cemaatin dikkatinin dağılmasına ve ibadet huşuunun bozulmasına sebep olur.

14- Çiğ soğan ve sarımsak yemiş kimselerin, bulaşıcı hastalık ve nezle taşıyanların ve her hangi bir şekilde cemaatin huşuunu bozan bir hâli olanların cemaate katılması. Peygamberimiz, "Soğan ve sarımsak yemiş kimseler, cemaatimize yaklaşmasınlar." buyurmuştur.

15- Yeri kirleten ve cemaatin huzurunu kaçıran sarhoş, deli ve çocukların mescide girmeleri. Ancak, büyükleriyle birlikte olan çocuklara bir ölçüde müsamaha göstermek evlâdır."







28 Mart 2025 Cuma

ÇOCUKLAR ve EĞİTİM 280325:

Çocuklar geçici dünya hayatının süsleridir. 
"Mal ve çocuklar geçici olan dünya hayatının süsleridir. Bâki kalan sâlih ameller ise ALLAH katında sevap yönünden de, ümit bağlama  yönünde de daha hayırlıdırlar." (Kehf, 46)

Peki geçici dünya hayatının süsleri olan çocuklarla ilgili olarak nasıl bir tutum bir davranış içinde olmalıyız? 

Çocuklarla ilgili bir uyarı yapıldığında çevreden genellikle çocuklar sevilmiyor anlamını çağrıştıracak sözler söylenir. Esasında bu sevmemekle alakalı değildir herkes çocukları sever herkes oğlunu, kızını, torununu sever. 

Uyarı, çocuğun, huzuru bozacak veya uygun olmayan yada başkalarını rahatsız edecek veyahut başkalarının haklarını ihlal eden davranışlar sergilemesi gibi hallerde yapılır. Aslında bu uyarılar çocuğu eğitmekle görevli anne babanın bazı sorumlulukları yerine getirmediğinin göstergesidir.

Misal herkes aslanı sever hatta kimileri çocuklarına bu ismi verir. Ama aslanla bir arada olamaz çünkü tehlikelidir. Keza insan sevdiği ama huzurunu kaçıran pek çok şeyle de bir arada olmak istemez.

Çocuğun doğumundan yetişkinliğine kadar anne babanın vazifeleri, yapmaları gerekenler, sorumlulukları ilmihal kitaplarında geniş olarak yer almaktadır. Onlardan yararlanılabilir.

Biz bu yazımızda önce bir genel bakış, akabinde İmam Gazali'nin İhyasından bazı alıntılar ve en sonunda çocuklara ilişkin muhtelif yıllarda aldığımız notlara yer verdik.

I-Genel Bakış:
Yakın zamanlarda ailelerin, anne erkil veya baba erkil değil de, çocukların bütün isteklerinin karşılandığı çocuk erkil bir aile yapısına doğru gidişi kanaatını uyandıran gözlemleriz de bu konuya değinmemizde etkili oldu.

Eğitim sözlükte; çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme; terbiye şeklinde, talim ise öğretim olarak tanımlanmıştır.(TDK). Genellikle eğitim (terbiye) ile öğretim (talim) karıştırılmaktadır. 

Çocuk eğitiminde (ki eğitimin sözlükteki anlamının da terbiyedir) iki yöntemden bahsedilir. 

İlki; çocuklara bilmesi gereken asgari bilgileri, haklarını, görevlerini, sorumluluklarını sınırlarını öğreterek yetiştirilmesi. 

İkincisi ise; çocuğun serbest bırakılarak, neredeyse her istediğini yapılarak her istediği karşılanarak neredeyse hiç fren konulmadan yetiştirilmesi.
 
Günümüzde daha çok ikinci durumla karşılaşıyoruz. Neredeyse çocuklar frensiz yetiştiriliyor, adeta ne isterlerse o istekleri yerine getiriliyor, nasıl davranmak istiyorsa o şekilde davranmasına izin veriliyor da bu doğru bir yetiştirme tarzı mıdır? 

