24 Eylül 2022 Cumartesi

Ailede huzur 240922:

Ailede eşlerin ve aile üyelerinin her birinin hak, görev ve sorumlulukları vardır. Bu hak, görev ve sorumluluklar aile hayatı ile ilgili hemen hemen her şeyi kapsar. Bu hak, görev ve sorumluluklar ilmihal kitaplarında yer aldığı gibi bu konulara ilişkin çok sayıda yayınlanmış kitap da mevcuttur. 

Evlilik öncesinde eş adaylarının bu hak, görev ve sorumlulukları öğrenmesi önerilir. Keza ailede, evlilikte bir huzursuzluk yaşanıyorsa bu bilgilere rücu edilmesi de önerilir. Zira bu hak, görev ve sorumluluklara uyulması evliliği dengede tutar, ailede huzuru tesis eder.

İşte, ailelerde huzuru bozan en önemli eksiklik, eşlerin ve aile üyelerinin evlilik ve aile ile ilgili hak, yükümlülük ve sorumluluklarını bilmemeleri, bilenlerin ise bildiklerini hayata geçirmemeleri veya unutmaları yada ihmal etmeleridir!

Eşlerin temel hak ve sorumluluklarını yerine getirmeleri huzurun temel taşıdır.

Aksi hal huzursuzluklara gebe olmakta ve huzursuzluk hal, tavır, davranış ve sözlere yansımaktadır.

Temel hak ve sorumluluklarını yerine getirmeme yani huzursuzluk durumu, eşin kendisinden, karşı taraftan ya da her ikisinden veyahut ailenin diğer üyelerinden kaynaklanıyor olabilir.

Bu dört halde de huzursuzluğun çözümü, eşlerin ve aile üyelerinin hak, yükümlülük ve sorumluluklarını yerine getirmelerinde yatmaktadır. 

Unutmayalım şayet huzursuzluk insanın kendisinden yani eşin birinden kaynaklanıyorsa, huzuru başka yerlerde araması çare olmayacaktır. Öncelikle kendisine eşlik eden huzursuzluktan kurtulması gerekir.

Ailede huzursuzluk söz konusu olduğunda eşler veya aile üyeleri tepki veya yaptırım yada ilgiyi başka şeylere yöneltme cinsinden bazı davranışlar sergilerler. Bu davranışlar huzura katkı sağlamadığı gibi huzursuzluğun artmasına da sebebiyet verir.
...
Ailede huzura katkı sağlamayan aksine huzursuzluğu arttırıcı etkisi olan davranışlara örnekler;

-Hak, sorumluluk, görevlerin bilinmemesi veya yerine getirilmemesi,

-Muhabbetin azalması, iletişimin zorunlu konularla sınırlanması (uzaklaşmaya sebebiyet verir),

-Aile fertleri ile muhabbetten sakınıp telefon rehperindeki ilgili, ilgisiz tüm kişilerle saatlerce çoğu abartılı ve gereksiz konuşmaların yapılması,

-Hemen hemen hiçbir şeyin paylaşılmaması (evlilik aslında paylaşmaktır),

-Sofraya beraber oturulmaması ve sofra muhabbetinin olmaması (ki bu hal diğer aile fertlerini de olumsuz etkilemekte ve sonraki nesile de kötü örnek olmaktadır),

-Dargın durmak (Peygamberimizin; "Müslümanın, mümin kardeşi ile üç günden fazla dargın durması helal olmaz."  hadisini hatırlayalım),

-Aile yerine; haftalık, aylık gibi belli periyotlarla yapılacak veya yaptırılabilecek işlerle meşgul olunması (bu tavırlar karşı tarafı memnun etmeyeceği gibi huzur da getirmez),

-Aile fertlerine gösterilmeyen ilgi ve ihtimamın ev eşyalarına (silmek, yıkamak, silmek vb) veya arabaya ya da arkadaşlara gösterilmesi (ailede eşyalardan ziyade aile fertlerinin ilgiye ihtiyacı vardır),

-Huzurun arkadaş, sokak, çarşı, pazar alışveriş vb yerlerde aranması (huzursuzluk insanın kendisinde ise nereye giderse gitsin bulamaz, çare bunlar değildir),

-Aile gündemlerinin ve kararlarının eşler tarafından değil de aile dışından belirlenmesi veya ailenin çevresindeki söylemlerden etkilenmesi (kendine yeten aile dış etkilerden etkilenmeyecektir, evlilik ve dolayısıyla aile hayatı paylaşmaktır, paylaştıkça huzur artacaktır.),

