Bu yazıdan önce, aynı başlıkla, ilki 2013 ila 2019 yıllarını, ikincisi 2022 yılını kapsayan iki yazı kaleme almıştık. Bu yazımız ise 2023 yılında, ayrı bir yazı konusu yapmadığımız, genellikle andaki güncele ilişkin, muhtelif konularda 34 adet ayrı başlıkta kaleme aldığımız kısa analiz ve önerileri kapsamaktadır.
1.Vicdanımızı Kullanalım! 100123:
Çünkü vicdan; kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güçtür.
Çünkü vicdan terazisi en düşük maliyetli denetim ve kontrol metodudur. İkinci denetleyene ihtiyaç yoktur.
Çünkü vicdan; davranışlarımıza, yanlış veya doğrular çerçevesinde, yargılayarak, kınayarak, onaylayarak veya onaylamayarak etki eder.
Çünkü vicdan; insana, işini sorgulatır, daha verimli ve daha kaliteli yapmasını sağlar. İstenilen de budur zaten.
2.Rahmân ve rahim 210123:
Kur’an dilinde "Rahman" sıfat-ismi Allah’a mahsustur, başka hiçbir varlık için kullanılmamıştır.
"Rahmân" “en uzak geçmişe doğru bütün yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden” demektir.
"Rahmân", rahmetiyle muamele ederken buna mazhar olan varlığın hak etmesine, lâyık olmasına bakmaz, bu sıfatın tecellisi yağmur gibi her şeyin üzerine yağar, güneş gibi her şeyi ısıtır ve aydınlatır.
"Rahîm" ise “çok merhametli, rahmeti bol” demek olup bu sıfatla kullar da nitelenebilir.
(DİB, Tefsir).
3.Mutabakat metni 010223:
6'lı masanın yani muhalefetin ortak mutabakat metnini okudum.
Böyle bir metnin paylaşılması olumlu, ancak bu metin, sanki hükümetlerin programlarını yada geçmiş hükümet eylem planlarını andıran bir çalışma gibi olmuş, onların revize edilmiş halleri gibi, yani bir teknokrat çalışması olduğu çok açık.
Metinde heyecan uyandıracak ve kalkınmayı sağlayacak, ülkeye çağ atlatacak adımlar görmedim.
Tam aksine Cumhurbaşkanlığı sisteminden parlamenter sisteme geçilmesi, Bakanlıklara rötuşlar, eski uygulamalara dönüş ve kamu kaynakları ile yapılacak harcamalara, hatta bazı kazanımları kaybettirebilecek hususlara yer verilmiş.
Bağımsız ve aktif dış politika konusunda açık hükümler yok, tam aksine batıya entegre, hatta batıya bağımlı bir dış politika ve ülke sınırlarına kapanma mesajları var, sanki vizyon daraltılmış gibi.
Hakikaten ülkeye çağ atlatacak hususları içeren daha rafine, daha vizyoner bir metin olabilirdi.
Ama hiç yoktan iyidir.
4.İyiler daha fazla! 080223:
Deprem felaketiyle ilgili olarak vicdanı olan herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor.
Kimi nakdi yardım, kimi ayni yardım göndermeye çalışıyor, depolar yardım malzemeleri ile doluyor, STK'larımız çalışıyor.
Bu gün, bir mahalle camisinde toplanan ve AFAD'a teslim edilen kolilerden şahit olduk.
İyiliğe odaklanalım!
5.Kriz, Yardım ve Maksadın hasıl olması! 090223:
Bir STK'mızdan deprem bölgesinde ihtiyaç olduğu ilan edilen, giyecek (mont, bot, içlik, bere, eldiven vb), su, soba, piknik tüpü vb malzemeler ilgili mercilere ulaştırılıyor, buralarda, ayrıştırılıyor, paketleniyor ve deprem bölgesine sevk ediliyor.
Toplanan yardımlar kadar, yardım malzemelerinin ihtiyaç sahipleri ile buluşması da bir o kadar önemlidir!
