Ailede eşlerin ve aile üyelerinin her birinin hak, görev ve sorumlulukları vardır. Bu hak, görev ve sorumluluklar aile hayatı ile ilgili hemen hemen her şeyi kapsar. Bu hak, görev ve sorumluluklar ilmihal kitaplarında yer aldığı gibi bu konulara ilişkin çok sayıda yayınlanmış kitap da mevcuttur.
Evlilik öncesinde eş adaylarının bu hak, görev ve sorumlulukları öğrenmesi önerilir. Keza ailede, evlilikte bir huzursuzluk yaşanıyorsa bu bilgilere rücu edilmesi de önerilir. Zira bu hak, görev ve sorumluluklara uyulması evliliği dengede tutar, ailede huzuru tesis eder.
İşte, ailelerde huzuru bozan en önemli eksiklik, eşlerin ve aile üyelerinin evlilik ve aile ile ilgili hak, yükümlülük ve sorumluluklarını bilmemeleri, bilenlerin ise bildiklerini hayata geçirmemeleri veya unutmaları yada ihmal etmeleridir!
Eşlerin temel hak ve sorumluluklarını yerine getirmeleri huzurun temel taşıdır.
Aksi hal huzursuzluklara gebe olmakta ve huzursuzluk hal, tavır, davranış ve sözlere yansımaktadır.
Temel hak ve sorumluluklarını yerine getirmeme yani huzursuzluk durumu, eşin kendisinden, karşı taraftan ya da her ikisinden veyahut ailenin diğer üyelerinden kaynaklanıyor olabilir.
Bu dört halde de huzursuzluğun çözümü, eşlerin ve aile üyelerinin hak, yükümlülük ve sorumluluklarını yerine getirmelerinde yatmaktadır.
Unutmayalım şayet huzursuzluk insanın kendisinden yani eşin birinden kaynaklanıyorsa, huzuru başka yerlerde araması çare olmayacaktır. Öncelikle kendisine eşlik eden huzursuzluktan kurtulması gerekir.
Ailede huzursuzluk söz konusu olduğunda eşler veya aile üyeleri tepki veya yaptırım yada ilgiyi başka şeylere yöneltme cinsinden bazı davranışlar sergilerler. Bu davranışlar huzura katkı sağlamadığı gibi huzursuzluğun artmasına da sebebiyet verir.
...
Ailede huzura katkı sağlamayan aksine huzursuzluğu arttırıcı etkisi olan davranışlara örnekler;
-Hak, sorumluluk, görevlerin bilinmemesi veya yerine getirilmemesi,
-Muhabbetin azalması, iletişimin zorunlu konularla sınırlanması (uzaklaşmaya sebebiyet verir),
-Aile fertleri ile muhabbetten sakınıp telefon rehperindeki ilgili, ilgisiz tüm kişilerle saatlerce çoğu abartılı ve gereksiz konuşmaların yapılması,
-Hemen hemen hiçbir şeyin paylaşılmaması (evlilik aslında paylaşmaktır),
-Sofraya beraber oturulmaması ve sofra muhabbetinin olmaması (ki bu hal diğer aile fertlerini de olumsuz etkilemekte ve sonraki nesile de kötü örnek olmaktadır),
-Dargın durmak (Peygamberimizin; "Müslümanın, mümin kardeşi ile üç günden fazla dargın durması helal olmaz." hadisini hatırlayalım),
-Aile yerine; haftalık, aylık gibi belli periyotlarla yapılacak veya yaptırılabilecek işlerle meşgul olunması (bu tavırlar karşı tarafı memnun etmeyeceği gibi huzur da getirmez),
-Aile fertlerine gösterilmeyen ilgi ve ihtimamın ev eşyalarına (silmek, yıkamak, silmek vb) veya arabaya ya da arkadaşlara gösterilmesi (ailede eşyalardan ziyade aile fertlerinin ilgiye ihtiyacı vardır),
-Huzurun arkadaş, sokak, çarşı, pazar alışveriş vb yerlerde aranması (huzursuzluk insanın kendisinde ise nereye giderse gitsin bulamaz, çare bunlar değildir),
-Aile gündemlerinin ve kararlarının eşler tarafından değil de aile dışından belirlenmesi veya ailenin çevresindeki söylemlerden etkilenmesi (kendine yeten aile dış etkilerden etkilenmeyecektir, evlilik ve dolayısıyla aile hayatı paylaşmaktır, paylaştıkça huzur artacaktır.),
-Mananın ihmal edilip ve sadece madde bazlı konuların ön plana çıkması (sağlam aile manevi olarak da inşa edilmiş ailedir),
-Sosyal medyada bağımlılık derecesinde vakit geçirilmesi,
-Anlık, günlük veya geleceğe yönelik dışarı da yemek, gezi, tatil gibi etkinlik tekliflerine; “şimdi nereden çıktı?”, “şunu yapacağım”, “şu işim var”, “falanca gelecek hazırlık yapacağım” gibi gerçekçi olmayan mazeretler üretilmesi, (ki böyle tepkiler, bu tür teklifleri zamanla azaltır ve bir süre sonra da bu tür teklifler kesilir, ailede ortak plan yapılamaz durumu oluşur),
-Eşler ve aile üyeleri hakkında bir şikayet kültürü oluşmuş, şayet bu şikayetler gerçekçi ise bunların muhatabıyla değil de ilgili ilgisiz herkese anlatılması,
-Çok iyi niyetle söylenen güzel sözler ve sergilenen güzel davranışların olumsuz tepki alması, keza bu tür söz ve davranışlar sergilenmediğinde de yine bu hususa da olumsuz tepki verilmesi, (ki tepki sebebiyle bu söz ve davranışlar zamanla terkedilir, tüm ihtimallere olumsuz tepki vermek ne istediğini bilememektir),
-... bu tür örnekleri çoğaltmak mümkündür.
...
Bu tür davranışlardan ailenin tümü ve çevresi de etkilenir. Unutmayalım kamil insan en kritik, en kavgalı ortamları dahi güzelleştirendir, sığ insan ise en güzel ortamı dahi kavgalı hale sokandır. Başta söylediğimiz hak, görev ve sorumlulukların bilen ve uygulayan insan kamil insan gibi davranacaktır.
Netice itibariyle aile içinde huzurun tesisi, eşlerin ve tüm aile üyelerinin hak görev ve sorumluluklarına ilişkin ilmihal bilgilerini ve bu konudaki kitapları tekrar tekrar okumaları, hatırlamaları ve bunları hayata geçirmeleri ile mümkün olacaktır.
Huzur dileklerimizle...!