-Mananın ihmal edilip ve sadece madde bazlı konuların ön plana çıkması (sağlam aile manevi olarak da inşa edilmiş ailedir),

-Sosyal medyada bağımlılık derecesinde vakit geçirilmesi,

-Anlık, günlük veya geleceğe yönelik dışarı da yemek, gezi, tatil gibi etkinlik tekliflerine; “şimdi nereden çıktı?”, “şunu yapacağım”, “şu işim var”, “falanca gelecek hazırlık yapacağım” gibi gerçekçi olmayan mazeretler üretilmesi, (ki böyle tepkiler, bu tür teklifleri zamanla azaltır ve bir süre sonra da bu tür teklifler kesilir, ailede ortak plan yapılamaz durumu oluşur),

-Eşler ve aile üyeleri hakkında bir şikayet kültürü oluşmuş, şayet bu şikayetler gerçekçi ise bunların muhatabıyla değil de ilgili ilgisiz herkese anlatılması,

-Çok iyi niyetle söylenen güzel sözler ve sergilenen güzel davranışların olumsuz tepki alması, keza bu tür söz ve davranışlar sergilenmediğinde de yine bu hususa da olumsuz tepki verilmesi, (ki tepki sebebiyle bu söz ve davranışlar zamanla terkedilir, tüm ihtimallere olumsuz tepki vermek ne istediğini bilememektir),

-... bu tür örnekleri çoğaltmak mümkündür.
...
Bu tür davranışlardan ailenin tümü ve çevresi de etkilenir. Unutmayalım kamil insan en kritik, en kavgalı ortamları dahi güzelleştirendir, sığ insan ise en güzel ortamı dahi kavgalı hale sokandır. Başta söylediğimiz hak, görev ve sorumlulukların bilen ve uygulayan insan kamil insan gibi davranacaktır.

Netice itibariyle aile içinde huzurun tesisi, eşlerin ve tüm aile üyelerinin hak görev ve sorumluluklarına ilişkin ilmihal bilgilerini ve bu konudaki kitapları tekrar tekrar okumaları, hatırlamaları ve bunları hayata geçirmeleri ile mümkün olacaktır.

Huzur dileklerimizle...!

Huzur 190622 başlıklı yazımız ve diğer yazılarımız da https://alinural.blogspot.com/ blog adresindedir.



17 Eylül 2022 Cumartesi

Sevgi ve saygı 170922:

1.Sevgi, saygı, nezaket, teşekkür, özür, merhamet, adalet vb insani davranışlar en güzel hediyelerdir. Peki, hak eden insanlara, bu hediyeleri vermekten alıkoyan nedir? Unutmayalım! hakkı teslim etmemek zulümdür.

2. İnsan ne ister? İnsan; biraz medeniyet, biraz sevgi, biraz saygı, biraz paylaşım, biraz huzur, muhabbet barındıran, içten, samimi, dürüst, istikamet üzre olan bir hayat ister!

Bunlar insanın kendisinde ve muhataplarında da bulunursa âlâ olur, huzurun, hatta mutluluğun yolu açılır!

3.Asgarileri dahi, evlilikte huzuru arttırır; tebessüm, yumuşak başlılık, tatlı dillilik, sevgi-saygı, içtenlik, samimiyet, merhamet, hoşgörü ve empati, yerini bilmek, mesafeyi korumak, hak ve görevleri gözetmek.

4.İnsanlar hayallerini bağdaştırdıkları kişi ile evleniyor, peki niçin mutlu olamıyorlar? Çünkü mutluluğun reçetesi; sadece hayalleri değil, mantık, kültür, denklik, beklenti, sevgi, saygı, gerçekçi olmak gibi pek çok faktörü de içerir.

5. Bir işi sevgiyle mi, bir çıkar için mi ya da korku ile mi yapıyoruz? "Sevgi ile çıkar veya korku arasındaki sınır kalplerde gizlidir" Onun için niyete bakar Rabbimiz. "Ameller niyetlere göredir..."(HŞ).

6."Bir şahıs hakkında hüküm verirken; akrabasını gözetmesini, öfkesini yenmesine, komşularına, dul ve yetimlere karşı muamelesine, din kardeşlerine ve arkadaşlarına davranışlarına, sevgi ve saygısına bakın" (Fudayl bin İyaz).

7.Sevgi, sevginin kaynağına, yani Allah rızasına dayandırılırsa, çok daha asil, anlamlı ve değerli bir hale gelir. İki cihanlık olur.

8.Birbirinizin ömrünü tüketmeyin, törpülemeyin! Aksine sevgi ile, muhabbet ile, hoşgörü ile, tebessüm ile, anlayış ile, paylaşarak ömrüne ömür katın.