Dolayısıyla ön araştırmalar ve koordinatör kurumlarla irtibatlı olarak hareket edilmesi, amacın gerçekleşmesini sağlayacaktır!
İyilik zamanı!
6.Bilim ve ahlâk 140223:
Deprem sonrası en çok üzüldüğüm, kızdığım şeylerden biri de yıkılan binalar ile bunların inşa sürecinde görev alıp işini layıkıyla yapmamış olan mimar, mühendis, müteahhit, denetimci, kamu/belediye görevlisi vb tüm (bilimsel, idari vb) sorumlular!
Sağlam bina yapanlara teşekkürler!
Bilimin yanında, ahlak da gerek!
Her bilim (mimar, mühendislik, iktisat vb) kendi ahlakıyla birlikte okutulmalıdır!
7.Seviyor ama neden?170223:
Seviyor ama;
-kimi korkudan,
-kimi çıkarı için,
-kimi samimiyetten,
-kimi çaresizlikten,
-kimi Allah rızası için,
artık niyetindeki neyse?
Seven ve/veya sevilen niyetine göre nasibini alır!
Zaten, her amel niyete göre sevap almıyor mu?
8.Paylaşım, dezenformasyon ve ahlâk 180223:
Beni üzen ve kızdıran bir diğer olay da dezenformasyon yani yalan ve algı haberleri ve paylaşımlarıdır.
Resimlerde, asılsız haber ve iddialara ilişkin teyit hattının bazı tespitleri yer almaktadır.
Maalesef deprem akabinde de büyük bir dezenformasyon yaşandığı anlaşılmaktadır.
Yalan, algı, kin, ayrımcılık içeren, kurtarma ekiplerini ve kamu kurumlarını gereksiz meşgul eden, yanıltan, yanlış yönlendiren, infial uyandıracak nitelikteki bütün bu paylaşımları yapan, iddiaları ortaya atanlar, araştırılıp haklarında adli ve idari takibatların yapılması elzem gözükmektedir.
Bu paylaşımlarla mücadele neredeyse afetlerle mücadele kadar önem kazanmıştır.
9.Kaos ve kalkınma...! 280223:
Gezi olayları ile oluşturulan KAOSU, futbol ile tekrarlamak isteyenler deşifre edilmeli, destekçileri hakkında gereği yapılmalıdır.
Çünkü her kaos; kalkınma ve refahı engellemedir, ötelemedir, dışa (kaosu ortaya çıkaranlara) bağımlılığı uzatmadır.
10.Eleştiri ve iftira...! 280223:
Bugünlerde, algı, yalan, iftira, hakaret gibi söylem ve/veya paylaşımlardan sonra 'vay efendim ben eleştiri hakkımı kullandım" şeklinde savunmaya geçmek moda oldu!
Hiç alakası yok!
Eleştiri ile iftira vb farklıdır!
-iftira eleştiri değildir,
-yalan eleştiri değildir,
-kaos çağrısı eleştiri değildir,
-terör desteği eleştiri değildir,
-Ülkenin faydasına yapılan her iyi şeyleri kötüleme itibarsızlaştırma eleştiri değildir,
eleştiri ötesidir suçtur, ceza gerektirir!
Çaresi gerçeklerdir, samimiyettir, hakkı teslim etmektir, adalettir!
11. Göçen beyinler, güzelleştiren beyinler 130323:
Ülkeye, Ülkenin sağladığı imkanlar ile edindiği zihni ve maddi sermayeyi alarak Ülkeyi terk edenler değil, çalışarak üreterek Ülkeyi güzelleştirme çabasında olan beyinler lazım.
Zira onların gayreti kalkınmaya gelişmeye refaha katkı sağlar, terk edenlerin değil!
