27 Mayıs 2020 Çarşamba

Sağlıklı Aile Kampanyamız (Bir Sosyal Deney) 270520:

Evlilik konusunda bazı araştırmalarımız dolayısıyla, bu konudaki gelişmeleri izlemeye çalışıyoruz. Bu çerçevede aile kurma ve aile olarak kalma konusunda sıkıntılar yaşandığı gözlemlenmektedir. Dağılan aileler veya ailelerin nasıl dağılacağına ilişkin yapılan düzenleme yada çalışmaların daha fazlasının, sağlıklı aileler kurulması yönünde yapılması gerektiği düşünülmektedir. 

Bu sebeple, mevzuatta aile kurumuna zarar veren, daha doğrusu aile kurumunu zayıflatan, boşanmaları teşvik eden düzenlemelerin Aile Bakanlığı tarafından gözden geçirilmesi ve düzeltilmesi amacıyla change.org da, 28.04.2020 tarihinde;sağlıklı ailelerle sağlıklı topluma” başlıklı bir kampanya başlattık (https://www.change.org/p/aile-bakanlığı-sağlıklı-ailelerle-sağlıklı-topluma). 
...
28.04.2020 tarihli kampanya metnimiz şöyleydi:

Son zamanlarda evlilik aleyhine söylemler, evlilik dışı yaşantılar ve boşanmalar artmıştır. Sağlıklı bir toplum ancak sağlıklı ailelerle oluşturulabilir. Dolayısıyla aile müessesini zedeleyen yasal düzenlemelerin (örneğin, 6284 sayılı yasa, buna ilişkin sözleşmeler) gözden geçirilmesi gerektiği düşünülmektedir.” 

Bu metni e-posta, Messenger, WhatsApp, telefon mesajı ile yakın uzak pek çok arkadaşımıza özel olarak gönderdik. Facebook, Twitter, WhatsApp gruplarımızda paylaşımlar yaptık. Yeterli imzaya ulaşamadık. 
...
Cahnge.org sitesinin uyarısıyla bu defa, aşağıdaki metni 04.05.2020 tarihinde yukarıda belirttiğim kanallarla pek çok kişiye tekrar ilettik: 

“Evlilikleri zorlaştıran, boşanmaları teşvik eden düzenlemeler toplumunun geleceğine de olumsuz etki etmektedir. 
Çünkü evlilikler biterse, aile biter, aile biterse çocuk biter, çocuk biterse; dil de biter, kültür de biter, toplum da biter. Emekli bekarlar çoğalmasın, bu konuda herkesin sorumluluğu ve yapabileceği şeyler var. Bu konuda daha çok FARKINDALIK. 
Kaldı ki "Birbirini sevenler için nikâh kadar güzel bir şey görülmemiştir!" (H.S.).” 
...
Aslında bu bizim için sosyal bir deney de oldu!

İlginçtir, bu konuda şikayet eden arkadaşlarımız dahi kampanyayı imzalamadı, sosyal medyada, aileye saldırı var diyen veya aile kaygısı olan yada olması gereken arkadaşlar da kampanyayı imzalamadı. Tanımayanlar için tedirginlik olabilir, ama ya bilenler, tanıyanlar! 

Kampanyayı yakın çevremizden duyarlı bir kaç kişi, bir kaç arkadaş ve tanımadığım bir kaç kişi olmak üzere toplam on dokuz kişi imzaladı. Onlara çok teşekkür ediyorum. Allah razı olsun. Her birine duyarlılıkları için teşekkür mesajı yollamaya çalışacağım. 

Galiba, çokça şikayet eden ama çözüm için bir öneri ve desteği de vermeyen bir toplumuz! Belki bunun da sebepleri de vardır, bilemiyoruz. Ama yazıyı okuyanlar geri dönüş yaparlarsa öğrenebiliriz ve bundan memnuniyet de duyarız. 

Ben yine bir hatırlatma yapayım, siz, siz olun bir iş yapacağınız zaman önce Allah (cc)’a sonra kendinize güvenin, katkı sağlayan olursa ne ala!

Biz yine de başlattığımız kampanyayı ilgililere ilettik: @ailevecalisma @tcbestepe. Bir kez daha ileteceğiz. İlgili Bakanlıkça dikkate alınması ve çözüm üretilmesi beklentimizdir. İnşallah biz yine çalışmalarımıza devam etmeye çalışacağız. 



24 Mayıs 2020 Pazar

Hatim Duası 190520

Hatim Duası 190520: Demirözü, Togaje'lilerin okuduğu hatimlerin (57 hatim) duası.