9."Benim için çok iyi biri, onu seviyorum" ifadesinde, bencillik, çıkar yok mudur? Makbul sevgi, Allah (cc) için, kardeşlik hukuku içinde sevmek değil midir?

10.Huzur vermek ve huzur bulmak için; çatışma, rahatsız etme, huzursuz etme, iğneleme dilini terk edelim! Sevgi, muhabbet ve samimiyet dilini kullanalım!

11.Muhatabına zülüm yerine, sevgi, huzur ve muhabbeti sun.

12.Sevgi, maddi olanı sevmekle başlar, manevi olanı sevmekle kemale ulaşır.

13.Maliyeti ölçülemeyen değerler de vardır; sevgi gibi, can gibi, mutluluk gibi. İktisat bu alanlarda; yetersizdir, geliştirilmelidir.

14.Selâmlaşmanın asıl amacı; karşılıklı sevgi, dostluk, iyi niyet ve güzel dileklerin açıklanmasıdır.

15.İnsan kin ve nefret dolu olmamalı! Bunları kalbinden, sözlerinden, hayatından söküp atmalı! Çünkü kin ve nefret huzur ve mutluluğa engeldir. Sözünde, kalbinde ve hayatında sevgi olan huzur ve mutluluğu bulur.

16.İnsan; samimiyetle kullandığı; sevgi dili, yapıcı dil, toparlayıcı dilin, kendisini ve çevresini mutlu ve huzurlu kılacağını unutmamalıdır.

17.Samimi, muhabbetli ve sevgi dolu söz ve davranışlar sergilemeliyiz! Kendimizi ve muhatabımızı mutlu kılar.

18.Bir üniversite hastane kliniğindeyiz, dr hanım çağırdı, koridorda bekliyoruz, koridorun ucunda üç hemşire telveli üç kahve fincanı, koyu muhabbet. En kıdemlisi; "dışarıda bekleyin". "dr hanım çağırdı", "olsun dışarda bekleyin". Nezaket, mantık, saygı hiç yok, üstelik buyurgan.

Fesuphanallah çekiyoruz. İşini iyi yapan, işini seven, nazik, kibar, saygılı tüm çalışanları seviyoruz.

19.Saygı, hoşgörü, nezaket kalkınmışlık göstergelerindendir, İslam'ın emirlerindendir, Danimarka'nın da maddi ve manevi alanda kalkınması şart! (Danimarkalı siyasetçi polis korumasında Kur'an'ı ayağının altına aldı, ülke karıştı http://bit.ly/2Zi29eb).

20.Seçimlerde fayda, maliyet analizi yapılırken pay kısmına; referans (yapılan işler), projeler (planlanan işler), samimi çabalar, liyakat, dürüstlük, inanç ve değerlere saygı gibi hususlar konulmalıdır.

Siyaset; proje fakiri birine en çok projesi olan, keza başörtüsüne bir metrelik bez diyene değerlere saygılı dedirtebiliyor ve gerçekdışı söylem, algı ve rol çalana methiye dizdirebiliyorsa bırakın kalsın, inanın değmez!

21.“Antalya’da bir otelin ahşap bandı, 60 caretta caretta'yı öldürdü.” (Basından-2021). Çok üzüldüm! Rahat bırakın şu kaplumbağaları! Çevreye doğal hayata saygı lütfen! O kumsallar insanlara kapatılsın.

22.Maddi olmayan ürünlere de, ürün sahibine de saygı duymalı, kullanınca kaynak belirtmeli değil mi? Hak, hukuk bunu gerektirir.

23.İnsan kaynaklı pek çok kazalar yaşanıyor. lütfen ama lütfen herkes işini iyi yapsın, işine gereken ihtimamı göstersin, işine saygı duysun ve sadece işini yapsın.

24."Mü'minun Suresi'nde, müminlerin sayılan bazı özellikleri; “namazı derin saygı ile yaşarlar” (2), “anlamsız ve yararsız şeylerden uzak dururlar” (3), “zekatı verirler” (4), “iffetlerini korurlar” (5), “eşleri ile yetinir” (6).

25.Bir çorba yapıp ikram edin, eminim ki çorbanız eleştirildiğinde çok üzüleceksiniz. O halde sürekli çorba yapanları düşünün, empati yapın. Emeğe, çabaya, iyi niyete saygı gösterin lütfen.

26.Çocuklarımıza sevgi ve saygıyı da öğretelim. Sevgi ve saygı acizlik değildir, sevgisizlik ve saygısızlık da öz güven veya kahramanlık değildir.