12.Kalkınma ve engel 140323:
Kalkınmanın önündeki görünmeyen bazı engeller;
- tembellik yapmayı sevmek,
- girişimci düşüncelerin olmayışı,
- hazırcılık, taklitçilik, hazıra konmacılık,
- zihin olarak kalkınmaya kapalı olmak,
- benden/bizden bir şey olmaz düşüncesine hapsolmak,
- ben iyi bir şey yapamam yabancılar daha iyi yapar düşüncesinde olmak,
- üretmek yerine ithalatı tercih etmek,
- üretmeyi değil tüketmeyi sevmek,
- eleştirilmekten çekinmek,
- üreteni küçümsemek, lüks tüketeni büyütmek,
- tüketeni takdir etmek,
- üretme çabasındakileri itibarsızlaştırmak, sözle destek olmamak, sözle engellemek,
- ...
Geliniz, Ülke olarak, görünmeyen çeşitli ellerle/yollarla önümüze konulan bu engelleri el birliği ile kaldıralım, kalkınma yolundaki en önemli engeli aşalım, kalkınmamızı gerçekleştirecek ortamı oluşturalım ve kalkınmamızı gerçekleştirelim.
13.Camii adabı 220323:
Başı rahmet ortası mağfiret ve sonu kurtuluş olan Ramazan ayının ilk teravihinde Millet Camii'ndeydik.
Camii adabına uygun davranan çocuklar az değildi!
Ancak cami adabına uygun davranmayan çocuklar bütün huşuyu götürdü.
Bu çocukların anne babalarının vebali var, kul hakkına giriyorlar ve getirdikleri çocuklarına camii adabını öğretmeleri gerektiğini düşünüyorum!
Ayrıca namaz öncesi bu husus hatırlatılabilir.
Bu hususları müezzin mahallindekilere söyledim Cimeri işaret ettiler!
Lütfen, cami adabını öğrenelim öğretelim ve bu adaba uyuyalım!
İmam Gazali İHYA'sında; yeri kirleten ve cemaatin huzurunu kaçıran sarhoş, deli ve büyükleri ile olanlar hariç çocukların mescide girmelerini mescidin münkerleri arasında saymıştır.
Hayırlı Ramazanlar...
14.Geleceğe yoğunlaşmak gerek 040423:
Adıye düşünür, yazar ve STK'ları, uğraşlarının önemli bir bölümünü, toplumun geleceğine yönelik çalışmalara ayırmalıdırlar.
Misal bu konuya ilişkin, araştırmalar yapılabilir, makaleler yazılabilir, programlar, arama konferansları düzenlebilir.
Geleceği tasvir etmeyecek günlük, eğlencelik konularla çokça vakit öldürmemek ve sadece geçmişte de kalmamak gerekir.
15.Nereden başlayacağını bilmek gerek 170423:
"Su, kaynağından temiz akarsa, bulanıklık çok sürmez, çabuk temizlenir" (La edri).
Akan bir suyu temizlemek için kaynağı yerine, farklı noktalardan müdahale boşa çaba olacaktır.
Her işte de böyledir önce işin başladığı yeri, kaynağını temizlemek, düzenlemek, düzeltmek gerekir.
Bir soruşturmada dahi işin kaynağına ulaşılmaz ise olay tam anlamıyla çözülmüş olmayacaktır.
Her zaman kaynak, yani menşe, yani başlangıç yeri önemlidir, işin can alıcı noktasıdır!
16.Hakim ve hüküm 140623:
"Hakimin hükmü helali haram, haramı da helal yapmaz. Fakat adaletin ve kamu düzeninin sağlanabilmesi için zahire göre işleyen bir yargılama hukuku da gereklidir.
Toplumda adaletin gerçekleşmesinde iyi kanunlar kadar onları uygulayacak iyi hakimler de önemlidir. Hatta iyi hakimler çok daha vazgeçilmezdir. Mecelle de hakimin "hakim, fehim, müstakim, emin, mekin ve metin" olması gerektiği vurgulanmıştır (Mecelle 1792).
İnsan unsurunun taşıdığı zaafın sigortası olarak iyi bir yargılama hukukunun gelişimine de ihtiyaç vardır.