6 Mayıs 2020 Çarşamba

Son yıllarda sekülerlik arttı mı?060520

Son yıllarda sekülerlik arttı mı?060520: 
Bir iddia “son yıllarda sekülerlik1 arttı”. Peki gerçekten son yıllarda sekülerlik arttı mı? Yoksa bu iddia bir algı operasyonu mudur? 
Son yıllardan önceki yıllarda sekülerlik ne durumdaydı? 
On yıl öncesi veya ondan önceki yılları düşünün. 
O dönemlere ait kitapları okuyun. 
...
Şahit olduğumuz dönemde, selam vermek almak, Allah demek, maşallah, inşallah ve benzeri İslam'ı kelimeleri kullanmak zımmen yasaktı. Kullanıldığında karşıdaki boş boş tepkisiz bakardı. 
Kılık kıyafet, başörtü, kamusal alan yasaklamasını hatırlayınız. 
Namaz kılmak yine zımmen yasaktı. 
Sınavlar, belli toplantılar özellikle cuma saatine denk getirilirdi. 
Resmi yemeklerde alkollü içki içmeyenlerin çetelesi tutulurdu. 
Oruç tutanlar sigara dumanı altında bırakılırdı. 
...
Yani on yıllardan önceki yıllarda İslam'ı yaşamak zorlaştırılıyordu, belki sekülerler ve dolayısıyla sekülerlik zirvedeydi. 
Senelerce ülke kalkınmasına hiç bir katkısı olmayacak şekilcilikle uğraşıldı, ürünler hatta davranışlar ya batıdan ithal edildi veya batı taklit edildi. 
İnsanların enerjisi; yatırım, çalışma, üretme, verimlilik, kalkınma gibi konulara harcansa idi, belki de Ülke kalkınması çoktan gerçekleştirilebilirdi. 
Üretmek isteyene de ürettirilmedi, onun yerine batıdaki üreticilerin temsilcisi olmak ve ithalat tercih edildi. Bu yolla belli aileler zengin oldu ama ülke kalkınamadı. Bu da ayrı bir yazı konusudur. 
...
Peki son on yılda ne oldu? 
Son on yılda görünen veya görünmeyen bazı yasaklar kalkıp serbestlik gelince İslam'ı layıkıyla yaşayanların yanı sıra, dininin gereklerini yaşamak isteyenlerin sayısı da arttı. Öğrenebildiği kadarıyla da yaşamaya başladı. Camiler kalabalıklaştı, cumalar da öyle. Kuranı Kerimi öğrenenler arttı. Hac ve özellikle umre ziyaretleri arttı. Namaz kılan, oruç tutan, zekat verenler arttı. Kısaca İslam'ı yaşayanlar ve yaşamak isteyenlerin sayısı arttı. 
Ülkede inanç serbestliği artınca İslam dışı diğer dinler hatta ateistler dahi daha rahat hareket eder oldu ve hatta dernek dahi kurdular. 
İslam'ı yaşayan veya yaşamak isteyen birileri bir hata yapınca, bunu tüm müslümanlara mal edercesine; "aaa bak muhafazakarlar neler yapıyor? nasıl yaşıyor? nasıl giyiniyor?" gibi nasılları çoğalttılar. 
Bu hatalar veya tamamen uydurulmuş yakıştırmalar, yani algı çalışmaları ve operasyonlarını içeren paylaşımlar, birilerince, mahreçleri belli yerlerden servis edildi, halen ediliyor. 
İslam düşmanları veya inanç ve değerlerine yabancılaşmış birileri de, bunlara, mal bulmuş mağribi gibi sarılıyor. Güya İslam'ı yıpratacaklar. İşin garibi muhalefet yapan bazı muhafazakar gruplar da, saldırının kendi inançlarına olduklarının bilincinde olmadan veya olarak bu servisleri memnuniyetle kabul ettiler ve etmekteler. Tam bir gaflet örneği.
...
Herkesi eleştirip ben iyiyim demekle iş olmuyor, sınanınca ancak iyi olup olmadığı anlaşılır, tıpkı dağdaki derviş gibi. Üreteni eleştirip ben iyiyim diyen ve bırak üretmeyi hiçbir proje dahi sunamayanlaradır sözüm.
... 
Sonuç olarak dinini, yani islamı yaşayanların, yaşamak isteyenlerin sayısı arttı, araştırıyorlar ve dinlerini yeniden öğreniyorlar, olan biten budur. 
Selametle...

1(Not: Seküler;“laik yaşama ait, dinden bağımsız olan”dır. Laiklik:“devlet ile din işlerinin ayrılığı, devletin, din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşmesi bakımından yansız olması”dır TDK Sözlüğü).







5 Mayıs 2020 Salı

Sıkıntıda ve varlıkta insan (050520)

Bakınız, Meâric Suresinin 19, 20 ve 21 inci ayetleri, sıkıntılı veya varlıklı halde olan insanın davranışlarını ne güzel tarif ediyor.

Ayet mealleri:Gerçekten insan pek tahammülsüz bir tabiatta yaratılmıştır (19). Başına bir fenalık geldi mi sızlanır durur (20). Ama ona bir nimet nasip olursa kendisinden başkasını yararlandırmaz (21).”

Tefsir: “Tahammülsüz” diye çevirdiğimiz helû‘ kelimesi sözlükte “sabırsız ve bir şeye aşırı derecede düşkün” anlamlarına gelen bir sıfat olup tamahkârlık, tatminsizlik, acelecilik, sabırsızlık, tahammülsüzlük, yılgınlık ve sızlanma gibi insanların tabiatında var olan bazı olumsuz özellikleri ifade eder. 

20 ve 21. âyetler bu zaafı şöyle açıklamaktadır: 

Başına yoksulluk, hastalık, korku vb. bir sıkıntı geldiğinde sızlanır, feryat eder ve ümitsizliğe kapılır. 

Zenginlik, sağlık, güvenlik gibi nimet ve imkânlara kavuştuğunda ise bencilleşir, cimrileşir!  

Eriştiği nimetleri Allah’ın bir lutfu olarak değil, kendi kudret ve gayretiyle elde ettiği varlık olarak değerlendirir!

Ne Allah yolunda harcamada bulunur ne de insanlara yardım eder.

(Meâric: yükselme dereceleri, yükselme vasıtaları anlamına gelir)
(Kaynak: Meal ve Tefsir, DİD Kuran Yolu).



TRUMP’ın Sözde Gazze Barış Planı (!) 290925:

Trump'ın 29 eylül 2025 günü açıkladığı Gazze'deki barış için açıkladığı süreç barış planından ziyade tehditler içeren, adil olmayan,...