Eğitilmeyen terbiye edilmeyen hiçbir şeyin geleceği parlak olmaz. Bu çocuk için de geçerlidir. İstediği gibi davranmasına izin verilen çocuk başkalarının hakkına riayet etmeyecektir. Çünkü başkalarının hakkının da olduğunu düşünmeyecektir. Tüm çocukların böyle yetiştiğini düşünün ilk karşılaşmalarında mutlaka bir çatışma yaşanacaktır. Frensiz yetişen çocuk önce anne babasıyla ve kardeşleri ile akrabalarıyla daha sonra okulda daha sonra sokakta, evlenirse eşiyle ve bulunduğu ortamda bu çatışmayı kuvvetli şekilde yaşayacaktır. Şayet kendi sınırlarını ve başkalarının haklarını gözetmez ise kısa sürede de bunun bedelini muhtemelen çok acı bir şekilde veya çok büyük bir bedel ödemesi muhtemeldir. Bakınız sokaklara en ufak bir olayda maalesef bıçak çekilmekte sonucu düşünülmeyen işler yapılmaktadır. Oysa ki eğitimli olsa ancak konuşacaklar hoşgörü olacak empati olacak hakkı gözetecek böyle bir olay muhtemelen yaşamayacaktır. Eğitim terbiye bu açıdan son derece önemlidir.

Geçmişte Ankara'da bir ilçede lise müdürü bir arkadaşım, eğitimle ilgili birkaç yazı yazdığım için olsa gerek, ya okula gelip bizim öğrencilerin ebeveynleri ile bir konuşsanız bir sohbet programı olsa demişti? Zira okuldaki problemli çocukları ebeveynleri zamanında eğitmediği için belli ki ailesiyle problem yaşıyor ve yap(a)madıkları eğitimi okula, öğretmenlere havale ediyorlar. Okulda öğretmenler de bu eğitimi vermeye çalışıyor ama o problemli çocuklar almayı reddediyor, hatta eğitim alanları da olumsuz yönde etkiliyorlar. Maalesef istenmeyen kişi durumuna düşen bu gençler, kızgınlığını şinkaf ederek ve şiddetle dışarıya yansıtmaya başlıyor. Bu sebeple bunlar, sokakta da problem yaşıyor, kazasız belasız bir iş sahibi olup bir de evlilik yaparlarsa, işte de evde de problem yaşıyorlar. Sonraki hayatlarında maalesef huzur olmuyor. 

Bu olumsuz durumların yaşanmaması için çocuğun doğumundan itibaren eğitilmesi terbiye edilmesi gerekir. 

Yani çocuğun eğitiminde iki yöntemden ilk yöntemin uygulanması çocuğun geleceği için daha doğrudur. Bu eğitimin nasıl yapılacağı anne babanın sorumlulukları neler olduğu ilmihal kitaplarında, çocuk eğitimi ile ilgili kitaplarda detaylı olarak yer almaktadır. Bunlardan yararlanılması önerilir. 

Anne baba çocuğa ilk eğitimi verdiği takdirde örneğin evinde ailesini ve çevresini rahatsız edecek şekilde hoplayıp zıplamayacaktır, bağırıp çağırmayacaktır, sokağa çıktığında kontrolsüz tavırlar sergilemeyecektir, camiye gittiğinde cami adabına uyacak annesinin veya babasının yanında namazını kılacak veya onları taklit edecektir orada koşturarak veya bağırarak huzuru bozmayacaktır. Keza Kütüphaneye gittiğinde sessiz olunmasını gerektiğini bilecektir, misafirliğe gittiğinde sınırlarını bilecektir. Okul öncesi eğitime gittiğinde veya okulda yine sınırlarını bilecektir. Böyle bilmesi gereken asgari ilmihal bilgilerini, davranış kurallarını, adab-ı muaşeret kurallarını, empati yapmayı öğrenen çocuk evinde okulda sokakta çevresinde önceki örnekte olduğu gibi istenmeyen durumlarla karşılaşmayacaktır. Yetişkinliğinde de eşi, işi ve çevresiyle barışık bir hayat yaşayacaktır. 

Camiden bir örnek verelim. Camiye bazı çocuklar getiriliyor ki, namaz esnasında huzuru bozacak tek bir hareketi yok, hatta tavırlarıyla bazı yetişkinlerden de öndeler. Maşallahları var. 

Ama bazı erkek ve hatta kız çocukları (!) getiriliyor ki namaza durduğu anadan itibaren selam verene kadar huzuru bozacak her türlü davranışı sergiliyorlar. Üstelik onu camiye getiren anne baba ve dede yada bir büyüğü tarafından da tek bir uyarı yapılmadığı haller oluyor. Bu şekilde davranan çocuk uyarılmaya görsün "çocuk bu yapacak, çocuk caminin neşesidir, çocuk camiye gelmesin mi?" türünden tepki verenler ortaya çıkıyor. Hatta bazı hocalar güya tribünlere şirin gözükmek havasında efendim "camiden çocuk sesi eksik olmasın" nakaratını tekrarlıyorlar. Biz de diyoruz ki camilerde çocuk sesi değil çocuklar eksik olmasın edebiyle adabıyla orada daim olsunlar, hafız çocuklar gibi olsunlar, orada müezzinlik yapan çocuklar gibi olsunlar, edebiyle, adabıyla olsunlar, camiye gelip sadece gürültü yapan ve cemaati huzursuz eden türden davranış sergilemesinler.