Bir hadiste; "Davacının davasını delil ile ispat etmesi, iddiayı reddedenin de yemin etmesi gerekir" (ibn Mace, Ahkam 7; Tirmizi, Ahkam, 12) buyurulmuştur.(TDV,İlmihal-II, Yargılama hukuku)".
17.Sorumluluk bilinci ve vicdan! 060723:
İnsandaki sorumluluk bilinci, kontrolü/denetimi gerektirmeyen bir haldir.
Bu bilinç yoksa, kontrol/denetim mekanizması devreye girmelidir.
İnsanın kendisine, ailesine, topluma, tabiata ve tabii ki yaradanına karşı sorumlulukları vardır. Bunları yerine getirmelidir.
İnsanda sorumluluk bilinci ve vicdan varsa ve gereklerini yapıyorsa, tabii ki yaptığı her şey güzel olacaktır.
18.İletişim ve iletişimsizlik 080723:
İletişim uzağı yakın, iletişimsizlik ise yakını uzak eder.
İletişim insanı rahatlatır, dinlendirir, iletişimsizlik ise insanı yorar, yıpratır.
Her hal şartta iletişim kurmak ve konuşabilmek lazım.
19.Olumlu düşününüz. 080723:
Kullandığınız olumlu kelimeleri ve cümleleri arttırınız.
Hayata tebessüm ediniz, o da size tebessüm edecektir.
Zira sizin olumlu bakışınız,
ilave çabaya ihtiyaç bırakmadan olumsuzlukları yok edecektir.
20.Evlilik ve huy 090723:
"Ennâne, mennâne, hannâne, haddâka, berrâka ve şeddâka olan kadınlarla evlenme." (Arap atasözü).
Bunu erkeklere de teşmil etmek mümkündür.
Ennâne; inleyen, hastalık hastası demektir.
Mennâne; minnet eden, yaptığı bir iyiliği veya hizmeti söyleyip başa vuran
demektir.
Hannâne; gönlü her gördüğüne kayan, hissiyatı zayıf olan demektir.
Haddâka; aç gözlü olan, emsalinde gördüğü her şeyi isteyen demektir.
Berrâka; süs, makyaj ve gösteriş düşkünü olandır.
Şeddâka ise, çenesi düşük,geveze ve dırdırcı demektir. (Gazzali, İhya).
21.Evlilik ve güzellik 100723:
"Fıtratta güzelliği sevmek vardır. İslâm dini fıtrat dinidir. Bu sebeple, İslâm’a göre, kadında (ve erkekte) güzellik de aranabilir.
Ancak bu güzelliği sadece fizik güzelliğine indirgemek eksik bir yaklaşımdır.
Çünkü ruh ve ahlâk güzelliğiyle desteklenmeyen suret güzelliği evlilik hayatına mutluluk getirmez.
Aksine, birçok sıkıntı ve sorun getirir. İslâm dini kadında (ve erkekte) güzelliğe yer verdiği için, nişan ve akitten önce adayların birbirlerini görmelerine izin vermiş ve hatta bunu teşvik etmiştir.
Ayrıca, erkek ve kadın adayların ahlâk ve diğer hâllerini araştırmak ve bunları bilenlere sormak da müstehabtır. Bunun sorulduğu kimselerin de bildiklerini doğru olarak anlatmaları vaciptir." (Gazzali, İhya).
22.Muhatab ve muhabbet 100723:
Muhatabı sevilmeyi ve sevmeyi bilmiyorsa,
Sevgi tek taraflı ise,
Muhatabı paylaşmayı bilmiyorsa,
Muhatabı muhabbeti bilmiyorsa,
Muhatabı kadir kıymet bilmiyor ve sürtüşme halindeyse,
Ortak hareket etmek, paylaşmak zordur, önce saygı sonra sevgi azalır, zarar verir.
Sevgi ve saygı dairesinde, muhabbetli günler dileklerimle.
