30 Eylül 2021 Perşembe

Sosyal ahlâk! 300921

Bir insan ortak alanlara ve bu alanlardaki eşyalara kasten niçin zarar verir?
Misal, bir insan ortak alanlardaki;
-ağaç dallarını,
-musluk saplarını,
-sifon basacağını,
-elektrik düğmesini,
-spor aletini,
-kapıları,
-kamelyayı,
-ve benzerlerini,
niçin kırar, tahrip eder, bozar, çizer, çöplüğe çevirir? 
Bunu ona yaptıran nedir? 
Yetişkinse niçin yapar? 
Çocuk ise niçin öğretilmez?
Kendi evinde yapmadığı kesin!
...
Hukuki ve vicdani açıdan bakalım:
...
Hukuki açıdan; Kanunlarda (TCK, KMK vd) bu tür zararların tazmini konusu düzenlenmiş. Keza alt düzenlemelerde de, misal site yönetim planlarında, bizzat kat maliki veya kiracısı veya çocukları tarafından kasten veya kazara verilen bu tür zararların tazminini öngörüyor.
...
Vicdani açıdan ise kasten veya kazara verilen bu tür bu zararların tazmin edilmemesi kul hakkına girer.
...
O halde bizzat veya kiracı gibi yararlanıcılar yada çocuklarımız tarafından bilerek veya bilmeyerek,, kazara yada kasten verilen hasarların tazmin edilmesi hukuken ve vicdanen bir gerekliliktir.

Herhangi bir hasar verilmemesi ise en doğru olanıdır.
#sosyalahlâk





28 Eylül 2021 Salı

Selamlaşma! 280921

Selamlaşma! 280921:

Selam vermek, selam almak, selamlaşma nasıl olmalıdır?

Selam vermek sünnet, almak ise farzdır. Selam verirken, selamın sünnet olduğunu düşünmeli ve o kimseye dua etmeye niyet etmelidir!

Selam; Müslümanların karşılaştıklarında birbirlerine sağlık ve esenlik dilemeleri anlamında bir terimdir.

Selamın sözlükte tanımı: "Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine söz ve işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme, merhaba." (TDK) şeklindedir.

Merhaba; Bolluk, rahatlık, huzur ve âfiyet temennisi içeren bir selâmlama sözüdür.

Merhabanın sözlükte tanımı: "Geniş ve mamur yere geldiniz, rahat ediniz, günaydın, hoş geldiniz` anlamlarında bir esenleşme veya selamlaşma sözü" (TDK) şeklindedir.

İslamî uygulamada selamlaşma, taraflardan birinin diğerine “Selamün aleyküm” (selâm, esenlik ve güven sizin üzerinize olsun) demesi; diğerinin ise, Ve aleyküm selâm” (Sizin üzerinize de selâm, esenlik ve güven olsun) şeklinde cevap vermesi ile gerçekleşir.

Kur’an-ı Kerim’de, “Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı ile karşılık verin.” (Nisa, 4/86) buyurulmuştur.

Selama misliyle karşılık vermek, “Selamün aleyküm” diyene “Ve aleyküm selam şeklinde; “Selamün aleyküm ve rahmetullah” diyene ise “Ve aleyküm selam ve rahmetullah” şeklinde cevap vermekle olur.

Cenâb-ı Hakk’ın isimlerinden olan selâm kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de kırk kadar âyette geçer.

“Evlere girdiğiniz zaman kendinize selâm verin” (en-Nûr 24/61) âyeti, evde kimse olmasa da evine giren kişinin kendi kendine selâm vermesi gerektiği şeklinde yorumlanmıştır (İbn Kesîr, VI, 94-95).

Hadislerde, selamlaşmanın; sevgiyi arttırdığı, hayır ve bereket getirdiği, insanı Allah’a yaklaştırdığı, selam vermeyenin cimri olduğu belirtilmiştir.

Selâmlaşmanın asıl amacı karşılıklı sevgi, dostluk, iyi niyet ve güzel dileklerin açıklanmasıdır.

Namaz kılmak, Kur’an okumak, tefekküre dalmış olmak, hutbe dinlemek, ilimle uğraşmak, yemek yemek ve defi hâcette bulunmak gibi durumlar selâm almaya engel teşkil ettiği için onlara selâm verilmemelidir; verildiği takdirde selâmı almamanın bir sorumluluğu yoktur (İbn Âbidîn, I, 618).

Müslüman olmayan kimselere "selâmün aleyküm" ifadesiyle selâm vermek doğru bulunmamıştır.

Lugat kitaplarında "merhaba" sözünün bir kimsenin misafiri karşılarken, “Buyur, evimiz senin için geniş ve rahat bir yer olacak, burada dostluk bulacaksın, kendini rahat hisset” anlamında bir selâmlama tabiri olduğu, ayrıca, “Allah sana bolluk ve rahatlık, huzur ve âfiyet versin” mânasında dua olarak da kullanıldığı belirtilmektedir.

Tarih boyunca birçok gelenekte sözlü ve fiilî selâm biçimleri süregelmiştir.