Zira bakınız İmam Gazali İhyası'ndayeri kirleten ve cemaatin huzurunu kaçıran sarhoş, deli ve büyüklerinin gözetiminde olanlar hariç çocukların mescide girmelerini mescitlerin münkerleri arasında saymıştır.

Tabii ki kimse çocuk camiye getirilmesin veya gelmesin demiyor, ama namaz kılanın tedirgin edecek davranışlar ki; önünden, yanından koşturmayacağı veya çarpmayacağı yada bağırmayacağı gibi camii adabı öğretilerek getirilsin veya gelsin. Hatta ilk verdiğimiz örnek çocuk gibi devranlarla camiler dolsun taşsın, kimsenin bir diyeceği olmaz.

Kütüphaneye götürülen çocuğa orada gürültü yapılmayacağı nasıl öğretiliyorsa veya orada nasıl gürültü yapması engelleniyorsa, aynı şekilde camiye getirilen çocuğa da camide huzuru bozacak davranışların yapılmayacağı, yani  cami adabı öğretilerek getirilmesi veya camide huzuru bozacak davranışlarının engellenmesi gerekir. Aksi vebaldir, belki de kul hakkıdır!

II-Aşağıda İmam Gazalinin İhyasından, çocuklara, çocuk yetiştirmeye, ana babanın yapması gerekenler vb konularda çok özet  bazı alıntılara yer verilmiştir.

"İslam'a göre korunması gereken beş şey; din, akıl, can, mal ve nesil güvenliğidir. Anne baba bu durumun farkında olarak sağlıklı nesiller yetiştirmekten sorumludur.

Bir hadis-i şerifte peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: "Kişi ailesinin, eş ve çocuklarının çobanıdır. Çoban gibi, bunların hakikî sahibi olan ALLAH Teâlâ önünde sorumludur." (Müttefekun aleyh). 

"Bu sorumluluk gereğince, kişi ailesine, eş ve çocuklarına yeteri kadar helâl nafaka temin etmek, onları din ve ahlâk konusunda bilgilendirmek ve davranışlarını bu ölçüler içinde takip ve kontrol etmek zorundadır."

"Rivayete göre kıyâmet gününde eş ve çocuklar, erkeği ALLAH Teâlâ'ya şikâyet edip şöyle  derler: "RABBİMİZ! Bu adamdan hakkımızı al. Çünkü o, bilmediklerimizi bize öğretmedi ve bizi haramla besledi."

"ALLAH Teâlâ Kur’ân-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! Kendinizi ve aile fertlerinizi ateşten koruyun." (Tahrim, 6) Bu âyetin emrine göre, erkek, kendi canı gibi, eş ve çocuklarını da ateşe müstahak edici küfür ve günahlardan korumaya çalışmakla yükümlüdür."

"Erkeğin, eş ve çocuklarına akîde ve ibadetle ilgili dinî bilgiler kazandırması vaciptir. Çünkü ALLAH Teâlâ, "Kendinizi ve aile fertlerinizi cehennem ateşinden koruyun!" (Tahrim, 6) buyurmuştur. Burada emredilen koruma da, her şeyden evvel, gerekli olan dinî bilgileri kazandırmakla olur."

"Çocuklarını güzel bir terbiye ile büyütmek edeptendir. "Çocuklara güzel bir edep kazandırmak ve  onlara güzel bir isim koymak, anne ve babaların üzerindeki haklarındandır." (Beyhakî)." 

"Yeri kirleten ve cemaatin huzurunu kaçıran sarhoş, deli ve çocukların mescide girmeleri mescitlerin münkerlerindendir. Ancak, büyükleriyle birlikte olan çocuklara bir ölçüde müsamaha göstermek evlâdır."

"Bil ki, çocukların eğitimi en önemli ve öncelikli işlerdendir. Çocuğa doğru bilgiler verip güzel huylar kazandırmak ve bu yolla onun kalite ve derecesini yükseltip kendisini dünya ve ahiret mutluluğuna erdirmek anne ve babanın, öğretmenlerin ve diğer sorumluların kaçınılmaz görevidir."