23.Güzel ahlak 110723:
İmam Gazali İhya'sında bazılarının, güzel ahlâkın alâmet ve hasletlerini şu şekilde topladıklarını yazmaktadır:
-"Çok utanmak (günah ve münasebetsizliklerden mahcubiyet duymak),
-eziyeti az olmak,
-salahatı (salihlik, günahsız ve temiz oluş, dindarlıkta çok ileri olmak hali) çok olmak,
-doğru sözlü olmak,
-az konuşmak,
-çok iş ve amel yapmak,
-az yanılmak,
-fuzulî yönü (faydasız işlerle meşguliyeti) bulunmamak,
-iyilik sever olmak,
-akrabalığı gözetmek,
-haklara riâyet etmek,
-vakarlı olmak,
-şükredici olmak,
-aza kanâat etmek,
-hilim sahibi (yumuşak huylu, hoşgörülü, bağışlayıcı) olmak,
-uyumlu olmak (sebepsiz yere muhalefet etme huyunu taşımamak),
-iffetli olmak,
-şefkatli olmak,
-sövücü, lanet edici (ağzı bozuk) olmamak,
-kötü laf götürüp getirmemek,
-gıybet etmemek,
-aceleci olmamak,
-kin beslememek,
-cimrilik etmemek,
-kıskançlık yapmamak,
-güler yüzlü ve tatlı dilli olmak,
-ALLAH için sevmek,
-O'nun için buğzetmek,
-O'nun razı olduğu şeye razı olmak,
-O'nun razı olmadığı şeye razı olmamak."
24.Sivrisinek veya kamyon sesi! 030823:
Sivrisinek olan bir yerde, gece tüm tedbirler alınmış; sineklikler kapalı, ilaçlama tamam ve sinek kovucu takılı.
Ama yinede...
Gece uzanmışsınız ve kulağınıza rahatsız edici bir ses geliyor. Bu ses acaba sivri sinekten mi, yoksa epeyce uzakta seyreden ve ağır yükü dolayısıyla inlemesi gecenin sessizliğinde, kilometrelerce uzaklara giden bir kamyondan mı geliyor diye tereddüt ediyorsunuz?
Önceki tecrübeler her ikisinin de olabileceğini gösteriyor.
Ama yine de gayri ihtiyari bir hamle yapıyorsunuz. Gece karanlık, sonucu bilemiyorsunuz!
Bir süre sonra bir yerinizde kaşıntı yoksa, duyduğunuz ses ya kamyon sesidir veya sivrisinek ilgisini yitirmiş veyahut gitmiştir ya da imha işlemi gerçekleşmiştir!
25."Çocuğun nefsi terbiyesi 030823:
Çocuğun nefis terbiyesi; çocuğun akletmeye başladığı günden itibaren, ona cesaret, açıklık, kahramanlık, olgunluk, başkalarına iyilikte bulunma sevgisi, öfke anında kendine hakimiyet, ahlâk ve kişilikten yana bütün faziletlerle süslenme gibi hususlarla terbiye edip, donatmaktır."
(Kaynak:İslamda Aile Eğitimi).
26.Nikah/evlilik öncesi ön bilgilenme! 030823:
Evlenecek gençler, bekarlar; lütfen, nikah/evlilik ve aile ile ilgili ilmihal bilgilerini okuyunuz.
Çünkü, sevgi, saygı, hoşgörü, empati, sabır, sınırlar, hak ve yükümlülükler gibi daha sonra ihtiyaç duyacağınız bu kavramları orada bulacaksınız.
Bu hususları bilmek, bunlarla donanmak, davranışlara yansıtmak, muhatabında da aramak ve gerektiğinde çözüm aracı olarak kullanmak açısından gereklidir.
27.e-işlemler "kullanıcı/yaralanıcı dostu" ve "fonksiyonel" olmalı 040823:
Unutulan bir vergiyi yapılandırma kapsamında, internet vergi dairesine, internet bankacılığı aracılığıyla ödemek istedik.