Hindu geleneğinde iki avuç göğüs hizasında birleştirilerek baş hafifçe öne eğilir ve “namaskar” veya “namaste” denilerek selâm verilir (Encyclopedia of Religion, XII, 8060). Hinduizm’de Tanrı Brahman’ın insanların göğsünde ve başında bulunduğuna inanıldığından bu hareketle, “Ben senin içindeki Tanrı’ya boyun eğiyorum, seni seviyor ve saygı duyuyorum” demek istenir.

Küreselleşme ve sekülerleşmenin etkisiyle günümüzde giderek geleneksel dinî selâmların yerini bu içerikten arındırılmış selâmlar almaktadır. Bazan da bir kültüre veya inanca ait selâm şekillerinin diğer kültürlere geçtiği görülmektedir. Her ne kadar dinî içeriği azalsa da selâm ifadelerine yerleşmiş olan ulûhiyyetle ilgili bazı kelimeler varlığını sürdürmektedir. Nitekim Fransızca’daki “adieu” (Allah’a ısmarladık), İspanyolca’daki “adios” (Tanrı’yla beraber git) ve İngilizce’deki “good-bye” (God be with you-Tanrı seninle olsun) gibi dinî içerikli selâmlar günümüzde de kullanılmaktadır (Encyclopedia of Religion, XII, 8060).
(Not: Diyanet kaynaklarından -özellikle İslam Ansiklopedisinden- yararlanılmıştır).




27 Eylül 2021 Pazartesi

Sultan II Abdülhamid Han Hakkında Bir İtiraf (270921):

Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında Dahiliye Nazırlığı yapmış Servet-i Fünun edebiyatçılarından Ahmet Reşit bey (1955'te vefat etmiştir) muhalif olduğu Abdülhamit Han hakkında hatıratında şu itiraflarda bulunmuştur:

"Sultan Abdülhamid han yorulmaz denilecek kadar çalışkan, örnek alınacak derecede takva sahibiydi. Son derece dindardı.

Sultan Abdülhamid Han esaslı bir siyaset mihveriydi. Zekası ve melekesi sayesinde tahttan indirilmesi ne kadar Devletin mevcut şartlarını muhafazaya muvaffak olduğu HAL'inden sonra çökmeye başlayan koca bir imparatorluğun 10 sene içinde bugünkü hale gelmiş olması ile sabittir.

Sultan Abdülhamid Han hakikaten halîm çok sabırlı pek merhametliydi. Birçok ahvalde göstermiş oldu sakinliği, temkinli ve kendisine mahsus olan tevazu sadece bilinmiş değil inkar edilmiş faziletlerindendir.

Tahta oturmasından saltanatının ilk yarısına kadar 16 sene memlekette ilim ve teknikte hasıl olan terakkinin ne kadar büyük olduğunu anlamak için bir misal verelim:

Meşrutiyet ilan olundu sonra Abdülhamid Han tahttan indirildi. Gazetelerde umumi ıslahat ve ilim ve tekniğin gelişmesine dair sütün sütün yazılar yazıldı. Her zaman olduğu gibi "şöyle olacak, böyle yapacak, oluyor yapılıyor" yolunda vaatler bol bol sarf edildi hatta oldu yapıldı denildiği de işitildi.

Lâkin meşrutiyeti kazandığımızdan beri 3-4 sene geçmişti. Bir gün o sırada maarif nazırı olan Abdurrahman Şeref efendiye Mekteb-i Mülkiyenin ne halde olduğunu sordum: "Sizin talebeliğiniz zamanındaki hali şöyle bir tarafa bırakalım;  mekteb-i Haşım Paşa'nın Maarif Nazırlığı esnasında mertebesine yükseltebilmek için belki 20 sene çalışmak lazım" dedi.

Mâniler ortadan kalktığı halde olunan şey avdet etmemiş bilakis daha ziyade uzaklaşmış demekti." 

Bu olay, günümüzde, algı operasyonu yapan liyakatsiz siyasetçilerin de, bir şekilde iktidar olurlar ise bir şey yapmayacaklarının tecrübesidir. 

Tefekkür etmek ve dikkat etmek gerekir!




7 Eylül 2021 Salı

"Adıye Kültürü"

"Adıye Kültürü" isimli kitabımızın tanıtımını yapan KAFFED'e, çalışmayı yapan Yemuz Nevzat Tarakçı'ya çok teşekkür ediyorum.

Kitabın faydalı olması ve yenilerine vesile olması dileğiyle. 

6 Eylül 2021 Pazartesi

Sivas Nasıl Kalkınır? (Şehirlere Rol Model) (09.12.16):

Sivas Nasıl Kalkınır? (Şehirlere Rol Model) (09.12.16)

Makalenin tamamı "Hayatın İçinden Analizler" isimli kitabımızda yer almaktadır. 








TRUMP’ın Sözde Gazze Barış Planı (!) 290925:

Trump'ın 29 eylül 2025 günü açıkladığı Gazze'deki barış için açıkladığı süreç barış planından ziyade tehditler içeren, adil olmayan,...