Çocuk yetiştirilmesi, eğitimi ve terbiyesi şu  ana konuları içerir:
1- Onu helâl gıda ile beslemek. 
2- Çocukta akıl nuru parlamaya başladığı andan itibaren ona doğru, iyi ve güzel davranışlar ve alışkanlıklar kazandırmaya çalışmak.
3- Ara sıra sofrada yalnız ekmek bulundurarak her zaman çeşitli yemeklerin gerekli  olmadığı dersini vermek.
4- Çocuğu etkilemekte emsal göstermenin  büyük rolü bulunduğu için, onun yanında terbiyeli  ve iyi huylu çocukları övmek ve kendisini de onlar gibi olmaya teşvik etmek.
5- Çocuğa terbiyeli arkadaşlar temin etmek.
6- Ona Kur’ân-ı Kerim okutmak, yaşı  ilerledikçe dinî ve ahlâkî kitapları okumaya teşvik etmek.
7- Onu edep dışı telkinler yapan kitaplardan vb den uzak tutmak. 
8- Doğru ve güzel bir iş yaptığı zaman sevinç ve memnuniyetini ona açıkça göstermek.
9- Kötü veya yanlış bir iş yaptığı zaman önceleri eğitici ve yumuşak sözlerle bu ve benzeri işleri yapmaması gerektiğini söylemek ve bu işlerin doğru olan alternatiflerini göstermek. 
10- Çocuğu hayra teşvik ve şerden çekmek için onun psikolojik özelliklerine göre yöntem uygulamak. 
11- Çocuğu mümkün mertebe sade, sert ve haşin bir hayat tarzına alıştırmak.
12- Çocuğa mütevâzi olmayı, sahip olduğu şeylerle diğer çocuklara karşı gösteriş yapmamayı, paylaşılabilen şeyleri onlarla paylaşmayı, arkadaşlarıyla iyi geçinmeyi, onlardan bir şey istememeyi öğretmek.
13- Büyüklere saygıyı, onlar için ayağa kalkmasını, onların yanında ayaklarını üst üste atmamasını, onlar konuşurken dinlemesini, onlara hizmet etmesini tembih etmek.
14- Özellikle kız çocuklarının kısa elbiseler giymelerine müsâade etmemek. 
15- Yedi yaşından itibaren ona namaz kıldırmak ve her Ramazanda birkaç gün oruç tutturmak.
16- Sadaka vermek gibi hayırları ona yaptırmak ve bu suretle onu bu işlere alıştırmak.
17- Meşru olmayan işlere karşı onda şiddet derecesinde nefret ve iğrenme hâsıl etmek.
18- Çocuğa çalışmayı sevdirmek, fakat kalbine para sevgisinin girmesine mâni olmak." (İhya-İmam Gazali).

III-Çocuklara ilişkin bazı notlarımız:

2024:
1.Gölbaşı Hacılar'da yolun ortasına oturmuş bir çocuk görünce yavaşladık uyardık kalkmadı! Geçerken su dolu pet şişeyi aracın altına uzattı, kazaya ramak kaldı, korna ile tepki koyunca kaçtılar! Lütfen çocuklara asgari görgü ve emniyet kurallarını öğretelim!

2.Tedbir lütfen! “Başıboş köpekler dehşet saçtı! 5 yaşındaki çocuk ağır yaralandı” (basından).

3."Narin" ile ilgili, basın ve medyanın, haber dışında tartışma programları vb şekilde, olay tarihinden itibaren durmadan sürekli olarak yaptığı yayınları sağlıklı bulmuyorum!

Onun gibi niceleri varken!

4. Tüm çocuklar için adalet...!

Terör örgütü PKK'nın kaçırdığı çocuklarına kavuşmak isteyen ailelerin (376 aile), 3 Eylül 2019'da HDP il binası önünde başlattığı oturma eylemi, altıncı yılına girdi. 55 aile, evladını terör örgütünden kurtardı.

5.Bu yozlaşmanın önüne geçilmeli! Sağlıklı aileler kurulmalı! Sağlıklı çocuklar yetiştirilmeli! Sağlıklı bir nesil sağlıklı bir toplumdur! (Alkol, istismar-Sıla Bebek) 

"Anneyi eğitirsen toplumu eğitmiş olursun" (La ederi).

2023:
6.Bir tatil yerindeki bir caminin orta yerinde, YIRTILMIŞ Kur'an-ı Kerim, elifbalar ile karşılaştık! Baktık ki üst katta bir çocuk işbaşında! Uyardık, çevreden müdahale 'camiye alışsınlar", cevap "eyvallah ama, EDEPLE, cami ADABIYLA alışsınlar".