Banka hesabından doğrudan aktarma/havale/ödeme imkanı tanınmadığından, tek seçenek kredi kartı ile ödemek olarak kalıyor.
Ancak, "O vergi çeşidiyle ilgili olarak tanımlı olmadığı" gerekçesiyle kredi kartı ile ödeyemedik. Tanımsız olunca komisyon talep ediliyor.
Gerek banka, gerekse vergi dairesi ile yaptığımız telefon görüşmelerinde, kendilerine gelinmesi halinde ödemenin gerçekleştirileceği söylendi.
Ve ancak bankanın bir şubesine giderek hesaptan ödeme yapabildik.
Lütfen! Gerek banka, gerek vergi daireleri gibi devlet kurumları ve gerekse özel sektör; elektronik ortama çektiğiniz hizmetleri, daha fazla "kullanıcı/yararlanıcı dostu ve fonksiyonel" olarak işlemesini sağlayacak tedbirler alınız!
Ayrıca, fiziki gidiş-gelişlere de sebebiyet vermeyeniz!
28.Vücut Dengesi 050823:
Vücut organlarımıza tutarlı davranalım.
Onlara karşı, onların dengesini bozacak veya nasıl davranacakları konusunda tereddütte bırakacak davranışlar sergilemeyelim.
Misal fiziken; fasılasız veya ihtiyaç ötesi yiyerek, atıştırarak, içerek, gereksiz yüklemeler yaparak, mide ve bağırsakların kimyasını bozmayalım.
Keza, ruhen, kalbimizle, gönlümüzle ilgili konularda tutarlı olalım, istikamette kalalım.
Unutmayalım ki tüm kainat, her şey, bir denge üzerine yaratılmıştır.
Dengeyi bozacak davranışlardan kaçınalım.
29.Davet ve icabet 060823:
Davetin samimiyetle yapılması, davete icabet edilecek ortamın oluşturulması ve davete icabet edilmesine ilişkin kıssadır.
"Kabın" yani "psı halıve"yi (bir çeşit Çerkes mantısı) sevmeyen Adıye yoktur.
Biraz da çekingen çok genç delikanlının biri, teyze veya halasına ziyarete gitmiş.
Tam o sırada sofraya kabın dolu bir sini/tepsi konulmuş, yanına da sarmısaklı yoğurt, ayran, turşu, çatal, bardak vesaire diziliyormuş.
Misafirliğe giden delikanlı sofraya buyur edilmiş ama sofrayı dolu gördüğünden, hemen reddetmiş ve gayri ihtiyari "karnım ağrıyor, sağ olun" demiş.
Demiş ama, gözü kabın sinisinde kalmış!
Yemeğin ortasında daveti yenilemişler ama genç çekinmiş ve yine reddetmiş.
Bu arada, sinideki kabinler birer birer tükeniyormuş. Bir daha davet ederlerse otururum diye de içinden geçiriyormuş.
Yemeğin sonuna doğru, ev sahibi "sofraya otursaydın, biraz bizimle yeseydin!" derken son kabının da bir çatala takıldığını gören ve kabın yeme şansı kalmayan genç ağlamaya başlamış!
"Ne oldu?" diye merakla sorulunca, delikanlı "karnımın ağrısı arttı da onun için ağlıyorum demiş"!!!
Kıssadan hisse; "davet içtenlikle olsun, icabet ortamı oluşturulsun ve davete icabet edilsin!"
Ne yapılabilirdi? Sofrada yer açılabilir veya bir tabak içinde bir kaç tane ikram edilebilirdi. Sofradakiler de birer adet eksik yemiş olurlardı.