27.Bu futbol ve taraftarlığı çok abartılıyor. Bu işi yapanlar daha profesyonel olmalı, rakip taraftarlar ise birbirlerine nazik ve saygılı davranış sergilemeliler.

28. Yalnız fertler ve yalnız ve kuru kalabalıklar yerine, biri yek diğerine karşı; samimi, saygılı ve dürüst bir toplum özlemi.

29.Tabiata saygılı olmazsanız, #mütekabiliyet kuralı çerçevesinde size karşılık verir! (deniz salyası, müsilaj-2021).

30. Etiketi ne olursa olsun her bir birey, toplumun inanç ve değerlerine saygı duymak zorundadır. Kalkınmışlık bunu gerektirir.

Selam, sevgi ve saygı ile...

(Not Muhtelif tarihlerde sevgi ve saygı konusunda alınmış notlarımızdan derlemedir).



11 Eylül 2022 Pazar

Rol kapanlar 110922:

İnsanlar vardır, başkalarının yaptıklarını kendileri yapmış algısı oluştururlar. Bunlar, siyasetçi, bürokrat, danışman, iş insanı, çalışan vb herhangi bir etiket taşıyabilirler. Hatta etiketsiz de olabilirler.

Aslında etkinlikleri olmadığı halde etkiliymiş gibi davranırlar! Sanki bu eksikliklerini de, giyim-kuşamları, gösterişli ve süslü veya farklı tarzları ile giderdiklerini zannederler.

Toplumda ön planda olan siyasi, sanatçı, iş insanı pek çokları ile fotoğrafları da vardır.

Kendilerini geniş bir çevresi olan, iş kotarıcı, iş bitirici, iş halledici birisi olarak pazarlayan bu kişiler aslında genelde etkisiz kimselerdir, ama rol kaparlar!
...
Örneklendirelim:

Diyelim taşradan bir ilden yatırım programına alınması gereken, veya alınmış ama gecikmiş veya bir şekilde ilerleme kaydedilememiş bir okul, baraj, köprü vs gibi bir yatırım işinin halledilmesi veya bir memur tayini, bir atama, tedavi işi vb çok değişik konular olabilir.

Hemen yukarıda tanımladığımız kişilere ulaşılır. Zira o kişi yeterince piar çalışmaları vardır. Tatlı dillidirler, insanların duymak istediklerini söylerler ve söylediklerinin doğru olması kaygıları yoktur.

Bu kişiler öncelikle hiçbir şeyin kolay olmadığını, ilgili kişilerle görüşmenin veya ikna etmenin vs zorluğundan dem vururlar ama genelde olmaz demezler, karşı tarafın ısrarcı olacağını hissederlerse onu da derler.

Bu şekilde kendisine ulaşan veya haberdar olduğu konuları fırsat bulurlarsa ilgililere de iletmeye çalışırlar ama genelde yaptıkları sadece gelişmeleri takip etmektir. Bu takip, ziyaretlerle veya kurum gerçekleşmelerini öğrenmekle yapılır.

Bunların önemli bir meziyetleri, diyelim bu taleplerden herhangi biri, tamamen kendi mecrasında gerçekleşse ve kendisinin hiçbir dahli olmasa dahi, gelişmeyi öğrendiği an kendisine konuyu ileteni arayıp adeta “hallettim“hallettirdim” havasında bilgilendirme yapmalarıdır. Doğru değildir. Doğrusu ne ise o söylenmelidir.
...
Bu günlerde hükümetin yapacağı iyileştirmeleri önceden bir şekilde öğrenip kendi fikriymiş gibi pazarlayanlar var. Birileri de buna inanabiliyor; “O söyledi de iyileştirme oldu, o söyledi de maaşımız arttı, o söyledi de ikramiye verildi” diyebiliyor. TV ekranlarında bakanlık yapmış bir yorumcu da “bak o söylediği için hükümet yaptı” açıklamasını yapınca yanındaki diğer yorumcular gibi ben de “pes” dedim.

Güya iyi (!) bir tezgah açılmış, ama yatsıya kadar sürer bu!
...
Doğru olan; dürüst davranmaktır, bir şeyler üretmektir, üreteni takdir etmektir, başkasının ürününe, fikrine, projesine sahiplenmeye kalkmamaktır!



TRUMP’ın Sözde Gazze Barış Planı (!) 290925:

Trump'ın 29 eylül 2025 günü açıkladığı Gazze'deki barış için açıkladığı süreç barış planından ziyade tehditler içeren, adil olmayan,...