7."Çocuklarınıza edep ve terbiye verin, onların edep ve terbiyesini güzelleştirin" (İbn Mace).

8.Çocuklara utangaçlık, korku, kendini noksan görme, kıskançlık ve öfkelenmekten kurtaracak TERBİYE vermek gerekir.

9. Sükunet ve sebat, edebi cesaret, kahramanlık, sürekli çalışma, idrak, olgunluk, sevgi, yumuşak huyluluk, hoşgörülük ve sakin hareketi KAZANDIRMAK gerekir.

10.İlk okullarda ay öncesinden başlayan gürültülü kutlama hazırlıklarına son verilse! Mahalle okulunda her türlü müzikle yapılan bu provalar hiç bitmiyor! (29 Ekim, 10 Kasım, 23 Nisan, 19 Mayıs vb). Çocuklar gerçek mana da eğitim alsın!

2022:
11.İyi bir eğitim alan çocuk hayatı boyunca topluma faydalı, katkı sağlayan, yük bindirmeyen ve kalkınmayı sağlayan bir fert olurken, eğitilmeyen veya iyi eğitilmeden yetiştirilen çocuğun ise hayat boyunca topluma yük bindiren, zarar veren bir fert olma ihtimali yüksektir.

12.Gülün (Afrikalı) çocuklar... Zalimlere, sömürgeci emperyalistlere karşı, neşeniz ve ümidiniz hiç kaybolmasın çocuklar.

2021:
13.Çocuk eğitiminde; ailesi, okulu ve çevresi, 
-ne çok aldırmaz bir tutum içinde,
-ne de sadece yasaklayan ve ayıplayan bir yaklaşım içinde olmalı,
-"eğitici ve yol gösterici bir yaklaşım" sergilenmelidir!
Yani çocuğunuza ne efendi olun, ne de köle!

14.Kanada’da 800’den fazla çocuğun daha öldüğü (öldürüldüğü) ortaya çıktı!

2020:
15."Almanya'da 2019 yılında 112 çocuk öldürüldü, her hafta 2 çocuk hayatını kaybetti, yıl boyunca çoğunluğu kız binlerce çocuk istismara maruz kaldı!" (Basından)

16.Aileler dikkat. Edepli çocuklar yetiştirilmeli, yetişmeli. Şiddet uygulayan kız çocukları ve aileleri de rehabilite edilmeli.

2019:
17.MEB de neler oluyor?
-Sosyal bilgiler kitabında İsrail alfabesinin Uygur alfabesiymiş gibi basılması,
-okul müdürlerinin gereksiz nutukları,
-mazallah putçuluğu çağrıştırabilecek bu uygulamalar.
-amaç dünyaya yön verecek çocuk yetiştirmek olmalı
(Tek kelimeyle rezalet... Öğretmenin kirli şovuna dahil edilen küçücük çocuklar Mustafa Kemal Atatürk'e secde ettirildi! http://bit.ly/32OaJCg)

2016:
18.Aşkın işini boşaltmayın. Eş, çocuk, kedi, köpek, arkadaş vs, herkese AŞKIM diye hitap etmeyin.

19."Öncelikli yatırımın (bebek-çocuk-genç-yetişkin) insana ve güzel ahlaka yapılması dileğiyle"

20.Zorunlu misafirler, Suriyeli çocuklar...En kısa sürede Ülkelerine dönmelerini ve bahtlarının güzel olmasını dilerim.

21.Kalemle, yazıyla, silahla, bombayla, politikayla, destekle ... acıya sebep olanlar, çocuklar bu acının içinde olmamalı. Huzur sadece Batılı çocuklara değil tüm çocuklara da lazım.

Konuya ilişkin aşağıda başlıkları verilen örnek yazılar ile diğer yazılarımız https://alinural.blogspot.com/  blog adresindedir.
1.KATKI 101124
2.Dünyanın izlediği soykırım 201024
3.Eğitim yolu ile kalkınmanın esasları kitabından bir kaç not 010624
4.Aile üzerine 161022
5.Eğitim 140122
6.İnsana yatırım 030122
7.Sosyal ahlâk! 300921
8.Hayatın Hâl ilmi Nedir? Niçin Bilmemiz Gerekiyor? 081220



TRUMP’ın Sözde Gazze Barış Planı (!) 290925:

Trump'ın 29 eylül 2025 günü açıkladığı Gazze'deki barış için açıkladığı süreç barış planından ziyade tehditler içeren, adil olmayan,...