30.Sevdiklerim 250923:
-edep,
-samimiyet,
-vefa,
-gayret,
-nezaket,
-empati,
-ikram,
-cömertlik,
-iktisatlı olmak,
-hakikat/gerçek,
-muhabbet,
-paylaşmak,
-mütevazilik,
-mesafe,
-ilke,
-güzel ahlak,
-tabiiki iman,
31.Sevmediklerim 250923:
-iğneleyici dil,
-nezaketsizlik,
-hadsizlik,
-şımarıklık,
-uyanıklık,
-şürekli şikayetlenme,
-şükürsüzlük,
-vefasızlık,
-nankörlük,
-tembellik,
-ukalalık,
-kibir,
-aşırı hırs,
-haset,
-dedikodu,
-kovuculuk,
-tabiki yalancılık, ...
32. Hediyeleşme 260923:
En güzel hediyeler; sevgi, saygı, nezaket, tebessüm, teşekkür, tekdir, merhamet, adalet, samimiyet, dürüstlük, özür dilemek gibi insani davranışlardır.
Konuya ilişkin bazı hadisler:
"Hediyeleşin, çünkü hediye, aradaki muhabbeti artırır." (Beyheki).
"Hediyeleşin, çünkü hediye, dostluğu artırır, kini, düşmanlığı giderir." (Taberani, Ebu Nuaym).
"Talep etmeden verilen hediyeyi kabul edin!" (Hakim).
"İstemeden verileni alın! O, Allahü teâlânın gönderdiği rızktır." (Beyheki).
"Hediyeyi reddeden, Allahü teâlânın verdiğini reddetmiş olur." (Ramuz).
"Davete icabet edin, hediyeyi reddetmeyin!" (Buhari).
"Hediye, Allahü teâlânın gönderdiği güzel bir rızktır. Hediyeyi kabul edin ve karşılığında daha güzelini verin!" (H.Tirmizi).
"Hediye verene, siz de hediye verin! Eğer verecek bir şey bulamaz iseniz, onun için dua edin ki hediye karşılıksız kalmasın!" (Nesai).
33.Türkiye’de Vizyon değişimi 211023:
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra senelerce dışa kapalı kaldı, ekonomisi kapalı, bilgilere kapalı! Sadece parfüm, saç stili, kıyafet vs ithal ediliyorken, 80'lerde açılım başladı ama yeterli değil! Zira Bayır bucak Türkmenlerinden belki Suriye savaşı olmasa haberdar olmayacaktık, Kavala'dan İpsala'ya kadar Anadolu köyleri gibi, görmesek bilmeyecektik. Okullarda bahsedilmedi. Halen bilinmeyenler çok gibi. Türkiye Dünyanın bildiği ama kendi vatandaşlarının bilmediği bilgilerle en kısa zamanda tanışmalıdır.(2016).
34.Bütçe (özel bütçe, ortak bütçe) harcamaları 291223:
İnsanlar kendi bütçesinden yani cebinden harcama yaparken gösterdikleri titizliği, ortak veya başkasının veya milletin bütçesini harcarken gösteriyorlar mı, yoksa daha mı cömert davranıyorlar? Bu konuda bir örnek vereceğim!
Bir fotoğraf çektim, bir caminin bir köşesindeki 4 adet hoparlörü gösteriyor! Aynı katta toplam 11 adet, bir üst katta 14 adet, ara katta da 6'dan fazla olmak üzere toplam hoparlör sayısı 30'u geçiyor! Kanaatimce ihtiyaç olan hoparlör sayısı 5-6'yı geçmez! Cami derneği yöneticileri bu hoparlörlerin bedelini kendi ceplerinden karşılasalar veya kendi evlerine taktırsalar aynı şekilde mi davranırlardı?
Bu sadece bir örnek, bina cami değil herhangi bir okul veya hastane yada fabrika olabilir. Bütçe de; her hangi bir bina veya site yönetimi, köy, okul, kent, kooperatif, dernek, kamu veya şirket bütçesi olabilir.
Bu örnekle, dikkat çekmeye çalıştığım husus, insanların kendi bütçelerinden harcama yaparlarken gösterdikleri titizliği ortak bir bütçeden harcama yaparlarken göstermeleri gerektiğidir!
1.Kısa analizler ve öneriler (2021-2022)
2.Kısa analizler ve öneriler (2013-2019)